Turgut Çamer

turgutcamer@hotmail.com

“Propaganda Teknikleri ve Seçim Pratikleri…”

4739
DEĞERLİ okurlarım, Türkiye 53 gün sonra seçim sandığına gidecek. 12 Haziran Genel seçimleri, Cumhuriyet tarihimizin belki de en kritik seçimi olacaktır. Bu hafta “Propaganda Teknikleri ve Seçim Pratikleri” konusunu ele alarak, partilerimize bazı önerilerde bulunmak istiyorum.
Propaganda’nın Tanımı:
Propaganda toplumun görüş ve davranışını, kişilerin belirli bir görüşü, belirli bir davranışı benimsemelerini sağlayacak biçimde etkileme çalışmasıdır. Bir başka deyimle; Propaganda, “kitle için kullanılan bir dildir.”
Propaganda’nın Amacı:
Propagandanın amacı, propagandanın kapsamına alınan, birer propaganda konusu olan noktalarda “kitlelerin tutumunu etkilemektir.”
Propaganda; görüşler yaratmaya, bunları değiştirmeye ya da doğrulamaya çalışması, bir dereceye kadar reklama yaklaşır ama, politik bir amaç gütmesiyle ondan ayrılır.
Propaganda çoğu kez insanların-seçmenlerin davranışında, ruhsal durumunda, politika ile ilgili kanılarında değişikliğe yol açan refleksler esinler ve bunları adeta zorla kabul ettirir. Bu işlevi nedeniyle propaganda insanın temel tutumunu etkiler. Bu bakımdan, propaganda eğitime yaklaştırılabilir, ama; genellikle başvurduğu teknikler, hele de öğretmeden, yetiştirmeden inandırıp, etkilemek istemesi, kendisini eğitimin tam karşıtı durumuna sokar. Bununla birlikte, propaganda birtakım formüllerde toplanabilecek bir bilimde değildir. Fikir, yetenek ya da kitle olmayınca nasıl, edebiyat olmazsa, propaganda da olmaz.
 
