turgutcamer@hotmail.com
Değerli okurlarım, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin özlü sözü yazımın başlığına oturdu! Sn. Bahçeli'nin TBMM Başkanlığı seçimlerindeki tavrı bir politikacı tavrı değildi!.. Seçimin 4. Turunda MHP kendi adayı için geçersiz oy kullanarak, parlamento tarihinde eşi benzeri görülmemiş bir garabet sergileyerek AKP'nin adayına başkanlık seçimini altın tepside sundu Oysa seçmen 7 Hazirandaki iradesiyle AKP'yi bir dönem "nadasta' bırakın demişti.
Seçmenin iradesi ancak bu kadar çarpıtılabilirdi.. Bunu da Bahçeli’nin MHP’si başardı. Ne kadar övünseler azdır(!)
Aklını belli bir fikir, inanç ya da ideoloji ile sınırlamış, bunun dışında düşünmeyi reddeden kırıcı-itici bir Bahçeli ile karşı karşıyayız!
***
Sayın Bahçeli 7 Haziran seçim mitinglerinde; AKP’ye CHP’den de HDP’den de çok daha sert-katı muhalefet üslubunu kullandınız, kullanabilirsiniz…
Ancak politikanın en geçerli tanımı da şudur; “politika istenilenle, mümkün olanı uzlaştırma sanatıdır.”
*İnsanın insana gösterdiği en büyük güven, karşılıklı öğüt alıp vermektir.
Öyle bazı doğrular vardır ki; ne Bahçeli’ye göre, ne Kılıçdaroğlu’na, ne Demirtaş’a ne de Davutoğlu’na göre değişmez doğrulardır.
Ülkemiz çıkarları söz konusu ise ortak akılla asgari müştereklerde birleşmek bu kadar zor mudur?
Oysa siz; “bizim kimsenin aklına ihtiyacımız yoktur.” Adeta, “benim doğru bildiğim herkesin doğrusu olmalıdır!” diyorsunuz…
Eğer öyle ise; o zaman sizin “siyasetçiliğiniz” ve “devlet adamlığınız”, hiç kusura bakmayın ama tartışma konularının başında yer almaya devam edecektir.
*Seçimden 15 gün sonra 23 Haziran 2015 tarihinde Sn. BAHÇELİ: “AKP’nin Meclis Başkanı adayını Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın belirleyeceğini bu nedenle Meclis Başkanı Erdoğan’ın kontrolünde olmamalı. Bu seçime Erdoğan’ın istediği kişi seçildi ya da seçilemedi olarak bakmak lazım. Onun çıkaracağı adayı SEÇTİRMEMEK ÖNEMLİ” demişti.
Ancak, AKP’ye Meclis Başkanlığı MHP tarafından altın tepside sunuldu!
( Değerli okurlarım sizin adınıza sormak istiyorum: Burada söz ve eylem birlikteliği nerede var? Ben bulamadım!.. Bulursanız, zahmet olmazsa beni de bilgilendirir misiniz?)
***
Sevgili Çanakkale OLAY okurları, MHP’nin röntgenini incelediğimizde;
- 2002 yılı öncesi RP (Refah Partisi) bayrağı altında Türk-İslam sentezli seçim ittifakı,
- 2002’de gereksiz-nedensiz acil erken seçim çağrısı ve kararı, MHP’nin baraj altında kalması ve AKP’ye iktidarın teslimi!,
- 2007’de Abdullah GÜL’ü Cumhurbaşkanı seçtirmek,
- 2008’de Üniversitelerde türbana izin getiren Anayasa değişikliğini desteklemek,
- 2012’de 12 yıllık kademeli (4+4+4) zorunlu eğitimi desteklemek,
- Dershanelerin özel okula dönüştürülmesine destek,
- 2013’te alkollü içkilerin perakende satışına sınırlama getiren yasayı desteklemek,
- Türk Silahlı Kuvvetlerine (TSK) Sınır ötesi teskeresine destek,
- Yabancı ülke askerlerinin Türkiye’de konuşlanması teskeresine destek,
- Irak ve Suriye teskeresine destek,
- Bazı ülkelerin sözde Ermeni soykırımını tanıyan yasaları çıkarmasına karşı MHP, AKP Hükümetiyle ortak hareket etti.
(Görülmüştür ki her kritik konu ve olayda MHP, AKP’nin can simidi olmuştur!..)
***
“Ver Bilal’i, al Hükümeti” demek de neyin nesi!?. Diyelim ki Hükümeti verdin! Bilal’i alabilecek misin!?.
Sayın Bahçeli, Şişli İlçe Başkanlığınız sizin seçmenin mesajını anlama becerisini gösterememeniz üzerine parti binasına astığı çok anlamlı ve de ilginç pankarta aynen şunları yazmış:
“SORUYORUZ…
Çalana hırsız denir…
Destekleyene ve…
AKlayana ne denir?”
*Bu özlü soru size Sn. BAHÇELİ… Yanıtlamak size düşer. Yoksa, MHP Şişli Teşkilatının aklına ihtiyacım yok mu diyorsunuz!?. Eğer böyle diyorsanız gelecek seçimde bizzat teşkilatlarınız ve sempatizan seçmeniniz ‘alayına karşı olmak’ ın bedelini ödetecektir!
SON SÖZ: “İnsanları ne derece mutlu ederseniz, kendi mutluluğunuzda o derece artar.” (Meksika Atasözü)