Sermet Atadinç

sermet@canakkaleolay.com

AKP susacak mı?

1174
ÇOMÜ’de rektörlük seçimleri öncesinde tam bir strateji savaşları yaşlanıyor.
Ancak bu strateji savaşları gerçek manasıyla bir strateji kimliğinin ötesinde daha ziyade bazı entrikal dalaşmaları içeriyor.
İşin temelini kimin AKP yandaşı olma konusu oluşturuyor.
Prof. Dr. Arzu Mirici dışındaki adaylar ‘ben daha çok AKP’liyim’ yarışına girmiş durumdalar.
Özellikle Rektör Sedat Laçiner mevcut olan cemaat yanlısı olma algısını kırmak adına daha entrikal bir tarz ile dikkat çekiyor.
Laçiner Rektör seçildikten sonra; entrikal bazı faaliyetler başata olmak üzere, karalama, çamur atma, itibarsızlaştırma ve susturma imha etme çalışmalarına dayanak teşkil etmek için kullanılmaya başlanan müstear yazarlar taktiği bugün çok daha aktif olarak devreye sokulmuş durumda.
O günlerde bu müstear isimli yazar taktiğine ilişkin, bu uygulamanın entrikal amaçlarla bazı imha operasyonları için kullanılacağını ifade ettiğimde müstear yazarlar tarafından hedef haline getirilmiştim.
Ancak gelinen noktada bu gerçek net şekilde ortaya çıktı.
Rektör seçimleri öncesinde de yeni bir algı operasyonu için bu isimler üzerinden fütursuzca sürdürülen tetikçilik faaliyetlerine tanıklık etmekteyiz.
Bu müstear isimler üzerinden yazılan yazılarla öyle bir spekülasyon yapılmaktadır ki; başta AKP Milletvekili Mehmet Danış hedeflenerek Mehmet Danış ve ekibinin cemaatçi olduğu Rektör Laçiner’in ise bu duruma karşı çıkması nedeniyle cemaatçi ilan edildiği savunulmaktadır.
Bu yapılırken AKP il örgütü hakkında birçok iddialarda bulunulmakta, bazı manipülasyonlar ile birlikte tam bir komplo mantığı ile hareket edilmektedir.
İddialar karşısında susan AKP örgütünün durumu da şaşkınlık yaratan bir başka durumdur.
Gelinen noktada müstear isimli yazarların yazılarını yayınlayan internet sitelerinde bir azalma olmuş henüz bu manipülasyonların amiral gemisi olarak görev yapan sitede müstear isimli yazar üzerinden yazılan “Daniş, Cemaat ve AK Parti” başlıklı yazıdaki iddialar AKP İl örgütü tarafından cevaplanması gerekli olan öyle yenilir yutulur cinsten olmayan iddialar olarak gündeme oturmuştur.
Bu arada bu sitenin künyesinde daha evvel genel yayın yönetmeni olarak ismi bulunan kişinin isminin kaldırılması ayrıca dikkat çeken bir başka gelişmedir.
Anlaşılan odur ki bu tetikçi site de ömrünü tamamlamak üzeredir.
Manipülasyon üzerinden sürdürülen bu yöntemsellik cemaatçi kadroların tezgâh ve tertiplerinin iyi bir kopyası olarak dikkat çekmektedir.
Bu yazıda AKP ve kadroları hakkında öylesine iddialar vardır ki; Çanakkale AKP örgütünün bu iddialar karşısında sessiz kalması kafalarda bazı soru işaretlerine neden olmaktadır.
Yaratılmak istenen bilgi kirliği üzerinden nemalanmak isteyenler sisli havada yol bulmaya çalışmaktalar, ancak bu gemi karaya oturur.
Bugüne kadar cemaat AKP çatışmasına ilişkin Çanakkale’de kayda değer bir gelişme yaşanmamışken,  rektörlük seçimleri ile ciddi bir hareketlenme başladı.
Yöntemsellik olarak kimlikleri saklı kişiler üzerinden sürdürülen entrika ve manipülasyon üzerinden kurgulanan iddialar, hayrete düşürecek gelişmeler olarak şimdi kentin gündemindedir.
Yaşanılanlar cemaat AKP çatışmasının kodlarını verse de, AKP’nin iddialar karşısındaki suskunluğu, Rektör Laçiner’in aslında  AKP’li olduğuna dair yaratmak istediği algı, AKP tarafından desteklendiğini ima eden diğer rektör adaylarının propagandaları bu seçimi rektörlük seçimleri olmaktan  şimdiden çıkarmıştır.
Bu gelişmelerden; ÇOMÜ için katkı sunacak, bilimsel eğitimin gereklerini yerine getirecek bir rektör çıkmaz.
ÇOMÜ’ nün gerçek  anlamda gelişmesi, kamucu, araştırmacı  bilimsel eğitim kapsamında  , Çanakkale’nin sorunlarına katkı sunacak bir eğitimin geliştirilmesine hizmet edecek bir  rektör için arayışın  bu kumpas ve entrikal işlerin dışında yapılması  önemli ve gerekli hale gelmiştir.
Laçiner’in yada AKP onayı ve işbirliği  konumunu kendine uygun bulan AKP vesayeti altına girecek   bir başka adayın yeniden rektör olması halinde ÇOMÜ’de   ciddi sıkıntılar yaşanacak, özellikle öğretim üyeleri ciddi sorunlarla karşı karşıya kalarak  çalışma barışı yok olacaktır.
Böylesi bir gelişmenin önünü almak ÇOMÜ’de gerçekten bir barış ortamını tesis etmek için;   karşılıklı saygının yaşam bulduğu, kimsenin ötekileştirmediği, haksızlığa uğratılmadığı, farklılıkların bir zenginlik olarak kabul gördüğü yeni bir kültürü yaratacak bir rektör ve ekinine ihtiyaç vardır.
ÇOMÜ’de öğretim üyeleri tercihleriyle böyle bir yönetimi oluşturamazlarsa ÇOMÜ’ nün geleceği karanlık olacaktır.
Tabiki ülkemiz demokrasisinin sağlıksız yapısı nedeniyle sadece bu irade yeterli olamamaktadır.
Tek adam diktatörlüğüne doğru hızla yol aldığımız şu dönemde belirleyici olan ne yazık ki tek adamın iradesi olacaktır.
O zaman bize düşen görev mücadeleye devam etmek, ülkemizde demokrasinin gerçekten yaşam bulacağı dönüşümleri yaratmaktır.
Bu vesileyle greve çıkan metal işçilerini canı gönülden kutluyorum ve destekliyorum.
“Açlıktan ölmeyiz, biz bu yoldan dönmeyiz” kararlılığıyla sürdürdükleri mücadelede tüm emek dostlarının kalbi onlar için atıyor.
Barbarlık yenilecek, işçiler kazanacak…