sermet@canakkaleolay.com
25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele Günü'nde devlet ve erkek şiddetinin geldiği nokta tek bir gerçeği ortaya koymaktadır; kadınların yolu direnmenin yolu olmalıdır. 13 yılık AKP hükümetleri döneminde kadının ne denli yok sayıldığını, itibarsızlaştırıldığını AKP'nin en yetkili ağızlarından defalarca işittik. Kadınlar açısından sözün bittiği noktaya gelinmiştir. Böylesi bir gelişim kapitalist sistemin sömürü mekanizması kapsamındaki eşitsizlik üzerine kurulmuş erkek egemen politikaların sonucudur.
AKP’li politikacıların,kadın bakışına ilişkin bazı değerlendirmeleri aşağıdadır;
“KADIN MI KIZ MI BİLEMEM”
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 4 Haziran 2011 yılında Hopa olaylarını protesto etmek için tank üzerine çıkan ve polis müdahalesi sonucu kalçası kırılan Halkevleri Merkez Yürütme Kurulu üyesi Dilşat Aktaş için “O kadın, kız mıdır kadın mıdır? Bilemem” deyip büyük tepki toplamıştı.
“KADINA ŞİDDET ABARTILIYOR”
7 Mart 2011′de konuşan Başbakan Erdoğan, AKP döneminde yüzde 1400 artan kadına şiddet için “Kadına şiddet abartılıyor” derken, AKP’nin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin ise “Medya olayları abartıyor. Kadına yönelik şiddet algıda seçicilik.” demişti.
“KADIN ERKEK EŞİTLİÐİNE İNANMIYORUM”
20 Temmuz 2010′da kadın örgütleriyle bir araya gelen Başbakan Erdoğan, “Kadın erkek eşitliğine inanmıyorum, kadın ve erkek farklıdır, birbirinin mütemmimidir (tamamlayıcı)” diyerek şok etkisi yaratmıştı.
“YA DAVULCUYA YA ZURNACIYA”
Erkek arkadaşı tarafından başı kesilerek katledilen Münevver Karabulut için İstanbul Eski Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah “Kızlarına sahip çıksalarmış..” derken, Erdoğan “Çocuğumuz öyle nereye giderse gitsin olmaz. Yalnız bırakılan ya davulcuya ya zurnacıya..” demişti.
“BENİM BEDENİM DİYENLER FEMİNİST”
Kürtajın yasaklanmasının konuşulduğu 2012 yılında da Erdoğan birçok tepki toplayan söze imza attı. “Kürtajı bir cinayet olarak görüyorum.” diyen Erdoğan’a karşı çok sayıda kadın eylemi yapıldı. Kadınlar sokaklara çıkarken, Erdoğan bu kez de “Benim bedenim, benim kararım diyenler feminist” sözleriyle okları üzerine topladı.
“ANASI TECAVÜZE UÐRUYORSA ANASI ÖLSÜN”
Kürtaj tartışmalarının yaşandığı sıralarda tepki toplayan isimlerden biri de Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek oldu. Önce ”Kadın ahlaklı olsun, kürtaj yapmak zorunda kalmasın” diyen Gökçek, “Anası tecavüze uğruyorsa neden çocuk ölsün, günahı ne? Anası ölsün” sözleriyle de şoke etti.
“VAJİNA KELİMESİNDEN UTANDIM”
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç da kürtaj tartışmalarına katılıp, CHP’li Aylin Nazlıaka için “Kürtaj meselesi konuşulurken siz öyle bir söz sarfettinizki benim yüzüm kıpkırmızı oldu. Bir evli, bir bayan, çocuğu olan milletvekili kendisi ile ilgili bir organını nasıl böyle açıkca konuşabilir” diyerek, ‘vajina’ kelimesinden rahatsızlığını söyleyerek büyük tepki toplamıştı.
“TECAVÜZCÜ KÜRTAJ YAPTIRANDAN DAHA MASUM”
“Tecavüze uğrayan doğursun, gerekirse devlet bakar.” diyen dönemin Sağlık Bakanı Recep Akdağ’a tepki yağarken, AKP Milletvekili İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Ayhan Sefer Üstün de “Tecavüzcü, kürtaj yaptıran tecavüz kurbanından daha masum. “Tecavüze uğrayan da kürtaj yaptırmamalı. Bosna’da kadınlar tecavüze uğradı ama doğurdular.” diyerek tartışmalara katıldı.
“BACAK ARANIZI ÇEKSEM”
AKP Tokat Milletvekili Zeyid Aslan, kendisine TBMM kulisindeki fotoğraflarını soran kadın gazetecilere “Ben de sizin bacak aranızı çekip gazeteye bastırsam” demişti.
“KADIN İŞ ARADIÐI İÇİN İŞSİZLİK YÜKSEK”
AKP döneminde iş dünyasında da kadının yeri tartışma yarattı. Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, “Kadınlar iş aradığı için işsizlik yüksek.”derken, Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Erdoğlu da kendisinden iş isteyen kadına “Evdeki işler yetmiyor mu?” demişti.
“BÖYLE KIYAFET OLMAZ”
Geçtiğimiz Kasım ayında AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, sunucu Gözde Kansu’nun kıyafetini eleştirerek, ‘Bir hanım, aşırı dekolte ile bir yere giderse kabul edilebilir mi? Bir sunucu öyle bir kıyafet giymiş ki olmaz böyle kardeşim.” diyerek Kansu’nun işsiz kalmasına neden olmuştu.
Kadınları ikinci sınıf vatandaş olarak konumlandırıp, ayrımcılık temelindeki buna benzer daha bir çok açıklama yapılmıştır.
İşte böylesi bir siyasal yaklaşım çeşitli alanlarda meyvelerini vermiş,son olarak bir spor kulübünün başkanı “öleceksek adam gibi öleceğiz, kadın gibi yaşamayacağız” sözleriyle bir sefalet belgesi yaratmıştır.
Silvan’daki sokağa çıkma yasağından sonra görülen bir duvar yazısı, “Kızlar geldik ininize girdik” şeklindedir.
Hemen her gün “rıza var”, “saygın tutum”, “tahrik”, “haksız tahrik” vb. kelimelerle dolu haber başlıklarıyla kadına uygulanan şiddet taciz ve tecavüz suçlarının hukuktaki karşılığındaki hafifliği yaşamaktayız.
Bugün 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele Günü,
şimdi dayanışma ve direnme zamanı.
Daha ne duruyorsun, saat 17.30 Çanakkale Kadın Dayanışma Platformunun Çarşı Caddesi Aynalı Çarşı önünden başlayacak yürüyüşüne sende katıl.
Güvenle yaşamak için eşitlik ve özgürlük taleplerini sende haykır!