akadirkenar@hotmail.com
Eskiden baklavaların içine antep fıstığı görünümlü bezelye konulurdu. `Yalancı baklava!` derdik buna. Bir çocuğumuz anlamazdı bile. Yumuşak yumuşak yerdik. Glikoz şurubuyla ballanmış, nefsimizi körleyen tatlı aslında zehirdin farksızdı. Ama çok şükür bundan da kurtulduk. Şimdi `içi boş baklava` zamanı geldi!
Eskiden gazeteler vardı. Gazetelerin içinde haberler, fikir yazıları vardı. Bazıları antep fıstıklı, bazıları antep fıstık görünümlü bezelye.. Eskiden sabah gazete almak heyecan verirdi! Çok şükür ondan da kurtulduk. Telvizyon kumandasıyla yatıp, televizyon kumandasıyla kalkar olduk. Üstüne bir de fesbuk sürdük, oldu kaymaklı dondurma!
Geçenlerde vekilimiz Bülent Turan dert yandı. Sıkılmış artık. "Arkadaş nasıl bir basınsınız, yarınız yalakalık yapıyor, yarınız uyuyor, yarınız oto boka muhalif!" dedi. İçi boş baklava gibisiniz demeye getirdi. Haklı mı, haklı. Adam bunalmış yalakalardan! Adam bunalmış beğenmüzükcülerden! Köprü yapıyoruz, köprü! Hoopp beyler! Bakın köprü demekten!
Geçenlerde vekillerimizden memnunuz. Hiç kavga gürültü çıkarmadan idare ediyorlar demiştim. Birinci sıradakiler tecrübe, ikinci sıradakiler birincilerin eteğinden dökülenlerle idare ediyor. Bu da güzel. Zaten ikinci sıralardakiler pek görülmez, hele birinci sıradakiler iri yarıysa hiç görülmezler derim. Çanakkale`de bu hep böyle olmuştur.
Bu arada sudaki KDV için her belediye ayrı ayrı haber yaptırmasın. Hükümetin aldığı kararla yüzde sekizden bire indi sudaki KDV. Vatandaşa lutüfta bulunmuyorsunuz yani! Belediyelerin insiyatifi yok ortada. Yemeyin bizi tahta kaşıkla!
Güngör Yıldız`ı anlıyorum, gözlerim kapalı!
Çanakkale`de 30 yıla yakındır gazetecilik yapan gazeteci arkadaşım Güngör Yıldız, benim gibi Hürriyet (Ama eski Hürriyet) kökenli bir insandır. Simavi döneminin Hürriyetinde mesleğe başladığımız için kendimizi valilerden bile üstün görürüz! `Doğrucu Davutluk` şerbeti içtiğimiz içindir ki, bazen de sinirleniriz. Ben en son geçen yıl sinirlenmiştim mesela. Ali adında bir sağlık müdürü koltuğunu işgal eden adam vardı! Alın bunu görevden diye diye, en sonunda mutlu sona ulaşmıştım. O zamandan beri sakinim.
Ama şimdi de Güngör dellendi. Takmış kafayı İl Özel İdare Genel Sekreteri Abdullah Köklü`ye. Terzioğlu Vakfı`nın da yönetim kurulu başkanı da olduğu için, altından giriyor üstünden çıkıyor! Bi dur falan diyen de oluyor ama, Güngör bu, dinler mi! Herkesin bir kusuru olur Güngörcüğüm, takma kafana o kadar. Devlette devamlılık esastır. Bürokratlar gelip geçici. Hem bu Abdullah Köklü sadece senin genel sekreterin mi? Ne sıkıyorsun canını diyeyim bari.
Ve bugün içi boş yazımızı güzel bir şarkıyla kapatalım.
Hey heyyyy, köprüler yaptırdım gelip geçmeyeeeee... Çeşmeler yaptırdım suyun içmeye karam, içmeye..
Kavli karar ettim alıp kaçmaya. Boşa kostaklanma, dengim değilsin karam, değilsin karam amaman değilsin vay vayyyyyy..
Hey heyyyy, armudu dalında Pazar eyledim. Kaşın gözüne nazar eyledim karam, eyledimmmm..
Seksen şeftaliyye Pazar eyledim. Yanılmış da yüz almıım bilemem karam, bilemem karam aman aman bilemem vay vayyyyyyyyyy..