***
 
Propaganda Teknikleri:  
- İyi bir propagandanın ilk koşulu, başlıca temaları bıkıp usanmadan tekrarlamaktır. Bununla birlikte, kuru kuruya bir tekrar çabucak bıkkınlık yaratabilir. O halde ana tema bir yandan inatla sürdürülürken, bir yandan da onu değişik görünüşler altında sunmak gerekir.
- Propaganda az sayıda fikirle sınırlanmalı ve bunları bıkıp usanmadan tekrarlamalıdır. Çünkü kitleler en basit bilgi ve fikirleri bile ancak kendisine yüzlerce kez tekrarlandıktan sonra anımsar.
* (Çok çabuk unutan bir halk olduğumuzdan belki de bize daha çok tekrar gerekiyordur!..)
- Değişik biçimlerde sunulan, değişmez bir tema, her türlü propaganda kampanyasının üstün niteliğidir.
- Propaganda da, “Parola”nın taktik bir özü vardır: Erişilmek istenen amacı özetler.
Örneğin:
“CHP Cumhuriyetin Aydınlanma Devrimini Tamamlayacak”
“CHP Özelleştirme Talanına-İhanetine Son Verecek”
“CHP İle Ulusal Saygınlık Artacak”
“İsrail İçin Ne Bir Füze Kalkanı, Ne Bir Asker!..”
birer paroladır.
Propaganda da, “Slogan” ise; politik tutkulara, coşkunluğa seslenir.
Örneğin:
“Sabret Türkiye Kılıçdaroğlu Geliyor!..”
“İktidar CHP’nindir…Kılıçdaroğlu Yenecek”
birer slogandır.
***
Seçim Pratiği ve Seçim Kazanmak:
- Seçim kampanyalarında kitleleri bir değişim rüzgarı ve heyecanına sürüklemek gerekiyor. Bu değişim beklentisinin, özleminin ve umudunun kendi partinizde olduğunu ve bunun kitlelerce kolayca algılanmasını sağlamanız gerekmektedir.
- Seçim propagandalarında “seçmen profilinin” doğru bilinmesinin önemi büyüktür. Dolayısıyla, seçim bölgesine göre seçmen profiline göre “temel mesajı” belirleyerek bunu tekrarlamak gerekir.
- Temel mesaj; partinin büyük tezleriyle yöre ya da bölgenin en önemli beklentilerini içeren, hedefi de “ortalama seçmen” olan mesajdır.
* Seçmen denen büyük jürinin gönlünü kazanabilmek bir strateji işidir.
Bu nedenle yerel özellikleri dikkate almak, Türkiye’yi seçim bölgelerine ayırarak, yerel örgütler ile birlikte seçim stratejileri uygulamak gerekmektedir.
Seçim Kazanmanın Beş Önemli Faktörü:
1- Partinin siyasal kimliği
2- Diğer partilerden farkı
3- Partinin temel mesajları
4- Partinin görüntüsü
5- Örgütlerinin çalışması 
***
Hangi Seçmen:
Seçim kampanyalarında, hangi seçmen kitlesine hitap edileceği doğru belirlenmelidir, vurgusunu yapmıştım. Kuşkusuz her seçmen oy kullanacak, herkesin oyu eşittir. Ancak tümüne ayni şekilde ulaşılamayacağına göre “ortadaki - kararsız seçmene” yönelik çalışmalar partinin oylarını hayli arttıracaktır. Özellikle bu kitleye, seçime 1 ay kala propagandayı yoğunlaştırmak gerekir. Çünkü, “kararsızların” oranı seçime 1 ay – 3 hafta kala % 30 veya daha fazladır. Ama, sandığa 1 hafta, 2 – 3 gün kala “kararsızlar” kararını vermiş olur ve kararsızların oranı % 3’lere düşer.
Karşı Propaganda:
-  Politik propagandanın, en büyük çoğunluğun algılayabileceği bir anlatım gerektirdiği açıktır. Bu nedenle bazen abartılı, bazen alaycı, ayrıntılara az inerek ve konuyu bütün olarak, hem de çarpıcı bir biçimde sunmak gereklidir. Rakibin zayıf noktasını bulup kullanmak, her türlü “karşı – propaganda”nın temel kuralıdır.
- Bir partinin veya politikacının geçmişinde bugünkü sözleri ya da tutumlarıyla çelişen sözler, tutumlar bulununca etki çok büyük olur kuşkusuz.
- Bazen, bilinçsizce oy veren seçmeni “inandırmaktan” çok “sarsmaya!” çalışmak gereklidir.
“Oyumu Kuşa, Kurda, Ata, Ampül’e Veriyorum…Çünkü Zamları Seviyorum!..”
“Kuşun, Kurdun, Atın, Ampül’ün En İyi Bildiği Şey: Zam + Vergi”
“Kuşa, Kurda, Ata, Ampül’e Oy mu? Asla…”
***
Seçmene Son Soru?
-Sol’a - Sosyal Demokratlara şimdiye dek hiç oy vermemiş yurttaşlara, aşağıda önerdiğim tarzda bir soru yöneltmek sanırım yerinde olur:
- 1960’lardan bu yana; sizlerin dinsel – etnik köken duygularınızı sömürerek iktidar koltuğuna oturmayı başardılar. Türkiye’yi bu zihniyetler, 50 yıldır yönettiler ve bu duruma getirdiler. Artık bu ülkeye ve insanlarına verebilecekleri bir şey kalmadı. Bunları, sabırla 50 yıldır denediniz!..
“- Biz farklıyız…Bir kez de oyunuzu bize verirseniz… Ne kaybedersiniz, neyiniz eksilir? Yapamazsak, bir sonraki seçimde oyunuzu geri alır, bizi cezalandırırsınız!..”
Evet…Soruyu bu biçimiyle sorup, hedef kitle ruhunu psikolojik bir tür etki altına alarak, onları lehinize bir tercihe zorlayabilirsiniz. Bu yöntemin olumlu sonuçlar vereceği kanısındayım. 
***
* Evet, halk da yanılabilir. Hele o halk, yüzyıllarca uyutulmuş, geri bırakılmış bir ülkenin halkı ise…
Sevgili “Çanakkale OLAY” okurları, eğer halkımız şimdiye dek tercihlerinde hiç yanılmamış olsaydı; Türkiye şu 50 yılı aşkın çok partili dönemde böylesine çıkarcı, teslimiyetçi ve yeteneksiz kadroların elinde kalır mıydı?
Her Şey Gönlünüzce Olsun…