‘”Yoldan çıkmak”
Bu deyimi çok sık kullanırız.
Ülkemizde kurum ve kişilerin, sistemin beslediği koşullar temelinde, kendi fonksiyonlarının dışında almış oldukları yol, geri dönülmez bir nitelikte kendi gerçeklerinin dışında olma gibi durumlarda kullanılan bu deyim toplumsal ilişkiler açısından aynı zamanda ciddi bir tehlikenin de işaretidir.
Yoldan çıkan kişi ve kurumların toplumsal hayata yapacakları etki zarar vermekten öteye geçmez, hele bir de bunlar bilim kurumları ise; işte o zaman tehlike daha büyüktür.
Yoldan çıkanlar kaos kargaşa çatışma huzursuzluk yolunda ilerlerler.
Tabii ki bu arada savunma mekanizmalarını ‘benim yolum iyidir’ şeklinde kurmaktan da vazgeçmezler.
Son iki yıldır ÇOMÜ yönetimi, uygulamalarının geldiği noktada artık siyasetin aktif bir unsuru olarak bilim kurumu olma özelliklerini hızla yitirerek iktidar politikalarının aktif takipçisi ve yaygınlaştırıcısı olma konumunun tam içersinde yer almaktadır.
Bu uygulamalarının çeşit çeşit, dizi dizi örneklerine bugüne kadar gazete sayfalarında sürekli yer verildi, tarihe not düşüldü.
Üstelik bu uygulamalar için her seferinde susan bir ÇOMÜ yönetimi ile karşı karşıya kaldık.
Bu uygulamaları yerine getirenler aynı zamanda tüm yoldan çıkanlar gibi çeşitli tertip, organizasyon ve kurguları da ihmal etmediler.
Artık öyle bir noktaya geldiler ki; siyasette yandaş olma konumlarını açık açık ifade etmekte, bu konudaki uygulamaları açık bir şeklide yerine getirmektedirler.
Son olarak AKP politikalarının destekçisi olan bir dernek kuruluyor ve bu derneğe üniversite binasında yer tahsis ediliyor.
Kendileri gibi düşünmeyen bazı öğrenci gruplarının herhangi bir panel ve etkinlik yapma taleplerini salonlarımız doludur gibi klasik gerekçeyle engelleyenler, Başbakanın siyasi danışmanını getirip AKP politikası yapanlar için her türlü imkanı seferber etmiş durumdalar.
Üniversitenin iki yüze yakın öğrenci topluluğu var, acaba diğerleri de dernekleşse aynı imkanlar kendilerine sağlanacak mı?
Üniversite tesislerinden kendilerine dernek yeri tahsis edilecek mi?
Üniversite yönetimi kelimenin tam anlamıyla yoldan çıkmıştır, kendilerine hayırlı olsun.
Unutulmasın ki, üniversite bünyesinde bu yandaş politikalara dur diyecek onurlu insanlar her zaman vardır.
Çanakkale halkı onların her zaman yanında olmuştur, olacaktır.
Bilim kurumu olmanın sorumluluklarını bir yana bırakıp organize bir şekilde iktidar politikalarının destekçiliğinde soyunmuş bu kesimlerin tüm bu prosedür dışı aynı zamanda hukuksuz uygulamaları her geçen gün daha da fütursuzlaşarak sürmektedir.
Yetkililerin bu konuda harekete geçmesi hukuk devleti halen varlığını sürdürüyorsa;olmazsa olmazlar arasına girmiştir.
Bir bilim kurumunun yönetimi bu şekilde; istediği gibi, keyfi, kendi başına buyruk hareket edemez.
Gerçeklerin dışında yaşam ile uyumlu olmayan, entrika, tertip ve tezgahlar üzerine kurulmuş her çeşit yapı gün gelir çatırdar.
Bu temel bir doğrudur.
Bugün AKP içersinde yaşanılan bazı rahatsızlıklar tamda bu gerçek ile ilişkilidir.
Gezi olayları ile başlayan Bülent Arınç ile Başbakan’ın farklı yaklaşımlarının, Cumhurbaşkanı Gül ve Fettullah Gülen hareketi ile bağlarını da kurarsak AKP içersinde dengelerin sarsıldığını söyleyebiliriz.
Ülkedeki yönetememezlik krizi derinleştikçe bu çatlak daha da büyüyecektir.
Bu sona doğru yeni bir başlangıcın ilk adımıdır.
Bu kargaşa devletin bürokratlarının ruh haline de yansımış olmalı ki; bir vali halkına resmen küfür edebilmektedir.
Bakalım bu yeni kamplaşmada ÇOMÜ yönetimi nasıl bir saf tutacaktır.
Şu unutulmalıdır ki; Çanakkale AKP Yönetimi ÇOMÜ Yönetiminin bu denli fütursuzluklarının getirdiği sonuçlara bağlı olarak fayda değil zarar görmektedir.
Bir kamuoyu yoklaması ile bu gerçeği anlamak çok zor olmayacaktır.