`Yüzyılın felaket projeleri` Çanakkale`de

Çevre Platformu Dönem Sözcübü Hicri Nalbant, kentteki birçok termik santralin büyük ortağının yabancı şirketler olduğunu ifade ederek, “Yerli firmalar yüzde 5 gibi bir hisse alıp, kenara çekilecekler, yerlerine yabancı şirketler gelecek” dedi. Nalbant ayrıca, “Ormandan termik santrallere, özellikle de ithal kömürle çalışan termik santrallere yer verilmesi Orman Yasası`nın 17`nci maddesine göre mümkün değil” şeklinde bilgi de verdi.

1391
 
Çanakkale Çevre Platformu dün Çanakkale Belediyesi Türkan Saylan Sosyal Tesisleri`nde geniş katılımlı basın açıklaması düzenledi. Çanakkale`deki termik santral faaliyetleri ile ilgili yasal düzenlemelere değinilen açıklamayı Çevre Platformu adına Filiz Ceylan Tekin yaptı. “Tarım, turizm ve eğitim-kültür kenti olarak vizyonunu belirlemiş olan Çanakkale’mizde, Kazdağları’nın bu bölgeye kazandırdığı nimetlerden, sağlık turizminden, doğa turizminden, eko-turizmden beklenen fayda henüz sağlanmamıştır” diyen Tekin, “Tüm bunlar biliniyor iken; İlimizde Karabiga’dan Lapseki’ye kadar kuş uçuşu yaklaşık 30 Km’lik bir hatta, toplam 14 bin Megawat’lık kurulu güce varan, ithal kömüre dayalı termik santralları ve yine Kazdağlarında yürütülmekte olan vahşi madencilik faaliyetlerini `yüzyılın felaket projeleri` olarak tanımlamak hiç de yanlış olmaz. Eğer tüm bu `yıkım projeleri` engellenmez ve hayata geçerse yeryüzü cenneti Çanakkale İli Kocaeli-Dilovası’ndan farklı bir durumda olmayacaktır. Orman ve Su İşleri Bakanlığı ile Çanakkale’deki Yetkilileri Göreve Davet Ediyoruz!.. 6831 sayılı Orman Kanunu 17. Maddesi `…enerji üretimi için kamu yararı ve zaruret olması halinde gerçek ve tüzel kişilere bedeli mukabilinde izin verilebilir…` demektedir. Ancak kaynağı orman alanı içinde bulunmayan (yani ormanlık alanda kömür yok ise) ithal kömüre dayalı termik santrallar orman sayılan alan içinde zaruret şartını oluşturmamaktadır. Gerçek bu iken İlimizde orman alanlarının ithal kömüre dayalı santrallare tahsis edilmesi, açıkça orman kanunun 17. Maddesine aykırıdır. Bu sebeple, bugüne kadar verilmiş izinlerin derhal bakanlıkça iptal edilmesini, dolayısı ile bu alanlarda kurulmuş olan santralların da derhal faaliyetlerinin durdurulması için Orman ve Su İşleri Bakanlığı ile Çanakkale’deki yetkilileri göreve davet ediyoruz. Aksi taktirde sorumlular hakkında suç duyurusunda bulunacağımızı buradan sizlerle paylaşıyoruz. Türkiye’de Hakimler  Var!
Bugüne kadar `altın madeni tekelleri` ile ilgili 7 (yedi) dava açtık. 6`sında keşif işlemi de gerçekleşti. Önümüzdeki aylarda yürürlüğün durdurulması ile ilgili karar beklemekteyiz. Termik santraller ile ilgilide bugüne kadar 5 dava açtık. Yakında 6`ncı davayı da açacağız. Bu davalardan Karabiga’da Cenal enerji tarafından yapılmaya çalışılan termik santralin CED i ile ilgili olarak  Çanakkale İdare Mahkemesi tarafından yürürlüğün durdurulması kararı verilmiştir. Yani yanlış hesap `Bağdat’tan  dönmeye başlamıştır.` Bu vesile ile Çanakkale Barosuna, baronun çevre komisyonu üyesi avukat arkadaşlarımıza teşekkürlerimizi sunuyoruz. Ayrıca çalışmalarımızda bizi destekleyen değerli bilim adamı hocalarımıza da teşekkür ediyoruz. Daha da önemlisi gururlanarak `Çanakkale’de hakimler var` diyoruz. Sonuç olarak. İlimizin batının kalorifer kazanı haline gelmesinin, su havzalarımızın , yaşam alanlarımızın yok olmasının bedelini altın tekelleri mi? Termik santralcılar mı? İşbirlikçiler mi ödeyecek ? Yoksa her zaman olduğu gibi bedelin en ağırını tüm Çanakkale halkı mı ödeyecek?” dedi.
 
