“Siz kimsiniz” yat limanı projesi
Önce şu konuda mutabık kalmak gerekecek; yat limanı yerinin uygun olup, olmaması konusu dışında… Proje sahipleri kendileri gibi düşünmeyenleri “siz kimsiniz” gibi kavramlar ile ötekileştirmeye devam edecek mi, etmeyecek mi?
Birlikte hareket etme konusunda kent kültürünün olumsuz etkilenmemesi için hemen yapılması gereken “siz kimsiniz” denilen vatandaşlardan özür dilenmesidir.
Aksi bir durumda kentin demokratik işleyişi yara alacaktır.
Çanakkale Belediye Başkanına bu konuda önemli sorumluluk düşmektedir.
Kendisi yat limanı projesinin belirtilen yerde yapımından yana olabilir,ama kent halkının düşüncelerini bildirmesine karşı olamaz.
Yaşanmış bu olay karşısında müdahil olması gereklidir, gelişmeleri izleyeceğiz.
Hamaset yapan kim?
Toplantıda projenin yeri ile ilgili sakıncalarını belirten kişilerin ortaya koydukları gerekçelerin hiç birine cevap verilememiştir.
Eski bir siyasetçinin yaptığı gibi hamaset dolu propaganda ile bu projenin savunulması imkânı yoktur.
Vatan, millet, sakarya edebiyatı gerilerde kalmıştır.
Bu kişi üstelik birde projeye karşı olan kişileri sağduyuya davet etmiştir.
Hangi sağduyudan bahsediyorsun diye sorarlar…
Sağduyu kişisel çıkarlar ise diyecek sözüm yok.
Çanakkale’nin kalkınması, büyümesi, gelişmesi, istihdam gibi bir takım kavramların arkasına sığınılarak bu proje yeri konusunda savunma yapılamaz
Bu gerçeklere kimsenin itirazı yoktur.
Önemli olan sürdürülebilir kalkınma temelinde, doğa ile uyumlu, halkın çıkarlarına uygun büyüme modellerinin oluşturulmasıdır.
Doğru işler yaparak, yarın pişman olmayacağımız, kent halkının çıkarlarına uygun ,argümanları birlikte üreterek başarılı olabiliriz.
Unutmayalım ki bu kentte plansız olarak hayata geçirip sonra pişman olduğumuz bir çok yatırım vardır.
Onun için birbirimize ve fikirlerimize karşı saygılı olmak zorundayız.
“Siz kimsiniz?” diye sorduğunuz bu kişiler hamasetin dışında bu kentin gelişimi için destek sunan kent halkıdır.
Halkın yok sayıldığı böylesi bir yaklaşım çok tehlikelidir.
Yat limanı projesi konusundaki çekinceler çok açıktır.
Kentin gelişim alanları için yapılmış kent eylem planı ile ilişkilendirilmiş bir uygunluğu yoktur.
Kentin tek su sporları yapılabilecek alanı ortadan kaldırılmaktadır.
Tarihsel özellikleri itibarıyla çok değerli birçok batığın yok olmasını sağlayacak bir alan seçimi yapılmıştır.
Bunlardan biri Mesudiye zırhlısıdır.
Vatandaşın en temel hakkı olan denizden yararlanma hakkı yok sayılmaktadır.
Çanakkale’nin deniz ile teması olan ender olan alanlardan biri seçilmiştir.
Aynı zamanda halkın son yerel seçimlerde oyları ile onay verdiği Lodostan Kepeze kadar kesintisiz uzanacak kordon projesine zarar vermektedir.
Yapılacak dolgu çalışması ile ekosistem; hem denizde hem de karada geri dönüşü imkansız zararlar alacaktır.
Sunulan projenin ekonomik katkılarının neler olacağı konusunda ciddi bir çalışma olmadığı gibi; bir yandan ekonomik aktiviteler için şehre yönlendirmekten, diğer yandan tüm ihtiyaçlarının marina içine yapılacak ekonomik birimlerden karşılanacağı belirtilmektedir.
Ayrıca Çanakkale Belediyesi bu alanı imar planında daha çok kısa bir süre önce halkın kullanımına açık, günü birlik sosyal tesisler olarak belirlemiştir.
Tüm bunları düşündüğümüz zaman yer seçiminin sakıncaları konusu ortadır.
Rektörün konuşmama kararı
Rektör Sedat Laçiner’in Çanakkale meselelerine ilişkin konuşmama kararına saygı ile yaklaşmak gerekir.
Düne kadar çok konuştuğu için eleştirdiğimiz rektörü şimdi sustuğu için eleştirmek haksızlık olur.
Rektör bu davranışı ile aynı zamanda bazı şeyleri protesto etmekte ve sitemlerini belirtmektedir.
Bu yeni tavır bundan sonraki ilişkilerin daha sağlıklı gelişebileceğinin işareti olarak alınabilir.
Tabiî ki bu tavrın arkasında bazı gerçeklerden kaçma, kendini kapama gibi bir niyet yok ise…
Bu kentin üniversiteden kopması, üniversitenin de kendi içine kapanarak çalışmalarını sürdürmesi imkânsızdır.
Sular bulanmadan, durulmaz derler.
Yalnız Şahinli Köyü’nün suları hep bulanık, altın madencileri ne zaman çekip gidecekler; Şahinli Köyü o zaman duru sularına kavuşacak.
Bu da bir başka gerçek …
Üniversite kent ilişkisi kendi mecrasında sürdüğü süre içersinde Rektörümüz de bu kent ile doğru ilişkilenecektir.
Kent ile ilişkilenmesinde, siyasal müdahalenin aktörü olmadığı; buna uygun pratikler geliştirmediği süre içersinde Rektörün kent dinamikleri ile bir sorunun olması beklenemez.
Tabiî ki siyasal anlamdaki müdahaleleri üniversite içindeki ilişkileri için de geçerlidir.