Sermet Atadinç

sermet@canakkaleolay.com

AKP, Çanakkale'yi geriyor.

Ülkemizin savaş alanına dönüştürüldüğü, sıkıyönetim uygulamaları altında çocukların sokak ortasında katledildiği, her gün polislerimizin askerlerimizin gençlerin hayatlarını kaybettiği, keskin nişancılar eliyle hedef gözetmeksizin kurşun yağdırıldığı, yerleşim yerlerinin top atışı altında tutulduğu, tutuklama furyası altında demokratik siyasetin önünün alınmaya çalışıldığı, gazetecilerin saldırı altında olduğu, kafalarına güvenlik güçlerince silah dayanılarak tehdit edildiği, öldürülen gençlerin cansız vücutlarının akrep denilen polis araçlarının arkasında sürüklendiği koşullarda; en sonunda beyaz bayrak taşıyarak sağlık hizmeti almak için sokağa çıkma yasağını ihlal etmek zorunda kalan vatandaşlarımızın görüntülerine tanıklık ediyoruz. Beyaz bayrak bir savaş hali uygulamasıdır. Tüm bunlar 7 Haziran seçim sonuçlarını hazmedemeyen siyasal iradenin 1 Kasım'da hedefine ulaşmak için devreye koyduğu savaş politikalarının sonucudur.

1073

 Bu siyasal iklim, AKP politikaları açısından her alanda etkilerini göstermeye başladı.

Bu etkiler; savaş ve şiddet politikalarının desteklenmesi, yaygınlaştırılması, şiddet ve nefret dilinin kutsanması, kendileri dışındaki herkesin ve her türlü muhalif düşüncenin yok sayılması temelindeki uygulamalar olarak, yalan çarpıtma ve dezenformasyon yöntemleriyle beslenerek sürdürülmektedir.

Bu gelişmeyi Çanakkale’de  çok net bir şekilde izlemekteyiz.

AKP ısrarla karalama temelindeki propagandasını sürdürmekte ve süreç içersinde şiddet ve nefret dilini daha yoğun olarak kullanmaktadır.

Daha dün AKP il başkanının yapmış olduğu açıklama tamda bu temeldeki talihsiz bir açıklama olarak anılacak, ancak sonuçları itibarıyla bu kentin alışık olmadığı gerginlik üzerine kurgulanmış siyasi havanın daha da olumsuzlaşmasına yol açacaktır.

AKP karalama ve dezenformasyon politikalarına umut bağladıkça, siyasal iklimde bundan bir şekilde etkilenecektir, bunun önüne geçilemez.

Savaş politikaları,Kürt halkının yaşadığı bölgelerde tam bir savaş haline dönüşmüş durumdadır.

Bizim gibi kentlerde de etkileri; siyaset yapmanın formatını değiştirerek şiddet ve nefret söylevlerinin etkinleştiği bir gelişime neden olmakta, bu politikaların sürdürülmesi durumunda toplumsal barışın zedelenmesi riski kendisini göstermektedir.

Çanakkale Belediye Başkanı Ülgür Gökhan nezdinde sürdürülen kara propagandalar tamamıyla çarpıtma ve yalan üzerine kurgulanmıştır.

Bu son derece nettir, Ülgür Gökhan bir çok kez bu konuya açıklık getirmiş ve bu yaklaşımları bir bir mahkum etmiştir.

Ancak vatan bayrak gibi hepimizin ortak değerlerinin arkasına sığınarak, yıllardır sürdürülen popülist söylevler aracılığıyla prim yapmak, ırkçı şoven çevrelerin desteğini alarak, sürdürülen şiddet ve nefret söylemi ile birleştirilmiş politikalar artık eskimiştir.

Çanakkale’nin sağduyulu yapısı, barışçı kimliği ve toplumsal özellikleri; böylesine şiddet ve çatışma üzerinden sürdürülen politikalara prim vermez.

Genelde savaş ve şiddet politikaları üzerinden 1 Kasım seçimleri için bir strateji oluşturmuş AKP’nin,  Çanakkale’de Ülgür Gökhan’ı hedefleyerek bu tarza ayak uydurmaya çalışmasının sonuçları onlar için hüsran olacaktır.

Vatan Milet Sakarya üzerinden hiçbir maddi zemini olmayan buram buram popülizm kokan ciddiyetten uzak, aynı zamanda kışkırtıcı açıklamalar ile şiddet politikalarının yerel ayağını oluşturmaya çalışan AKP il başkanı gün gelecek bu tarz ile yapmış olduğu siyasetin yanlışlığının farkına varacaktır.

Bu şiddet ve savaş halinin kutsandığı artık insanlarımızın beyaz bayraklarla sokağa çıkmak zorunda bırakıldığı koşullarda “inadına barış, inadına kardeşlik” diyen tüm emek barış ve demokrasi güçleri bu iradelerini daha görünür şekilde, daha güçlü bir tarzda yaşama geçirmek adına daha çok emek harcıyorlar.

10 Ekim’de “Savaşa inat Barış hemen şimdi” sloganı ile düzenlenen ‘Emek Barış ve Demokrasi’ mitingi ile emek ve demokrasi güçleri, ülkemizin içine sokulduğu bu karanlık şiddet ve savaş haline karşı halklarımızın aydınlık geleceğinin kıvılcımını yakacaklardır.

10 Ekim’de Ankara’da düzenlenecek bu mitinge destek olmalıyız.

Katılım sağlamanın dışında bulunduğumuz her alanda, barışın önemini, savaş politikalarına karşı sürdürülecek mücadelenin ihtiyaçlarını tartışarak, barış güçlerinin dayanışmasını, birlikte hareket etmesini sağlayacak şekilde 1 Kasım seçimlerine hazırlanarak barış mücadelesine destek olacak girişimleri hayata geçirebiliriz.

Bu kapsamda Çanakkale’de AKP’nin tırmandırmak istediği gerginlik ortamına, şiddet, nefret söylemlerine karşı durmak acil bir görev haline gelmiştir.

Savaş politikalarının parçası olarak, kentimizin hoşgörü, istikrar ve huzur ortamına zarar verecek böylesi girişimleri mahkûm etmek gerekmektedir. Bunun için; İnadına barış, inadına demokrasi, inadına özgürlük çağrımızı her platformda yineleyelim.

“Seni diktatör yaptırmayacağız”