Sermet Atadinç

sermet@canakkaleolay.com

18 Mart’ı anlayabilmek

1776
Çanakkale Deniz Zaferi’nin 98. yılı ve 18 Mart Şehitler Günü gündemimizin önemli bir parçası. Ne yazık ki 18 Mart anlamı ve önemi her geçen gün gözden düşürülmekte, başka bir anlam yüklenmekte bir nevi başkalaştırılmaktadır.
 
Özellik ile AKP hükümeti 10 yıldır bu konuda kendi hedefleri noktasında önemli bir mesafe kat etmiştir.
Siyasal şovun önemli bir parçası haline getirilen Çanakkale Savaşlarının, ne yazık ki içi boşaltılarak kamuoyuna hamaset ile pompalanarak propaganda edilmektedir.
 
Bunun tek bir nedeni vardır; AKP hükümetinin uygulamalarının zemini için dayanak oluşturmaktır.
Bugün global kapitalist sistemin bir parçası haline gelmiş, NATO savaş örgütü aracılığıyla emperyalist devletler ile işbirliği içersindeki politikaları, askeri üstleri, füze kalkanları ile savaşın bir bileşeni haline gelmiş politikaların yürütücüsü olan bir ülkenin Çanakkale Savaşları`nın anti emperyalist özünü kavramasını beklemek hayalcilikten öte bir şey değildir.
 
Açıkça savaş taraftarı olan bu politikalar, içerde halkına karşı baskı ve zülüm ve şiddet olarak yansımaktadır.
 
Her türlü ayrımcılığın kışkırtılarak yaratılan kaos ortamından beslenenlerin, Çanakkale Savaşları`nın anti emperyalist, çeşitli milliyetlerden halkların birlik ruhunu anlaması da sadece popülizm sınırları dahilinde olabilecek kadar bir gerçeklik taşımaktadır.
 
Ezilen halklar açısından Çanakkale Savaşları bağımsızlık ve demokrasi adına bir moral değeri taşımaktadır.
 
Çanakkale Savaşları`nın uluslararası etkileri kapsamında 1. paylaşım savaşında İngiliz ve Fransız bloğunu yenilmesi, tarihte ilk işçi devletinin önünün açılmasına da katkıda bulunmuştur.
 
Bugün gelinen noktada emperyalizm ile iç içe olan bir siyasal iradenin Çanakkale Savaşları`nın bu değerlerini itibarsızlaştırma girişimlerimi anlamak bu kapsamda çok şaşırtıcı değildir.
 
Bu değersizleştirme daha çok hamaset ve popülizm ile yaşama geçirilmektedir.
 
Gerçekler ne yazık ki es geçilmektedir.
 
Tüm halkımızı yakından ilgilendiren geleceklerinin teminatı sağlıklı bir çevrede insanca yaşamak hakkı için savundukları çevresel değerler bugün başta Kazdağları`nda altıncı şirketlerin faaliyetleri ve sonrasında termik santral yatırımları ile tehdit altında iken kökü dışarıda olan bu firmaların verecekleri zararlar konusunda hükümet cephesinden hiç ses çıkmamaktadır.
 
Bilakis yasalar ve yönetmelikler ile desteklenmektedir.
 
Öyle bir noktaya gelinmiştir ki; kendi topraklarımızda gençlerimize dağlara çıkmama cezası verilmekte, binlerce dolarlık tazminat davaları açılmaktadır.
 
Halbuki 98 yıl önce gençler Türkiye Cumhuriyetinin yaratılmasının ilk adımı olarak Çanakkale’de canları ile bu gelişimi yaratmışlardır.
 
İşte böylesi bir basit gerçek bile, artık Çanakkale ruhunun başka bir algı temelinde empoze edilmeye çalışıldığını çok net olarak göstermektedir.
 
Yine bu yıl şöyle bir törenler ile ilgili gelişmelere göz atın; sadece bir şov ve popülizmden öte gitmeyecek söylevlere tanık olacaksınız.
 
Biraz da padişahlık özlemi içersinde olanların, buna uygun davranışlarından kareler muhakkak gözünüze çarpacaktır.