Sermet Atadinç

sermet@canakkaleolay.com

18 Mart Ardından…

2130

Çanakkale Deniz Zaferi’nin 96. yılını kutladık. Hemen bir gün sonrasında Libya’ya karşı başlatılan saldırı, bir kez daha Çanakkale Savaşlarının anlamına yeni bir önem yükledi. 1900 lü yılların başında kapitalist sistem yeni bir aşaması olan emperyalizm dönemine evrimini gerçekleştirince, ileri kapitalist ülkeler yeni pazarlar talep eder noktaya geldiler Birinci paylaşım savaşı itibarıyla oluşan dengeler noktasında boğazların stratejik önemi ve hasta adam Osmanlı’nın devre dışı bırakılarak; itilaf devletleri, müttefiki Rusya ile oluşturulacak hattın gerekliliği gerekçesi ile Çanakkale Boğazı’nda saldırı başlatınca, karşılarında hiç beklemedikleri bir direnç ile karşılaştılar. Bu sömürgeci emperyalist ülkelerin, 18 Mart Deniz Zaferi ve sonrasında kara savaşları ile bertaraf edilmesi yeni bir antiemperyalist ruh yarattı.  
Emperyalizmin kâğıttan kaplan görüntüsünü gören dünya halkları kendi ulusal kimliklerini buldular.
Zayıflayan Çarlık Rusya’sının bağrında Ekim Devrimi doğdu.
Sömürge ülkelerden Avustralya ve Yeni Zelanda’da özgürlük ve bağımsızlık akımları ortaya çıktı.
Yine Çanakkale Kara Savaşlarının önemli bir askeri kahramanı olarak tarihe geçen Mustafa Kemal Atatürk’ün savaşın bağrından çıkardığı barış vurgusu tüm dünyada önemli etkiler yarattı.
Türkiye Cumhuriyeti’nin önsözü Çanakkale’de yazıldı, bağımsızlığın mayası Çanakkale’de atıldı.
Siyasi sonuçları itibarıyla son derece önemli etkileri olan Çanakkale Zaferinin bugün gelinen noktada bu özü, unutturulmaya çalışılmaktadır.
Unutturulmaya çalışılmaktadır; çünkü emperyalist ülkeler yine işbaşındadırlar, Afganistan, Irak derken şimdi de Libya, bombalar ile füzeler ile  sivil halkın katledilmesi pahasına işgal edilmektedir.
Ne için?
Emperyalist dünyanın kendi ekonomik menfaatleri için.
Tabiî ki bunu gizlemek, maskelemek için sözde “demokrasi” ve “özgürlükler” ağızlarından düşürmedikleri aldatmaca sözcüklerdir.
Yine aynı mantık ile ülkemizde Çanakkale Zaferi üzerinden yapılan hamaset ile gerçekler unutturulmaya çalışılmaktadır.
Bütün bunlar yetmiyormuş gibi birde siyasi çıkarlar için, yapılan törenler manipüle edilmekte, CHP lideri Kılıçdaroğlu ıslıklanmakta, kendileri gibi düşünmeyen sivil toplum örgütü üyeleri törenlere alınmamaktadır.
Ne yaparlar ise yapsınlar, kapitalist emperyalist sistem; aynı zamanda kendi alternatifi olacak sınıfları da yaratmış olduğu için, sonları olacak devrimlerden kurtuluşu yoktur.
Halkların üzerine bombalarını füzelerini yağdırsalar da...

AKP temayül sonuçları ve sürpriz yorumları üzerine.
AKP temayül yoklaması sonuçlarına yapılan yorumların başında “sürpriz oldu” geliyor.
Sandıktan çıkan bir sonucu “sürpriz” kavramı ile açıklamak demokrasi normları ile çelişir ve demokratik disipline zarar verir.
Sonuçta Çanakkale AKP örgütleri tercihlerini önce Canan Sarı ve sonrasında diğer adaylardan yana kullanmışlardır.
Buraya kadar her şey normaldir.
Esas sürpriz bundan sonra beklenmelidir.
Genel merkezin nihai belirlemelerinde temayül sonuçlarının yansıması gerçekleşmez ise, işte asıl sürpriz o zaman olacaktır.
Bunun işaretleri de şu anda görülmektedir.
Her şeyden önce milletvekilleri yoklamaya dahil edilmemişlerdir.
Yine bir takım şehir efsanelerine göre, bazı adayların direkt bağlantılarının getirdiği sonuçlardan bahsedilmektedir.
İşin aslı; parti içi demokrasinin güdük işlediği her yapı sürprizlere açıktır.
Sandıktan çıkan değil, liderin iki dudağının arasından çıkacak olan, esas sürpriz olacaktır.
Bu konu siyasi partilerimizin en temel sorunudur.
CHP bu seçimlerde 29 ilde ön seçim uygulaması ile bir adım atmıştır.
Bundan sonraki süreçlerde yapılandırmasını bu gerçeklik ile revize edecek CHP, işleyecek parti içi demokrasi temelinde halkın takdirini toplayacaktır.
Çanakkale CHP ön seçim yapılacak iller arasında olması itibarıyla şanslıdır.
Bu anlamıyla, süreçten Çanakkale CHP güçlü olarak çıkacaktır.
Bunun sonuçlarını bir şekilde göreceğiz.
Demokrasi her zaman kazanır
Birileri tarafından sulandırılmaya çalışılsa da…
Bazıları bu sürecin dışında kalsa da…

Sermet ATADİNÇ