Turgut Çamer

turgutcamer@hotmail.com

‘Beni EMRETMİŞSİNİZ...’

2688
DEĞERLİ okurlarım, üzerinde yaşadığımız bu topraklar nasıl “Vatan” oldu? Sorusuna pek çok olay, kişi, kişisel tutum ve davranıştan örnekler vererek yanıt bulabiliriz. Aşağıda, Yüzbaşı Faruk’un “Gerçek Türk Subayı Budur...” dedirten tutum ve davranışını gözleriniz yaşararak ve gurur duyarak okuyacağınızdan eminim.
 
***
 
“Son Osmanlı(İstanbul) Hükümetinin Harbiye Nazırı(Savunma Bakanı) Ziya Paşa her zaman ki yumuşaklığı ile; - ‘Beyler..’ dedi.. İngilizlere kafa tutamayız. Adamların hiç şakası yok. Daha geçen gün, bir bahane icat ederek İzmit’i tekrar işgal ediverdiler.
 
Sarı Atlas döşeli büyük oda, nezaretin ileri gelen subayları ile doluydu. Hürriyet ve İtilaf Partisi yanlısı olan ‘birkaç gerici subay’ dışında hepsi, Anadolu’ya geçmeye çoktan hazır, Ankara’nın İstanbul’da kalmalarını gerekli gördüğü namuslu askerlerdi.
 
Kapı açıldı, Ziya Paşa’nın Yaveri göründü: - Emrettiğiniz yüzbaşı geldi efendim.
- ‘İçeri al’
Harbiye Nazırı subaylara bilgi verdi: - Az önce sözünü ettiğim talihsiz olayın faili.
 
Yüzbaşı bekletmeden içeri girdi, kaygılı bakışlarla kendisini izleyen subayların arasından hızla ilerleyerek Nazır’ın masası önünde durdu, selam verdi:
- Yüzbaşı Faruk, İstanbul. Beni emretmişsiniz.
 
Uzun boylu, kumral, yakışıklı biraz bıçkın havalı bir subaydı. Nazır önündeki yazıya bakarak yumuşak sesle ‘Oğlum..’ dedi, dün akşam Beyoğlu’nda, İngiliz İnzibat Subayı Teğmen Miller’i emre rağmen selamlamamışsın. Doğru mu?
- Evet efendim, doğru.
Nazır, dürüst subaya babacanca yol gösterdi: - Herhalde görmediğin için selamlamadın, değil mi çocuğum?
- Hayır efendim, gördüm.
Nazırın canı sıkıldı: - Niye selamlamadın öyleyse? Selamlamanız için emir verilmişti.
- Rütbesi benden küçük olduğu için selamlamadım Paşam. Askerlik töresince, önce onun beni selamlaması gerekmez miydi?
Ziya Paşa derin bir kederle ellerini açtı: - Askerlik töresi mi kaldı a yavrum? Adamlar galibiyet haklarını kullanıyorlar. İngiliz Komutanlığı olayı bu sabah protesto etti. Mesele çıkarılacak zaman değil. Hemen şu müzevir Teğmeni bul da özür dile. Olayı kapatalım.
Paşa başıyla çıkması için izin verdi. Ama Yüzbaşı Faruk yerinden kıpırdamadı:
- Paşam bir de beni dinlemenizi rica ediyorum.
Nazır bıkkınlıkla, ‘söyle bakalım’ dedi.
-‘Balkan Savaşında Teğmendim. Çanakkale’de Üsteğmen, Suriye cephesinde Yüzbaşı oldum. Ben bu rütbeleri tek başıma savaşarak almadım. Her rütbemde binlerce şehidin ve gazinin hakkı var. Onların hakkını korumak borcumdur. Beni affedin, özür dileyemem.’
Harbiye Nazırı bozuldu: - Anlamadın galiba. Harbiye Nazırı olarak emrediyorum.
Yüzbaşı sükunetle: - ‘Anladım efendim’ dedi ve apoletlerini bir hamlede söküp Nazır’ın masasına bıraktı: - ‘Artık emrinizi dinlemek zorunda değilim!..’
Selam vermeden dönüp kapıya yürüdü. Oturan subayların, İstanbul Hükümetini tutan bir kaçı dışında, hepsi saygıyla ayağa fırladı. Hepsinin rütbesi Yüzbaşıdan büyüktü.
Gözleri dolarak Yüzbaşı’ya selam durdular…
 
(*Şu Çılgın Türkler* Turgut Özakman)
 
***
 
Sevgili Çanakkale OLAY okurları, bu “topraklar” Yüzbaşı Faruk, Yarbay Mustafa Kemal gibi insanlar sayesinde VATAN oldu. Bu Cumhuriyeti böyle subaylar kurdu. Çanakkale Destanının 97. yılını kutladığımız bu günlerde; Malatya Kürecikte “Füze Kalkanı” projesi ile İsrail’i İran’dan korumaya yönelik radar üssü ve İncirlikte insansız hava araçları konuşlandırılıyor. ABD’den ithal subaylar gelecek. Hollanda NATO’ya bağlı olmasına karşın, Afganistan’dan askerlerini çekti. Türkiye ise, Afganistan’da ki helikopter kazasında 12 Subayını kaybetti.
- Ne uğruna?
- ‘Butik ülke olmamak için(!!!)’
- Taşeron ülke olunca başımız göğe erecek herhalde(!)
Özlü Soru: AKP Hükümetine askeri konularda; ‘Gerçek Türk Subayı’ tavrını gösterecek bir Genel Kurmay Başkanımız olmayacak mı?!