Ankara’nın Suyuna Bak!..
DEĞERLİ okurlarım, su nasıl ticarileştirilir? ‘Ambalajlı suya’ nasıl bağımlılık yaratılır bilir misiniz? Ben, Ankara’nın Yenimahalle ilçesinde oturuyorum. Geçtiğimiz hafta; Kimya Mühendisleri Odası (KMO) Ankara Şubesi, Ankara’nın şehir şebeke suyunun (toksik) zehirli olduğunu açıkladı.
Merkez Hıfzıssıhha toksikoloji laboratuarlarında Kimya Mühendisi olarak çalıştığım yıllara dönerek, bu durumu mercek altına almak istiyorum. Çünkü, ne zaman gönül rahatlığıyla şebeke suyunu kullanacağım, merak ediyorum!..
***
Su Nedir?
Oksijen ve hidrojenden oluşan, sıvı durumda bulunan, kokusuz, renksiz ve tatsız maddeye su denir. Günlük hayatta hem insanların, hem de ayrımsız tüm canlıların yaşamsal fonksiyonlarını sürdürmelerini sağlayan en önemli, belki de yegane içecektir. Temel bir gereksinimdir.
Yeryüzünün % 71’i suyla kaplıdır. Dünyada ki suların yaklaşık % 97 si okyanuslarda bulunmaktadır. % 2.4’ü buzul ya da kardır. % 0.6’lık dilimi ise göller ve nehirlere aittir.
* Melih GÖKÇEK Belediyeciliğinde; Ankara’nın su kaynakları ve havzalarındaki rezervler bitti denilmişti. Başbakan R. Tayyip ERDOĞAN Gökçek’i azarlayınca, Kızılırmak’tan su getirildi. Ancak, Ankaralılar musluktan değil su içmek, çayını bile ambalajlı sulardan demlemek zorunda kaldı. Su kirli çıkınca ‘damacana’ sucularına gün doğdu!..
Susuz yaşam olanaksız, insan yiyecek almadan haftalarca yaşayabilir, fakat su içmeden ancak birkaç gün hayatta kalabilir.
(KMO)’nun 20 gün önce (22 Haziran 2012), Ankara Sağlık Müdürlüğü Laboratuarlarına yaptırdığı analizlerde; Çankaya, Yenimahalle, Mamak ve Etimesgut’ta 4 noktada alınan su numunelerinde normal değerlerden 4 kat daha fazla “alüminyum” saptandı.
Ankara’nın nüfusu 4 milyon 890 bin. Kirli suya maruz kalan 4 İlçenin toplam nüfusu yaklaşık 2 milyon 500 bin.
İçme ve kullanma sularında Alüminyum’un normal oranı: 200 mikrogram / litredir.
Saptanan analiz sonuçları ise şöyle:
Çankaya: 838 mikrogram / litre, Yenimahalle: 518 mikrogram / litre, Mamak: 884 mikrogram / litre, Etimesgut: 611 mikrogram / litre.
***
Alüminyum, suya genellikle arıtma işlemleri sırasında geçer. Yüksek konsantrasyonlarda (toksik) zehir etkisi ile nörolojik hastalıklara, çocuklarda hafıza kaybı, kronik böbrek hastalarındaki sorunları daha da ilerletebileceği ve kemik hastalıklarına neden olabileceği gibi, hatta bazı bitkilere bile zararlı etki yaptığı gözlemlenmiştir.
* 24 Nisan 1930 tarih ve 1593 sayılı Umumi Hıfzıssıhha Kanunu (Genel Sağlığı Korum Yasası) 309 maddeden oluşmuştur. “İçilecek ve Kullanılacak Sular” başlığı altında madde 235’ten 243’e kadar 9 madde ile belediyeleri yetkili ve zorunlu kılmıştır.
Hıfzıssıhha Kanununa göre, suların periyodik olarak; kimyasal-fiziksel-bakteriyolojik-mikrobiyolojik ve toksilolojik analizlerinin yapılması gerekmektedir.
Ayrıca, Sağlık Bakanlığının 17.02.2005 tarihli “İnsani Tüketim Amaçlı Sular Hakkındaki Yönetmelikte” : “Alüminyum yalnızca arıtımda kullanıldığında gereklidir. Diğer durumlarda, parametreler denetleme izlemesine dahil edilir” denilmektedir.
***
Bakınız, halk sağlığında çok ciddi tehlike yaratan alüminyumla ilgili olarak Ankara Su ve Kanalizasyon İdaresi (ASKİ) nin yanıtı nasıl oldu:
- “Analiz sonuçları kötü çıkan bölgelerde problem eski olan kendi iç tesisatlarıdır...”
İşte bu kadaaar. Takiyyeli yanıt böyle olur!.. ASKİ’nin yanıtı bu.. Yerseniz!.. İçerseniz!!!
Oysa su analizlerinin; – “Bize bir şey olmaz... cahil cesareti ve yalap-şaplığı ile değil!..” sık ve ciddi olarak yapılması ve de zamanında halka duyurulması gerekir.
***
Sevgili Çanakkale OLAY okurları; -‘Ankara’nın suyundan bize ne! Bizi Çanakkale’nin suyu ilgilendirir’ mi dersiniz? Ama bende içinizden biriyim, Ankara’da bulunan bir Çanakkale’liyim! Bana yazık değil mi???
*** SEVGİ, SAĞLIK VE DOSTLUKLA KALIN…
NOT: Gazeteciliğin şövalyelerinden, iletişim uzmanı Sn. Haluk ŞAHİN’e köşe komşusu olarak hoş geldiniz diyorum.