10 KASIM
DEĞERLİ okurlarım, her 10 Kasım tarihi bize
“Atatürksüz Bir Türkiye”yi anımsatır.
Yüce önderimiz
“Ben bir faniyim. Bir gün elbet giderim, fakat devrimler sürer. Yeni yeni Mustafa Kemal’ler - yeni kuşaklar – devrimleri geliştirir. Türk Ulusu da, her çağın özelliğine göre kendini yapmada sürüp gider.”diyordu.
Ne yazık ki öyle olmadı. Atatürksüz Türkiye, Mustafa Kemal çizgisini sürdürme başarısını gösteremedi.
Kişileri yaşadığı çağın koşullarına göre değerlendirmek, bilim yasasının gereğidir. Atatürk’te bu yasaya bağımlıdır.
Atatürk diyor ki:
“ – Hayatta en hakiki mürşit bilimdir.”
“Mürşit” yol gösterici, kılavuz demektir. Atatürk
“En hakiki mürşit benim” demiyor, dememiştir. Öncülüğü bilime bırakmıştır.
Öyleyse Cumhuriyet kavramına da ancak bilimin kılavuzluğuyla yaklaştığımızda gerçekleri görebiliriz.
Yarı – sömürge Osmanlı İmparatorluğu’ndan,
“Bağımsız ve Ulusal Cumhuriyet”e geçiş, Mustafa Kemal’in kişiliğinde buluşuyor ve tarih sayfalarına böylece yazılıyor…
***
1919 Türkiye’sinde üç seçenek vardı:
1 – İngiliz uşaklığı
2 – Amerikan mandası
3 – Bağımsızlık.
Önderimiz Atatürk, o güç koşullar da bile ilk iki seçeneği elinin tersiyle iterek “Bağımsızlığı” baş tacı etmiştir.
1920’lerin Anadolu’sundaki o geri sosyal güçlerle, tarihimizin büyük atılımını yapabilmiş önderimizin büyüklüğünü, bugünkü halimize bakarak çok daha iyi değerlendirebiliriz.
Cumhuriyet’in ilanından 87 ve Atatürk’ün ölümünden 72 yıl sonra bugün Türkiye, çağdaşlık düzeyine ulaşamamış bir ülkedir. Hala bugün Atatürk’ün aşılamamış olmasının bir başka anlamı yoktur.
* Türkiye’yi Türkiye’den yönetmez! Mürşit’leriniz de; ABD-AB olursa, onların dayatmacı – aldatmacı – sinsi reçetelerine boyun eğerseniz, varacağınız düzey(!) de bu kadar olur…
* 2010 Türkiye’sindeki iktidar sözcülerinin; dünyada eşi benzeri görülmemiş bir biçimde, kendi ordusunu aşağılayarak, hakarete varan ağır eleştirilerle yıprattıklarına tanık oluyoruz.
Oysa; Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu önderi, büyük devrimci Mustafa Kemal Atatürk, bağrında yetiştiği ordumuz için ölümünden bir yıl önce: - “Ordumuz, Türk birliğinin, Türk gücünün ve yeteneğinin, Türk vatanseverliğinin çelikleşmiş bir yapısıdır.”diyerek ona hakkını teslim etmiştir.
***
* Ülkemizin bugün içinde bulunduğu koşulları göz önünde bulundurarak, onun yolunda bıkmadan, usanmadan yürümekten, koşmaktan başka çıkar yolumuz yoktur.
Aramızdan ayrılışının 72. yıldönümünde; Kuvay-i Milliyeci atılımla kurduğu Türkiye Cumhuriyeti, onun devrimlerinin laik, özgürlükçü ve demokratik özüne bağlı kalınarak yaşatılacağına olan inancımı yineliyor ve aziz hatırası önünde saygıyla eğiliyorum.
RUHUN ŞAD OLSUN YÜCE ATAM, SENİ UNUTMAYACAĞIZ…