Sermet Atadinç

sermet@canakkaleolay.com

24 Ocak

1670
24 Ocak tarihi, akıllara hemen 24 Ocak kararları olarak tarihe geçmiş neoliberal ekonomik saldırıları ve onun mimarı Turgut Özal’ı getirir. Beraberinde pek tabii 12 Eylül askeri darbesini...
 
12  Eylül askeri darbesinin ekonomik dayanağı 24 Ocak kararlarıdır.
Dönemin TİSK (Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu) Başkanı Halit Narin`in darbe sonrasında telaffuz ettiği `20 yıl işçiler güldü, biz ağladık, şimdi gülme sırası bizde` sözü, aslında sermaye sınıfının o dönemdeki konumunu özetlediği gibi, 24 Ocak kararları ile darbe arasındaki bağlantıları da ortaya çıkarmaktadır.
 
24 Ocak kararları ile ekonomik olarak yapılmak istenenler için gerekli ortam; 12 Eylül askeri darbesinin baskı ortamında sağlanabilmiştir.
İşgücü piyasasının kontrol altına alınması, grevlerin yasaklanması ücretlerin düşürülmesi, işçi sendikalarının devre dışı bırakılması 12 Eylül uygulamalarının temel özeliklerindendir.
Ekonomik krizin o günkü boyutu sermaye açısından böyle bir gereksinimi kaçınılmaz hale getirmişti.
 
24 Ocak kararları ve  sermaye açısından gerekli olan ihtiyaçlar şöyle tanımlanmaktadır:
“"Krize çözüm olarak sunulan 24 Ocak Kararları, IMF ve Dünya Bankası`nın azgelişmiş ülkelere dayattığı tipik yapısal uyum ve istikrar politikaları çerçevesinde biçimlenmiş kararlardı. Ancak Türkiye için, özellikle Latin Amerika ülkeleri ile karşılaştırıldığında, bir farklılık söz konusuydu: İç talebin kısılmasında, daraltıcı para ve maliye politikalarından ziyade emek aleyhtarı gelir politikaları esas alınıyordu. Bu yüzden paketi `sermayenin karşı saldırısı` olarak nitelendirmek ve basit bir istikrar programı olmanın ötesinde sermayenin emek karşısında güçlendirilmesini hedef aldığını söylemek mümkündür."(1)
 
İşte bu bakımdan sermayenin emek karşısındaki kazanımlarının hayata geçirilmesi 12 Eylül darbesi ile sağlanmıştır.
 
19 yıl önce 24 Ocak
19  yıl önce 24 Ocak’da karanlık güçler Uğur Mumcu’yu katlettiler.
Neydi amaçları ;karanlıklardan beslenen bu güçler beslendikleri her türlü gerici çağdışı uygulamalarının  açığa çıkmaması ve kurulu düzenlerinin devamını sürdürmek için varlıklarını  tehlikeye düşüren her türlü sesi yok etmek tavrıyla hareket ediyorlardı.
Bu tarihin her döneminde böyle oldu.
24 Ocak 1993 de yurtsever devrimci araştırmacı gazeteci Uğur Mumcu’yu hedef seçtiler.
Muammer Aksoy, Abdi İpekçi, Bahriye Üçok, Çetin Emeç, Turan Dursun, Musa Anter, Onat Kutlar, Ahmet Taner Kışlalı gibi.
Aradan geçen onca yıla rağmen demokrasi şehitlerinin gerçek failleri  bulunamadı.
Daha dün Hrant Dink cinayetinde de aynı şeyleri yaşamadık mı?
Tüm bunları üst üste koyun  ortaya önemli bir gerçek çıkmaktadır.
Bu düzenin devamından yana olanlar, bu düzenden nemalananlar varlıklarını devam ettirmek için onların karşısında olan, onlar gibi düşünmeyen herkesi hedef almaktadır, her türlü kötülüğü yapacak kadar da gözleri dönmüş durumdadırlar.
 
Bugünkü 24 ocak 
Bu saldırılar çok yönlü saldırılardır.
24 Ocak 1980`de ekonomik alanda yapılan saldırılar, 1993 yılında kendisi gibi düşünmeyen demokrasi özgürlük ve hukukun üstünlüğünü savunan bir gazeteci aydınımızın öldürülmesi ile sürmüş, hali hazırda yaşamın her alanında sürdürülmektedir.
 
Peki bu saldırılar karşısında susup kalacak mıyız?
İşte bütün mesele  bu.
Bu saldırıları boşa çıkaracak iradeyi ortaya koyup,birleşerek,dayanışma içersinde bir tepki geliştiremez isek karanlık güçler saldırılarını  hep sürdüreceklerdir.
 
İşte bunun için bugünlerde sağlıklı bir çevrede yaşam hakkımıza saldıran, halkın iradesini yok sayan, kendi kazanacağı paralar dışında gözü hiçbir şey görmeyen altın madencilerine geçit vermemek için 24 Ocak’da  Muratlar köyünde yapılacak ÇED toplantısında  bu duyarlık ile hareket edelim.
 
Yine Uğur Mumcu’nun katledilmesinin 19. Yılında bu gerçekleri bir kez daha haykırmak için 24 Ocak saat 17. 00 de  Çağdaş Gazeteciler Derneği ve devrimci demokrat tüm sendika örgüt ve siyasi partilerin bir araya gelecekleri Cumhuriyet Meydanındaki etkinlikte birlikte olalım.
Ve haykıralım.
Özgür, demokratik, barış içinde,insanca bir yaşam istiyoruz.
Yaşam alanlarımızdan elinizi çekin.
Kazdağlarımızı zehirlemeyin.
Faili meçhul cinayetler aydınlatılsın.
 
Tüm bu talepler özünde bu sistemin bize dayatmalarına karşı olma sorunudur, hiçbir zaman birbirinden ayrı olarak ele alınamaz.
 
(1) Gülme Sırası Bizde / 12 Eylül`e Giderken Sermaye Sınıfı, Kriz ve Devlet, Ebru Deniz Ozan, Metis Yayınları,