Sermet Atadinç

sermet@canakkaleolay.com

8 Mart'a doğru

Ülkemizde kadın sorunlarının ayyuka çıktığı, kadına dönük şiddet, istismar, taciz, çifte sömürü, yok sayma gibi uygulamaların her geçen gün daha da katmerleştiği, kadın cinayetlerinin günlük yaşamın bir parçası haline geldiği bir zamanlamada 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü; bir mücadele ve farkındalık yaratma, kadın dayanışmasının geliştirilmesi adına yeni hamleler ve alanlar oluşturmak için yeni fırsatlar yakalamak temelinde ele alınmalıdır.

1773
Diğer yandan emekçi kadınlar günü mü, kadınlar günü mü şeklinde sürdürülen tartışmayla, aslında kadın mücadelesini bölmek adına yapay ayrılıklar üzerinden mücadelenin içinin boşaltılması anlamında yoğun bir enerjinin devrede olduğunu da unutmayalım.
8 Mart, tarihsel gelişimi bağlamında  emekçi kadınların sorunları ve kadın emeğinin sömürülmesi üzerinden bir kimlik kazanmış olsa da, üretim ilişkileri dışında kadının ev işleri başta olmak üzere kadın kimliğinden dolayı ezildiği sömürüldüğü gerçeğini unutmadan, beraberinde kadınların aynı zamanda birer emekçi olmasından hareketle 8 Mart`ın nasıl adlandırıldığına takılmadan kadın mücadelesinin yükseltildiği, bilince çıkarıldığı bir anlayışı hakim kılarak, gereksiz polemiklerden kaçınmamız gerekmektedir.
Burada esas olan, kadın mücadelesinin bir bütün olarak kadınların birlik ve dayanışma içerisinde demokrasi, özgürlük, barış ve emek mücadelesinin bir parçası olarak ele alınmasıdır.
Kadın mücadelesi, eşitlik demokrasi ve emek mücadelesi kapsamında kendi özgün taleplerini de göz ardı etmeden konumlandırılmalıdır.
Bu bağlamda kendi özgün talepleri adına verilecek mücadele hiçbir zaman göz ardı edilmemelidir.
Tam da bu kapsamda kadın dayanışması çok daha acil bir önem arz etmektedir.
Bu dayanışma kadın kimliğinin getirdiği özgünlüğün bir ihtiyacıdır ancak demokrasi ve emek mücadelesinin ihtiyaçları temelindeki duruş da hiçbir zaman ihmal edilmemelidir.
Böylesine bir yaklaşım sonrasında pratik olarak gelişmeleri değerlendirdiğimizde alınacak çok yol olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır.
Bu noktada doğrudan açık bir şekilde kavrayabileceğimiz gelişme; düzenlenen 8 Mart etkinliklerinin bizzat kendi pratiğinde kendisini göstermektedir.
Çanakkale`de 8 Mart etkinliklerinde kadınlar bir türlü bir araya gelip ortaklaşarak kadın dayanışması konusunda ileri bir  adım oluşturamamaktadırlar.
Şimdi benim tüm kadın örgütleri için bir önerim olacak; 8 Mart için düzenlenen etkinliklerin hepsine saygım var, hepsi kendi içerisinde değerlidir.
Bu etkinlikler programlanırken bir ortaklaşma sağlanmadığına göre, en azından tüm etkinliklere kimin düzenlediğinden bağımsız olarak katılım sağlanmalıdır.
Bununda ötesinde hemen şimdi Çanakkale`deki kadın örgütleri bir araya gelerek Ezine Geyikli`deki Çok Programlı Anadolu Lisesi Müdürü`nün öğrencisine uyguladığı tacize karşı güçlü bir protestoyu gerçekleştirecek ortak bir sesin oluşturulması adına bir ortaklaşma sağlanmalıdır.
Bu 8 Mart`da kadın dayanışması adına böylesine bir başlangıç son derece faydalı olur, Çanakkaleli kadınlar bunu gerçekleştirmelidirler.
Mustafa Sezek`i unutmadık
Gazeteci arkadaşımız Mustafa Sezek`in vefatının üzerinden 4 yıl geçti. Sevecen yapısı, dürüstlüğü, insani değerleri ve gazeteci kimliğiyle Mustafa Sezek hep aramızda .
Bir başka gerçek daha var ki;  onun aramızdan ayrılışını benim açımdan çok daha farklılaştırıyor.
Mustafa Sezek  bu kapitalist düzenin emek düşmanını politikalarının sonucu yaşamını yitirmiştir.
Taşeron işçi politikalarıyla emekçileri köleleştiren bu sistem, bu sistemden nemalananlar ve bu tezgahın maşaları var oldukça Mustafa Sezek`i unutmak mümkün değil.
Hele birde Sezek`in ölümüne neden olan uygulamalara imza atmış, emek düşmanı bu tipler aramızda dolaştıkça Mustafa Sezek`i unutmak hiç mümkün değil, unutmayacağız.
Emek mücadelesi var oldukça, gazetecilik faaliyetlerimiz devam etikçe onu yaşatacağız, ne zaman bu kölelik düzenine son vereceğiz işte o zaman Sezek`e karşı sorumluluklarımızı yerine getirmiş olacağız.
Diğer yandan, Mustafa Sezek arkadaşımızın ölümüne neden olan uygulamalara imza atanlar her gün onursuzluklarıyla binlerce kez ölüyorlar, ölecekler, iki elimiz yakalarında.
http://blog.radikal.com.tr/turkiye-gundemi/8-marta-dogru-126865