65 yaş üzeri tartışması.
Hükümet 65 yaş üstündeki vatandaşların toplu taşıma araçlarından ücretsiz yararlanması için bir yasa çıkardı.
Çanakkale’de halk otobüsü sahipleri bu karar üzerine bugünlerde, zor durumda kaldıklarını ifade ederek adeta isyan ediyorlar.
Halk otobüsleri kooperatifi yasalara saygılıyız dedi; kararın uygulandığını belirtti.
65 yaş üstü vatandaşlarımızın zaman zaman otobüslerde bu uygulama nedeniyle horlanmakta olduğu, kötü muameleye maruz kaldıkları iddia edilmektedir.
Fotoğraf bu, peki bu fotoğraf bize neyi gösteriyor?
Sosyal devlet olmanın basit bir gereğini bile yüzümüze gözümüze bulaştırmış durumdayız.
Lafa gelince sosyal devlet uygulamaları üzerine atılan bol kepçeden sallamalar ortalığı kasıp kavurur.
65 yaş üstündeki vatandaşlarımızın toplu taşımadan ücretsiz yararlanmalarını bile düzenlemekten aciz bir sosyal devlet olur mu?
Hani bir söz vardır; “geçinmeye niyeti yok neden adını sorsun” diye.
Bu uygulamada o hesap.
Sosyal devlet olmak bir sorumluluk gerektirir; bir felsefenin ve siyasal yaklaşımın sonucudur.
Kapitalist sistemin savunucuları sosyal devlet uygulamalarının yanına bile yaklaşmazlar.
İşte bundan dolayıdır ki; 65 yaş üzeri vatandaşların ücretsiz taşınması uygulaması bir kaosa dönüşmüş ve bunun sonucunda da yine horlanan azarlanan, küçük düşürülen vatandaşlarımız olmuştur.
Hem de hepimizin, saygıda kusur etmememiz i gerekli olan büyüklerimiz.
Bu kadar basit bir alanda çözüm üretemeyen siyasi iradeden sosyal devletin gereklerini yerine getirmesini beklemek tam bir akıl tutulması olur.
Çanakkale Bienali iyi yolda
2008 yılında birincisi düzenlenen Çanakkale Bienali bu yıl sonbaharda 4. Bienal olarak Çanakkaleliler ile buluşacak.
Bugün İstanbul’da yaygın medya için yapılacak tanıtım ile çalışmalarına başlayan bienal bu yıl, 1. Dünya Savaşının 100. Yılı üzerine temalandırılmış.
Bu aynı zamanda Çanakkale Savaşlarının 100. Yılı dolayısıyla 2015 yılı kutlamaları açısından da alan açacak bir etki yaratacaktır.
1. Dünya Savaşının günümüze kadar süren etkilerinin sanat ve kültür üretimleri üzerinden yorumlanması amacıyla yola çıkan bienal, aynı zamanda savaşlar ile anılan bir kentin şimdi üstlenmiş olduğu “barış kenti” vizyonuna da bir açılım sağlayacak , bu kavramın daha görünür kılınması açısından oluşturulan hedefler temelinde çeşitli katkılar sunacaktır.
Çanakkale Bienali savaş kavramının sosyal siyasal etkilerini gündeme taşırken aynı zamanda TBMM’de kabul edilen yeni yasa ile kurulacak “Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanlığı” kanunu ile bu bölgede hükümetin yeni hedefleri noktasındaki tartışmayı da yeniden başlatacaktır.
AKP hükümeti başından beri, Gelibolu Milli Parkı’nda; uzun devreli gelişme planını kapsamında belirlenmiş uygulamaların dışına çıkarak şimdi de gündeme gelen bu yasa ile GeliboluYarımadası’nı, tamamıyla merkezi iktidarın kontrolüne sokacak bir dönüşümü tamamlanmış olacaktır.
Böylece merkezi iktidarın siyasal etkilerine açık olarak önce Gelibolu Yarımadası Milli Parkı üzerinden geliştirilmeye çalışılan barış temasının zarar göreceği, sonrasında da merkezi olarak alınacak kararlar ile bölgenin kendi gerçeklerinin dışında bir gelişime uğrayacağı göz önünde bulundurulmalıdır.
Gelibolu Yarımadası üzerinden planlanan siyasal hedefler gündem de oldukça Çanakkale Bienalinin bu yılki temasının çok daha önem kazandığını söyleyebiliriz.
Savaşlarının sosyal ve siyasal hayat üzerindeki etkilerinin sanatsal ve kültürel üretimlerle anlatımının barış kavramı üzerine ciddi katkıları olacaktır.
Bienal ile ilgili hazırlanmış bir tanıtım metninde Plato’nun “savaşın sonuçlarını yalnız ölüler görür “ sözü her şeyi çok iyi anlatmaktadır.