ALEVLERİN ORTASINDA TÜRKİYE

2499
Manavgat, Marmaris, Aydın, Bodrum, sayısız köy, köylü, kuşlar, böcekler, kuzular, koyunlar, şehitlerimiz... Canlar yandı ve yanmaya devam ediyor. İçimde yaşadığım üzüntünün tarifi yok! Konu doğa olunca hiçbir siyasi iktidar umrumda değil, olmamalı da önemli olan Canlar!
Uçaklarımız varmış; kullanmamışız, devletin yetkilisi çıkmış ihale prosedürü anlatıyor. Kimse o uçaklarla uçmak istemiyor diyor; pilotlardan açıklama geliyor `biz istiyoruz izin verilmiyor`. Neye inanacağımızı, kime güveneceğimizi şaşırdık!
 
İnsanların evleri yanmış; bir belediye başkanı çıkıyor TOKİ projesini öve öve bitiremiyor. Evi yanmayanlar keşke bizimki de yansa diyecekmiş...YORUMSUZ... Bir gecede gökten zembille inen TOKİ projesi ve daha bitmedi 20 yıl ödemeli! Yanlış duymadınız tam 20 yıl geri ödemeli. Köylüyü düşünüyorlarmış!!!
 
Türkiye Cumhuriyeti devleti; devletin imkanları ölçüsünde sosyal bir devlet. Demek ki devletin imkanları, kaynakları vatandaşının yaralarını sarmaya yetmiyor.
 
Vay efendim GLOBAL CALL çağrısı ülkeyi aciz gösteriyormuş! Doğa bir bütündür ve bunun aksi düşünülemez. Yanan ormanlar, ağaçlar Türkiye`ye değil; tüm insanlığa ait, tüm insanlığın mirasıdır. İyi görünme çabası uğruna, yardım istemeyi reddedenler; ağaçları ,insanları, sayısız hayvanı ve yaşadığı ekosistemi yok sayan bir insanlık vicdanını nerede kaybetti sorarım size!
 
İklim değişiyor...Dünya`nın sıcaklığı yükseliyor. Türkiye çölleşmeyle yüz yüze artık. Bilim insanları, okyanusta sıcaklığın artmasına bağlı olarak ölü bölgenin oluştuğunu ve giderek artmaya devam ettiğini belirtti. Denizlerimizi kirletmeye devam ediyoruz.
 
Rant ve ekonomik kaygılar uğruna yapılması gereken kanunlar çıkmıyor ya da çok geç kalınmış oluyor. Bizim doğayı seven yönetimlere ihtiyacımız var; bizim ağacı, kuşu, böceği seven yönetimlere ihtiyacımız var!
 
Tüm bunlar olurken Tokyo`da olimpiyatlarda ülkemizi gururla temsil eden sayısız güzel haber de aldık. Mete Gazoz, Filenin Sultanları, Yasemin Adar, Rıza Kayaalp, Ferhat Arıcan... Tüm sporcularımızın emeğine ve yüreğine sağlık. Bize bu zorlu günlerde nefes oldunuz. Teşekkür ederiz.
 
İçtiğimiz çayın, politik bir sembol haline geldiğini de gördük. Ne yazık ki. Çok üzgünüm, bu da yapılır mı vatandaşa, çok üzgünüm.
RTÜK tarafından yayıncılık etik ilkeleri paylaşıldı. Ve yine ne yazık ki bu etik ilkelere yıllardır uymayan sayısız kanal varken bu hatırlatmanın tam da sayısız yangının olduğu döneme denk gelmesi ve yangınlarla ilgili paylaşımlar yüzünden ortaya atılması yine birçoğumuzu üzdü.
 
Ülkenin siyasetinde etik yokken RTÜK tarafından etik hatırlatmalar sanırım son derece gülünç. Bu ilkelere uymuş olsaydık ülke siyasetinde halkı kin ve nefrete iten söylemler televizyonda sansür yerdi yani televizyonda miting haberleri izleyemezdik.
ETİK, ETİK, ETİK...
 
Yıllardır siyasette kullanılan dil yüzünden kitleler halinde ahlakımızı kaybetmeye başladık. Bir kimsenin bir kimseye hakaret etmesi siyaset değildir, adı üstünde hakarettir.
 
Günlerdir haberleri izleyip izleyip ağlayan biri olarak şunu söylemek istiyorum ki doğa hepimizin. Her CANın yaşamaya hakkı var. Dünya olarak ciğerlerimiz yanıyor ve en kısa zamanda sönmesi için her türlü çözümü deniyoruz. Böyle zamanlarda yıkıcı değil yapıcı, çözüm üretici olmamız gerekiyor. Halkı doğru bilgilendirmeli ve çözüm odaklı yaklaşımlarımızı sürdürmeliyiz. Yanan ormanlık alanların da imara açılmaması için takipte olmalıyız. En önemli yeşilin ağaçlar olması dileğimle. Umarım en kısa zamanda iyi haberler alırız.