sermet@canakkaleolay.com
18 Mart Şehitleri Anma Günü ve Çanakkale Deniz Zaferi`nin 101. Yıldönümü `nü kutluyoruz. 100. Yıl kutlamalarına ilişkin beklentilerin üst sevide oluşmasından sonra yaşanan hayal kırıklığı 101. Yıl kutlamalarına olan ilgiyi de olumsuz etkiledi. Düzenlenen programlara ilgi oldukça yetersiz. Bu konudaki esas sorun her geçen yıl kent halkının kutlamalara olan ilgisinin azalması. Bu durum, kent halkının bizzat kendi deneyimleriyle yaşadıkları bir takım olumsuzlukların sonucu olarak ortaya çıkmakta, bunun sebepleri de siyasal erkin üstlendiği rol de aranmalıdır. Temel bir algı var ki; bu kırılmadan, bundan böyle Çanakkale Deniz Zaferi kutlamalarının kent için önemi her geçen yıl daha da azalarak sürecektir.
Bu algı; Çanakkalelilerin, o gün kendilerini Çanakkale`de yabancı gibi hissetmeleridir.
Alınan aşırı güvenlik önlemleri, dışarıdan siyasal popülizm uğruna yapılan taşımalar gibi nedenlerden ötürü 18 Mart kutlamaları Çanakkaleliler nezdinde gerekli değeri bulamıyor!
Öyle bir noktaya gelindi ki; Çanakkaleliler o gün kendilerini kent içinde yaratılan yasaklar ve önlemler nedeniyle hapishanede gibi hissetmeye başladılar.
Bunu kırmadıkça Deniz Zaferi kutlamalarının geleceğinde Çanakkale halkının yabancılaştığı, bu coşkuya ortak olmadığı bir dönüşüm yaşanacaktır.
Tabii ki yapılması gerekli bir takım şeyler, alınması gerekli önlemler vardır.
Çanakkaleliler günün anlamına uygun olarak o havayı yaşayamazsa bu kutlamaların hiçbir anlamı yoktur.
Gelinen süreçte bu riskin varlığını dikkate almak gerekmektedir.
Bu konu Çanakkale`de, Çanakkale halkının da iradesini ortaya çıkaracak şekilde masaya yatırılmalı, buradan çıkacak sonuçlara göre bundan sonraki yıllar için gerekli planlamalar yapılmalıdır.
Halktan kopuk, heyecan ve coşkunun olmadığı göstermelik kutlamalar ile devam etmek istenmiyorsa, bu derhal yerine getirilmelidir.
Çanakkale halkının bizzat işin organizasyonunda daha fazla sorumluluk aldığı modeller yaratılmalıdır.
Yerel yönetimin, sivil toplum örgütlerinin katılımı noktası daha etkin hale getirilmelidir.
Ankara orjinli, Ankara ihtiyaçları temelinde yapılan düzenlemeler son tahlilde siyasal çıkarımları olacak göstermelik işlere dönüşür ki; şu an yaşanan budur.
Otobüslerle taşınan binlerce insan bu kutlamaların insan ayağını çözmez, bu bir zorlamadır, bu törenlerin insani boyutunu bu şekilde oluşturmak mümkün değildir.
Çanakkale halkının stadyumdaki törenleri izleme noktasında bile engellerle karşılaştığı koşullarda, bu konuda ciddi eleştirilerin yapıldığı göz önünde bulundurulursa bazı şeyler daha net olarak anlaşılacaktır.
Son yıllarda yaşananlar göstermektedir ki bu taşınan insanlar, ellerindeki AKP flamalarıyla attıkları sloganlarla propaganda kıtaları olarak kullanılmaktadır.
Aslında son yıllarda bu törenlerin, içinin boşaltılarak ideolojik olarak AKP propagandası olarak kullanılmak istendiğini düşünürsek gelişmelerin çok daha vahim olduğu söyleyebiliriz.
Bu konuyu daha somut olarak anlamak açısından AKP Çanakkale Milletvekili ve Grup Başkan Vekili Bülent Turan`ın bu yıl yayınlamış olduğu mesajı incelemek yeterli olacaktır.
Mesajında Çanakkale savaşlarında sanki Mustafa Kemal Atatürk yokmuş gibi, adından dahi söz etmeyen bir yaklaşım içerisinde olması çok şey anlatmaktadır.
Tüm bu olumsuzluklar karşısında geçen yıl Belediye Başkanı Ülgür Gökhan`ın törenlerde yaptığı son derece anlamlı olan konuşması Çanakkalelilerin moral kaynağı olmuştur.
Unutulmayacak tarihi bir konuşma olarak 100. Yıl kutlamalarına değer katan, o konuşmadan bir bölümü sizlerle yeniden paylaşarak Deniz Zaferi`nin 101. yılı kutlu olsun diyorum.
"Barışın Kenti Çanakkale`de, ülkemizde ve dünyada barışı yücelteceğiz. Kardeş olacağız.
Çünkü Çanakkale Savaşı
KARDEŞLERLE, DÜŞMANLARIN SAVAŞIDIR.
Çünkü kardeşliğe yapılan bir hücum, tek kelimeyle ihanet katarına eklenmektir.
Türkle - Kürt çatışırsa ne Türk kalır ne Kürt
Aleviyle - Sünni ayrışırsa ne Alevi kalır ne Sünni.
Oysa Türkle - Kürt, Aleviyle-Sünni birleşirse
Ne zalim kalır ne de zulüm.
Onun için Barışın Kenti Çanakkale`den,
Savaşın 100. Yıldönümünden haykırıyorum;
Meriç kıyısındaki minicik bir kum tanesinden,
Ağrı Dağı`nın yamacındaki yabani bir ota kadar
Her yere barış istiyoruz
Sinopta şu anda sahile vuran bir dalganın köpüğünden,
Hatay`ın Kızılçat Köyünde açan çiçeğe kadar
Herşeyde barış istiyoruz.
İstiyoruz ki; etrafımızdaki çember daralmasın,
Barış ve özgürlük nefes alsın.
Barışın Kenti Çanakkale`nin Belediye Başkanı olarak;
İnatla ama umutla barışın hakim olduğu bir dünya hayalimi sürdüreceğim.
Biliyorum ki ;
Şehitlerimizin mezarlarında ki her bir kitabeyi öpen Çanakkale Rüzgarı, koparılmış güller gibi solan kahramanlardan her yere barış taşıyacak.
Biliyorum ki;
100 yıl önce kavuşma hayallerinin eriyip kül olduğu bu yerden, barış adıyla bir kıvılcım yanıp, çoban ateşiyle dağları dolaşacak.
Bunun için biz de siz şehitlerimiz gibi;
Ekmeğimizden tasarruf edeceğiz, ama şerefimizden asla
Candan olacağız, yardan olacağız,
Ama özgürlük ve barış kokan bir dünyadan asla"
Bu konuşmanın değerini şimdi çok daha iyi anlıyoruz.
http://blog.radikal.com.tr/kent-kulturu/101yil-ve-canakkale-128113