Sermet Atadinç

sermet@canakkaleolay.com

Ağzınız ile kuş tutsanız inandırıcı olamazsınız! 03.04.2010

2021

Dünkü yazımı kaleme aldığım saatlerde Ankara’ya gelen tekel işçilerine henüz gazlı, coplu müdahale başlamamıştı. Mağdur edilen tekel işçilerinin taleplerini dile getirmesi temelinde son derece demokratik olan bu tavırları için siyasi iktidarın şehre almama, kendi sendikalarına işçileri yaklaştırmama tavrının demokrasi ile bağdaşmadığını belirtmiştim. İlerleyen saatlerde hükümet demokrasi anlayışını coplarıyla, gazlarıyla tekel işçileri nezdinde tüm kamuoyuna bir kez daha gösterdi. 

Tekel işçileri ve onlara destek veren emek güçleri temsilcisi yaklaşık 3000 kişilik bir kitle 5000 polisin özel bir karşılamasına maruz kaldılar.

Demokrasiyi ağzından düşürmeyen, Anayasa değişiklileri sürecinde demokratik ilkeler ile hareket ettiğini söyleyen hükümet için bu durum, gerçeklerin kendilerinin ifade ettikleri gibi olmadığını ortaya çıkarmıştır.

Yaşam koşulları gün geçtikçe kötüleşen emekçiler için hükümetin almış olduğu bu tavır, tahammülsüzlüğün ifadesidir.

 En küçük bir hak araması mücadelesini kabullenemeyen emek düşmanı bir tavırdır.

İşçilere saldırıların başladığı zamanlamada bir açıklama yapan Başbakan,  demagojik bir tarz ile işçilerin tavırlarının kanunsuz olduğunu, eyleme katılanların başka amaçlar ile hareket ettiğini açıklayarak saldırıları aklamaya çalıştı.

Tekel işçileri ve destek veren emek güçlerinin iş, ekmek ve gelecek talepleri temelinde gösterdikleri demokratik tepki ne zamandır yasa dışı bir tepki olmuştur?

Böylesi tepkileri yasa dışı kabul eden yönetimlere ancak faşist sitemlerde rastlanır.

Binlerce polisi işçilerin karşısına dikerek kendi sendikalarına bile gitmelerine izin vermeyen bu anlayış çok tehlikeli bir yaklaşımdır. Başbakan inandırıcı olamamıştır.

İşçiler kendi sendikalarının önünde bile basın açıklaması yapamıyorlar ise demokrasi lafları sahtedir.

Tekel işçilerinin mücadelesi her alanda öğretici olduğu gibi hükümetin demokrasi anlayışını da gözler önüne sermiştir.

‘Demokrasi’ ‘özgürlük’ ve ‘hukuk’ kavramlarının yaşanılan bu olaylardan sonra hükümet için kamuflaj kavramlar olduğu gerçeği ortaya çıkmıştır.

Tüm yaşanılan gerçeklerden sonra hala liberal bazı kesimler AKP icraatlarının demokratik olduğunu savunabilecek mi?

Özellik ile Anayasa tartışmaları sırasında AKP tarafından getirilen değişiklik önerilerinin demokratik gelişim noktasında atılan adımlar olduğunu söyleyen, Anayasa tartışmalarının özünü boşaltarak, son tahlilde AKP’cilik rolündeki bu kesimler sıkılan gazları, vurulan copları yarın demokrasinin gülleri olarak yorumlar ise  çok şaşmamak gerekecek.

Emek mücadelesi yeni bir ivme kazanmıştır.

Önümüzdeki 1 Mayıs ve 26 Mayıs genel grev hedeflerine uygun olarak geliştirilecek mücadele, emek mücadelesi sürecinde bir dönüşüm oluşturabilir.

Tekel işçileri bu sürecin öncüleri olmuştur.

Şimdi görev emekten yana tüm örgütlü güçlerindir.

Birlik, beraberlik ve dayanışma içersinde süreci kazanımlara dönüştürmek hedefi çok önemli bir noktaya gelmiştir.

Tekel işçileri sendikasının, açıkladığı mücadele takvimi mücadeleci işçiler tarafından olumlu karşılanmamıştır.

Bu süreç aynı zamanda sendikalar içinde bir ayraç olarak çalışacaktır.

Bu mücadelenin önünün kesilmesi bazı kesimlerce çok önemli olduğu için bir takım yöntemler ile bu mücadelenin içten çökertilmesi girişimleri karşısında başta tekel işçileri olmak üzere tüm emek güçleri uyanık olmalıdır.

 

Sermet ATADİNÇ