Sermet Atadinç

sermet@canakkaleolay.com

Akil insanlar bahane…

1753
Ülkemizin en can alıcı sorunlarından biri olan Kürt sorununun demokratik ,barışçı çözümü için adımların atıldığı bir süreçte, akil insanların protesto edilmesi konusunu doğru kavramalıyız.
Akil insanların çalışmalarının barış sürecine katkısı konusu ayrı bir tartışma kapsamında bir başka gündem olarak tabi ki ele alınmalıdır.
Özetle bu çalışmanın barış sürecine ne kadar katkı sunacağı meselesi çok farklı bir konudur.
Bugün gelinen süreçte akil insanlar protestosu ne yazık ki barış sürecinin temellerine zarar verecek bir ideolojik kaynaktan beslenmektedir.
Akil insanlara gösterilen tepkilerin şoven, ırkçı duyguların körüklenmesi boyutuyla aldığı yön; savaş ve şiddet taraftarlarının ekmeğine yağ sürmektedir.
Barış sürecinin başarısının; milliyetçi önyargılardan, bölünme endişelerinden kurtulmak ve reel politiği doğru kavramakla çok yakın bir bağı vardır.
Yılardır süren çatışmalardan akan kandan, yitirilen insanlardan yaşanan acılardan kurtulmak isteniyorsa bu çatışma ve şiddet ortamından beslenenlerin zemin buldukları asimilasyoncu ırkçı düşüncelere karşı tavır almak son derece önem kazanmıştır.
Şimdide sürecin gerçek yüzünü göremeyenler akil insanlar üzerinden bu düşünceleri yeniden kışkırtan bir çalışma içersindeler.
--------------------------------------
‘Terör var, analar babalar evlatlarını yitiriyor’ propagandası ile bugünlere gelenler, şimdilerde ölümler olmazsa neyi istismar edeceğizin derdine düştüler bile.
“Türk olmak suç oldu” gibi bir takım asılsız değerlendirmeler ile vatandaşların hassasiyetlerini suiistimal etmeye soyunanlar barış süreci ile kazanabilecek demokratik dönüşümlerin de önünde engeldirler aynı zamanda.
Barış süreci ile birlikte yaşanılanlar göstermektedir ki; kan ve şiddetten beslenenler varlıklarını sürdürebilmek için asılsız iddialarla siyaset sahnesinde daha çok gürültü yapmanın çabası içersindeler.
Onlarda biliyorlar ki; gerçekleşecek bir barış halkların önünde yeni ufuklar açacak demokrasi ve özgürlükler alanında yeni kazanımlar için özellik ile sınıfın talepleri daha yoğun gündem bulacak.
Barış sürecinin gelişimi demokratik ve halkçı dönüşümlerin önünü açacak, aynı zamanda demokrasi mücadelesinin kazanımları için verilecek mücadele barış sürecine katkı sunacaktır.
Süreç böyle bir karşılıklı etkileşim içersindedir.
İşte tüm sorunda burada gizli.
Halkların demokrasi mücadelesinin önünün kesilmesi her zaman olduğu gibi bugünde ırkçı şoven anlayışların beslediği düşmanlık tohumlarının ekilmesiyle oluşturulmaya çalışılmaktadır.
Bunu sadece akil insanları protesto edenler değil,tekçilik anlayışı ile farklılıkların zenginliğimiz olduğunu gerçeğini görmeyen, aynı zamanda emperyalist politikaların işbirlikçisi politikalar ile de halkları birbirine düşüren savaş yanlısı politikalar ile siyaset sahnesinde olan hükümette bu cephededir.
Toplumsal hayatı sınıf gerçeğinin dışında alan tüm yaklaşımlar özünde aynı cephede birleşmişlerdir.
Kendilerini ulusalcı olarak tanımlayanlar da hattın bir parçası olmuşlardır.
CHP barışı savunma noktasında ürkek davranıyorsa, sebeplerinden biri; parti içindeki bu ulusalcı cephe ile aynı paralellikte hareket eden kesimlerin varlığıdır.
Yaşanan bu süreç CHP’yi de ayrıştıracaktır.
Akil insanları Çanakkale’de protesto etmek için CHP tabanına yaslanarak kitlesel destek bulmaya çalışanlara İl Başkanı Hamza Karagöz’ün verdiği cevap son derece önemlidir.
