Ensar İlyasoğlu

ensarilyasoglu@gmail.com

ABD `Teröristini` İmha Etti!...

2477
Usame Bin Ladin yakalandı ve öldürüldü.
Belki ABD, ‘kendi imalatı’ olan ve daha sonra başına ödüller koyduğu ‘terörist’ini imha etti demek daha doğru olabilir.
İkiz kulelerin yıkılmasından ve birçok intihar saldırısından sorumlu tutulan El Kaide lideri, bir operasyonla katledildi.
Sevinç çığlıklarına ve operasyonu onaylayan, destekleyen yorumlara, açıklamalara tanık olduk.
İlginç de bir isim yakıştırılmış bu operasyona, Geronimo!...
Bilindiği gibi Geronimo, Apaçilerin son lideri ve savaşçısı…
ABD yetkilileri, Kızılderililere karşı uyguladıkları soykırımcı bilinçaltından da Usame’nin ölümü üzerinden aklanmak, kurtulmak ve temizlenmek istemişler sanıyorum.
Operasyon sonrası yapılan yorumların neredeyse tamamı, Usame Bin Ladin’in kötülükleri ve eylemleri üzerinden şekillendi.
Tek bilgi kaynağı, haber kaynağı ABD’nin sundukları ile sınırlı tutuldu.
ABD çıkarlarına ve politikalarına ‘iliştirilmiş’ gazeteciler, yorumcular ve hatta devlet adamları, söylemlerini buradan şekillendirdiler.
Ancak bu operasyon, uluslararası hukuk açısından neredeyse hiç yorumlanmadı.
Şu ana kadar yazılıp çizilenler, gösteriyor ki, operasyondan Pakistan hükümeti son birkaç dakikada haberdar olmuş.
ABD, bu operasyon için Pakistan hükümetinden onay ve izin almamış.
Hal böyle olunca, burada egemen bir devlet olan Pakistan’ın hükümranlık hakları ihlal edilmiştir.
Bu, uluslararası hukuk açısından tartışılması gereken, tartışmalı bir ihlal anlamına geliyor.
Bir başka yön ise, Usame Bin Ladin’in silahsız olduğu, sağ yakalanabilecekken infaz edilmiş olmasıdır.
Yargılanma hakkı, suçlarının hesabını bağımsız mahkemelerde verme hakkı, kendini savunma hakkı herkes için geçerli bir haktır.
Bu, teröristler için de geçerlidir.
Oysa bu olayda operasyon timleri, silahsız birisini infaz etme hakkını kendilerinde görmüşlerdir.
Teröristlerin eylemlerini belirleyen bir yasa ve hukuk yoktur.
Devletlerin ise eylemlerini belirleyen hukuk ve yasa normları vardır.
Aksi halde terör hukuku(!) ile devletleri bağlayan hukuk birbirine karışmış olur.
Nedense bizim ünlü yorumcular, konunun bu yanına hiç değinmediler.
Uluslararası hukuk kurallarını bilmemeleri mümkün olmadığına göre, bu tutum biraz tuhaf kaçmıyor mu?
Yine tarihin bize öğrettiği emperyalist devletlerin işgal, yağma ve talan politikalarını sürdürmeleri için düşmanlara ihtiyaç vardır.
Eğer düşman yoksa; kendileri düşman yaratma, düşman imal etme beceri ve yeteneğini gösterme konusunda hayli ustalaşmışlardır.
Bazen “dış düşman”,bazen “iç düşman”,çoğu kez de her ikisi birlikte imal ve inşa edilir…
Irak işgalinde kimyasal silahlar arıyorlardı, düşman ise Saddam’dı.
Foyaları ve yalanları sonradan ortaya çıktı.
Sayısız örnekler sunulabilir.
Ama biz başka bir şeye dönelim…
Bireysel teröristler, bireysel terörizm bir biçimde kılıfına uydurularak imha ve yok edilebiliyor.
Ya devlet teröristleri?
Terörist devletler…
Onların yargılanması, cezalandırılması hangi güç tarafından yapılacak?
Filistin, Irak, Libya, Afganistan vb. ülkelerdeki devlet terörü ile yok edilen suçsuz siviller…
Bunun hesabını kim verecek?
Özetle söylemek gerekirse; ABD, bu operasyonla (zamanlama ve yönteme ilişkin soru ve sorunları bir yana bırakırsak), 11 Eylül saldırılarının ve bu saldırılarda ölen sivillerin dünya kamuoyunda yarattığı duygu ve düşünce üzerinden meşruiyet yaratma, günahlardan arınma politikası izlemektedir.
Bundan sonra bakalım nerede, nasıl düşmanlar ve hatta teröristler imal edilecektir…
Ama ne yaparlarsa yapsınlar, dünyanın mazlum halklarının anti-emperyalist öfkesinden ve yok ettikleri yerlilerin boyunlarına bindirdiği günahlardan,  Geronimo’nun tepelerinde dolaşan hayaletinden kurtulamayacaklardır.