“İzinsiz ÇED alıyorlar”
Tekin`in ardından söz alan Çevre Platformu Dönem Sözcüsü Hicri Nalbant ise, bazı termik santrallerin izinsiz ÇED aldıklarını ifade ederek, bunun bir skandal olduğunu dile getirdi. Nalbant, “Çanakkale`deki bir çok termik santral ormanlık alan içine kurulmuş durumda ya da kurulacak. Çalışmalar bu şekilde gidiyor. Hatta Filiz Enerji ile ilgil dava açtık. O dava ile ilgili de yeni bir gelişme ortaya çıktı. Deniz ile orman arasındaki bölüm için izin henüz orman bakanlığından alınmamış. Alınmadığı halde termik ssantrali kuracak yetkililer, ÇED alıyorlar. Yani izin almadan ÇED alıyorlar. Bu da bir fiyaskodur. Çok önemli bir skandaldır. Şimdi bu da ortaya çıktı. Yakında keşif yapılacak, keşif sırasında da bunları dile getireceğiz. Hemen hemen bütün termik santrallerin orman ile ilişkisi var. ormanlık alan üzerine kurulmuş durumda. Kurulmayanlar da ormanda kül deponi alanı diye yeni alanlar aldılar. Mesela Değirmencik`teki termik santral için 350-400 dönüm dolayında ormanı bünyesine kattı” dedi.
 
 
“Kümülatif değer hesaba katılmalı”
“Toplam etki değeri ile ilgili çalışmalar sürüyor” diyen Nalbant, “Bugüne kadar termik santrallerin ÇED`leri hep tek tek değerlendirildi. Böyle olunca gerçekler ortaya çıkmıyor. Halbuki 14 bin megavat diyoruz. 30 kilometrelik alanda 14 bin megavat, bu çok yüksek bir rakam. Bundan 4 yıl öncesine kadar Türkiye`de  kömüre dayalı termik santral kurulu gücü; 6 bin 800 megavat idi. Daracık bir bölgeye 14 bin megavatlık termik santral kurmak açıkçası, cinayet işlemektir. Bu santralleri tek tek değerlendirmek doğru değil, tümünü birlikte değerlendirmemiz gerekiyor. Çünkü santrallerin 7 buçuk kilometre yarı çapında çok etkin olduğu, bölgeler birbirine girmiş durumda. Bu nedenle kümülatif olarak değerlendirilmesi gerekiyor. Hatta buna Şarköy`e kurulan, Trakya`ya kurulan termik santrallerin, hakim rüzgarın poyraz olması nedeni ile bizim bölgemizi doğrudan etkileyecektir” şeklinde konuştu.
 
Kim bu taşeronlar?
Termik santrallerin de altın madenciliği gibi yerel taşeron firmalar üzerinden yürütüldüğünü asıl sahiplerinin yabancı şirket olduğunu ifade eden Nalbant, “Tabiki termik santral şirketleri içinde taşeronluk yapanlar var. Birçok şirkette gördüğümüz gibi Çanakkale`deki termik santrallerin de büyük bir bölümü taşeron şirketler tarafından yapılıyor, daha sonra gerçek sahipleri işin başına konacaklar. Yerli firmalar yüzde 5 gibi bir hisse alıp, kenara çekilecekler, yerlerine yabancı şirketler gelecek” dedi.
 
“Suç duyurusunda bulunucağız
“Ormandan termik santrallere, özellikle de ithal kömürle çalışan termik santrallere yer verilmesi Orman Yasası`nın 17`nci maddesine göre mümkün değil” diyen Nalbant, konuşmasını şu şekilde sürdürdü; “Neden mümkün değil? Burada diyor ki; `Kamu yararı ile birçok nedenle ormanlar kullanılabilir. Kamu yararı olmak ve zaruret olmak kaydıyla.` zaruret olması için de ormanın içinde, altında kömür olması lazım. Siz dışarıdan, Ukrayna`dan, Güney Afrika`dan, Rusya`dan getirdiğiniz kömürü ormanın içinde yakmak zorunda mısınız? Bu olmaz. Buralar bizim yaşam alanlarımız, su kaynaklarımız, oksijen kaynaklarımız. Bu yasadışı bir işlem. Önümüzdeki günlerde bu konu çok tartışılacak. Orman Genel Müdürlüğü, bölge müdürlüklerine yazı yazdı. 11 Haziran 2013 tarihli yeni bir yazı, burada, `Bundan böyle ithal kömüre dayalı termik santraller kurulacak ise kesinlikle olumsuz görüş görüş bildireceksiniz. Ormanlıkların içine kurulmasına engel olacaksınız` diyor. Bugüne kadar alınan izinler de artık tartışmalıdır. Biz şimdi buradan, Orman Genel Müdürlüğü`nden bu yanlışı düzeltmelerini bekliyoruz. Düzeltilmez ise ilgililer hakkında da suç duyurusunda bulunacağız. Bunun da bilinmesini istiyoruz.”
Paylaş