Sermet Atadinç

sermet@canakkaleolay.com

Adliyeler neden kapanır!..

1399
Ülke genelinde 140 adliyenin kapatılması için düğmeye basıldı. Çanakkale’de Eceabat ve Bozcaada ilçe adliyeleri kapatılacaklar arasında. Şimdi hiç kimse kalkıp bu durumun normal bir şey olduğunu söylemesin.
 
Vatandaşa verilmesi gerekli temel hizmetlerden biri olan adalet, şimdi taşımalı bir hal kazanmıştır. Böylesine bir gelişme için şimdilik; sadece dosya sayısı azlığına bağlı olarak hakim ve savcıların daha verimli kullanılması konusundaki gerekçe gündeme getirilmiştir.
 
Adalet sistemimizin içinde bulunduğu sorunlar, en zayıf halkasından kırılarak ortaya çıkmıştır. Çok doğal olarak vatandaş şimdi şu soruyu sormaktadır; devletimiz adalet sisteminin personel ihtiyacını karşılayamıyor yada mevcut olan kaynakların optimal kullanımı için gerekli düzenlemeler dahil, önlemlerini alamıyorsa bu sorumluların beceriksizliği değil midir?
 
Son yıllarda her neden ise, hep yaşanılan sorunlar karşısında kolaycı çözümler seçilmektedir. Yaşanılan bu durum "Okullar olmasa maarifi ne de güzel yönetirdim" diyen II. Meşrutiyet döneminin Milli Eğitim Bakanı Emrullah Efendi`yi akıllara getiriyor. Emrullah Efendi`nin "şaka" olarak söylediği bu sözler, neredeyse tam yüz yıl sonra gerçek mi oluyor acaba?
 
Yaşanılan bu gelişme İktidar partisinin kendi taraftarları ile olan ilişkilerini de zedeleyecektir. Adalet sisteminin tesisi için yeni cezaevlerinin açılmasını gündeme alan baskıcı bir zihniyet, ne yazık ki adliyeleri kapatarak içinde bulunduğu ruh halini de yansıtmaktadır. Bu karar, tekrar gözden geçirilmeli; taşımalı adalet sisteminin vatandaşlarımıza getireceği olumsuzluklara meydan verilmemelidir.
 
Kadınlar başardı...
Uludere konusu ile ilgili olarak yaşanan çarpıklıklar, detayları ile ortaya çıktığı bir dönemde Başbakan’dan gelen bir açıklama ortalığı karıştırmıştı. Kürtajın ve sezaryenin yasaklanması girişimine dönüşen bu açıklama sonrası kadınlar” vücudumuza dokunmayın” diyerek bu girişime karşı tepkilerini koydular.
 
Bir kez daha gördük ki; kadınların mücadelesinin toplumsal etkileri oldukça güçlü oluyor. Dün kürtaj ve sezaryen için yasaklama girişiminde bulunanlar bugün bu hakların varlığını kabul eden bir düzenlemeyi bakanlar kuruluna sunma hazırlığı içersindeler. Kadınların bu mücadelesi bir deneyim ve kazanım olarak toplumsal mücadelenin başarı hanesine yazılacaktır.
 
Buradan hareket ile, ben de şu gerçeği bir kez daha sizler ile paylaşabilirim; kadınlar ister ise dünya değişir.
 
Mantıksızlık mı, yanlış anlama mı?
İskele Meydanı’ndan Barışkent’e gitmek üzere otobüs bekler iken Güzelyalı otobüsüne binmek isteyen vatandaşların şoförün binemeyecekleri uyarısında bulunduğunu gördüm. Halbuki dönüş yapan bu otobüs ana durağa gidecek, oradan da tekrar Güzelyalı seferine başlayacaktı.
Güzelyalı otobüslerinin yazın kalabalık olması itibarıyla gidişte şehir içi yolcu almamaları mantıklı, fakat dönüşte özellik ile iskeleye kadar geldikten sonra Esenlere gidecek yolcuların bu otobüse alınmamasına bir anlam veremedim.
 
Hizmetin kalitesi ve verimlilik, bir analitik düşünme ürünüdür. Konuya kaba olarak yaklaşırsanız, klasik “yasak hemşerim” mantığı ile konuyu mantıksızlığa taşırsanız yarın bazı şeyleri vatandaşa anlatmakta da zorlanırsınız.
 
Örnek olarak; zarar ediliyor diye zam yapmanın gerekçesi, ya da duraklarda çok bekliyoruz diyen vatandaşın şikayetini bu durumda vatandaşa biraz zor anlatırsınız. Vatandaş, sizin işletim sisteminizin mantıksızlık üzerine oluştuğunu bir kez olsun kafasına yerleştirmiş ise işiniz zordur.
Ben şoför arkadaşın yanlış bir anlamasından kaynaklanan bir uygulama olduğunu düşünmek istiyorum. Yoksa böyle bir mantık sistemi, verimli çalışmanın önündeki en büyük engeldir.