Açık tavrını koyan CHP bu protestoların çersinde olmadıklarını belirterek,barış girişimlerine karşı olan bu kesimlerler ile aralarına bir çizgi çekti.
Aynı zamanda Başbakan Tayyip Erdoğan’ın MÜSİAD toplantısında dile getirdiği CHP’nin barış sürecini ret eden kesimler ile ortak hareket ettiğine dair iddialara karşı cevap; Çanakkale’den CHP İl Başkanının n göstermiş olduğu tavır ile net bir şekilde verilmiştir.
CHP’nin barış sürecinin bir parçası olması şu andaki ürkekliğinden kurtulmasının demokrasi mücadelesi açısından önemli bir katkısı olacağını unutmayalım.
Bu konuda bir televizyon programında CHP Parti Meclisi Üyesi ve hemşerimiz Ercan Karakaş’ın çok değerleri görüşlerini değerlendirdiğimde CHP’nin önümüzdeki süreçte daha farklı bir çizgi ile halkın beklentilerine uygun bir performansa ulaşması noktasında beklentilerim daha da arttı.
Bu konuya ilişkin Halkların Demokratik Kongresi Yürütme Kurulu Üyesi Ertuğrul Kürkçü’nün değerlendirmeleri de CHP konusunda bazı beklentilerin oluşmasına yol açmışltır.
Ertuğrul Kürkçü yapmış olduğu değerlendirmede şunları kaydetmişti:” Baştan beri AKP ’nin yanlış hareket ettiğini düşünüyorum. Evet bir müzakere yapması ve bunu bir açılıma dönüştürme eğilimi önemli. Bizi tamamen başka bir evreye taşıyor, bu bir gerçek. Ama bunu yaparken Meclis’teki tüm partileri, mümkünse BDP’yi by-pass ederek bunu yapma eğiliminin ürünü bu. CHP sürece katılsın ama nasıl katılsın? Kendimizi onların yerine koyalım. Tamamen iyi niyetli olduklarını düşünelim. Bize kimse bilgi vermiyor. ‘Size kredi açıyoruz’ diyoruz. ‘Senin kredin batsın lazım değil’ diyor. Ardından sürece katılın diyor. Bilgi diyoruz, bilgi verilmiyor. Hiçbir politik parti kendisinin bu şekilde muhatap alınmasına razı olmaz. Ben AKP’nin işleri kolaylaştırmadığını düşünüyorum.
Ama madalyonun öbür tarafında da başka hakikatler var. CHP’nin ulusalcı kanadı ki şu anda üstünlüğü ele geçirmiş görünüyor. Onlar da bu süreci oyalamak istiyorlar. Yani sonuca varmaması üzerinden süreçte yer almak istiyorlar. Yani herkes birbirine çelme takıyor. Burası problemli. Ancak burada sorumluluk AKP’de. AKP bu süreci problemsiz götürebilecek yolları bulabilirdi. Kamuoyunu daha iyi yönlendirebilirdi. Bu yapılmadı”
Akil insanlar toplantısına katılarak katkı sunan Belediye Başkanı Ülgür Gökhan için partisinin ulusalcı kesimi tarafından şimdiden karalama kampanyası başlatıldı.
Şunu unutmayalım ki; Ülgür Gökhan siyasal yaşamı sürecinde barış adına cesaret ile önemli işler yaptı.
Bundan böylede böylesi ucuz karalamalara pabuç bırakmaz.
Barıştan yana olan herkes aynı zamanda Ülgür Gökhan’ın da yanında olacaktır.
Ülgür Gökhan bu desteği hak etmiştir..
Bu bağlamda Memur- Sen tarafından 1Mayıs’ın Çanakkale de kutlanılması kararı karşısında Emek Partisi İl Başkanının yaptığı değerlendirmeyi oldukça önemsiyorum. Emek Partisi İl Başkanı, Memur Sen’in Çanakkale girişiminin aynı zamanda yerel seçimlere Çanakkale’de gerici bir müdahalenin gövde gösterisi olduğunun altını çizerek emek güçlerinin bu girişimi boşa çıkarması anlamındaki çağrısının, kent için ayrıca anlamlı bir girişim olacağının altını çizmek isterim.
Onun için;“Emek, barış, demokrasi için Eşitlik” şiarı ile 1 Mayıs da saat 13.00 de Salı Pazarı’nda 1 Mayıs kortejinde yer almak ayrıca bir anlam kazanmıştır.