2013 yılında tuz koktu!
Bir yılı daha geride bırakıyoruz.
Son günlerde yaşadıklarımız ile ilgili söylenebilecek tek bir söz var; tuz kokmuştur.
Böylesi koşullarda yeni bir yıl için söylenebilecek tek bir şey kalıyor.
Yaşanılan bu pislikleri ancak halk temizleyecektir.
İşte böylesi koşullarda yeni bir yılı karşılayacağımız şu günlerde 2013 yılı “Bu, hükümetimize karşı bir komplo, milli iradeye karşı dış ve iç karanlık güçlerin bir operasyonudur” safsatası ile anılacak.
Bakan oğulları, para dolu kutular, yatak odalarındaki para kasaları, rüşvet kara para aklama ile başlayan rezillik perdesi, yürütmenin yargıya müdahalesi şeklindeki bir devlet kriziyle sürdü.
Önce 400 yakın polis memurunun görev yerleri değiştirildi.
Ardından yargı bağımsızlığı ayaklar altına alınıp, özelikle yolsuzluk operasyonlarında kendilerini güvence altına almak için adli kolluk ile ilgili bir yönetmelik değişikliği yapıldı.
Ok yaydan çıkmıştı artık, bir savcının yolsuzluk operasyonu kapsamında sürdürdüğü soruşturma için, polis soruşturma gereklerini yerine getirmedi sonra ilgili dosya o savcıdan alınarak operasyonun üstü örtüldü.
Adli kolluk ile ilgili yönetmelik değişikliğinin yürütmesi anayasa mahkemesi tarafından durduruldu.
Hükümet çevreleri düne kadar göklere çıkardığı diğer kurumlar gibi HSYK için de çeşitli suçlamalarda bulundular.
Artık devlet inandırıcılığını yitirmiş ve çürümüşlük her yanı ile ortaya çıkmıştı.
Bunun içinde halk sokaklara döküldü ve tepkisini sürdürüyor.
Sözün bittiği bir başka nokta da Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın sözleri oldu.
Bayraktar’ın “rüşvet ve yolsuzluk ifadelerinin bulunduğu bir operasyon sebebiyle `İstifa ediniz ve beni rahatlatacak deklarasyon yayınlayınız` şeklinde tarafıma baskı yapılmasını kabul etmiyorum. Bugün bize iki metin gönderildi. Bir tane istifa metni, bir tane de deklarasyon metni. Ben tabii ki partimi rahatlatmak isterim fakat böyle bir durumda bu işin yanlış olduğunu ifade ediyorum. Çünkü, soruşturma dosyasında var olan ve yasalara uygun olarak onaylanan imar planlarının büyük bir bölümü Sayın Başbakan`ın talimatıyla yapılmıştır. Bu nedenle Bakanlıktan ve milletvekilliğinden istifamı açıklıyorum. Bu milleti ve vatanı rahatlatmak için sayın Başbakan`ın istifa etmesi gerektiğini ifade ediyorum” sözleri bir çok şeyi net bir şekilde ortaya koymaktadır.
Sokaklarda yankılanan “hırsız var” sözlerinin ardındaki gerçekler şimdi daha iyi anlaşılmaktadır.
Sistemin elle tutulacak bir yanı kalmamıştır.
Düne kadar omuz omuza olan çeşitli çevrelerin şimdi birbirlerine düşmesi sistemin çökmüş olduğunun göstergesidir.
Bu çatışmadan toplum yararına kimse bir şey beklemesin
Buradan ancak yolsuzlukların rüşvetin, çürümüşlüğün üzerinin örtülmesinin yeni planları çıkar.
Çürümüşlük sonrasında AKP milletvekilleri tek tek dökülmeye başladı.
Yaprak dökümü nereye kadar sürecek?
2014 yılı geçmiş yılardan farklı olarak AKP için kolay bir yıl olmayacak.
Yolsuzluklar ve hırsızlıkların üstü örtülmeye çalışılırken, ne yazık ki bunlara karşı protesto gösterisinde bulunan insanlar sokak ortalarında devlet şiddetine maruz kalıyorlar.
2013 yılında sürdürülen baskı ve şiddet politikaları ile birlikte sistemin çözümsüzlüğünün sonucu olarak ortaya çıkan devlet krizi ile bu yılı da bitiriyoruz.
2013 yılı “”Bu, Hükümetimize karşı bir komplo, milli iradeye karşı dış ve iç karanlık güçlerin bir operasyonudur” safsatası ile anılacak.
Bunca gelişmeden sonra 2014 yılına ilişkin vereceğimiz mesajlar artık klasik özelliğini yitirdi, iyi şeyler söyleyebilmek gerçekten çok zor.
Enerjiniz bitmesin, mücadele azminiz körelmesin, akıl ve beden sağlığınız hep güçlü olsun.
Bu koşullarda başka hangi iyi dileklerde bulunulabilir bilemiyorum ama, her şey yinede gönlünüzce olsun.