Çanakkale Tabip Odası ve SES Çanakkale Şubesi tarafından dün Mehmet Akif Ersoy Devlet Hastanesi önünde gerçekleştirilen basın açıklamasında, yanlış sağlık politikaları sonucu sağlık çalışanlarının ve yurttaşların hayatını kaybettiği, ölüm ve tükenmişlikle geçen pandeminin birinci yılının geride bırakıldığı ifade edildi. Sağlık ve sosyal hizmet alanındaki emek ve meslek örgütlerinin pandeminin kontrol altına alınabilmesi, hızının kesilmesi ve önlenebilmesi için sürekli uyarı ve önerilerde bulunulduğu; bu uyarı ve önerilerin, bilimsel verilere, istatistiklere, raporlara ve incelemelere dayandırıldığı; karar alma süreçlerinde de örgütler aracılığıyla bulunmaları gerektiğinin dile getirildiği belirtildi. Siyasi ve ekonomik kaygılarla alınan hatalı kararlar nedeniyle, binlerce insanı ve yüzlerce sağlık çalışanının kaybedildiği ifade edilerek, kayıpların çoğunun zamanında alınabilecek doğru kararlarla önlenebileceği söylendi.
"Yorulduk, tükendik, öldük"
Basın açıklamasının devamında şu ifadelere yer verildi; "Yorulduk, tükendik, öldük. Çok can kaybettik, canlarımızı kaybettik! Sağlığı kamu hizmeti olmaktan çıkaran sağlık sisteminin, pandemiyle mücadelede nasıl sınıfta kaldığına üzülerek tanık olduk. Özellikle pandeminin yarattığı sosyal koşullardan ve ekonomik sorunlardan dramatik şekilde etkilenen geniş toplum kesimleri, sağlık hizmetine ulaşmakta büyük zorluklar yaşadı, yaşamaya devam ediyor. Virüsten temel korunma yolu olarak gösterilen maske-mesafe-hijyen üçlüsü, devletin ücretsiz dağıtmayı beceremediği ve karaborsadan temin edilmek zorunda kalan maskelerle akıllarda kaldı. Yoksulluktan, işsizlikten mustarip milyonlarca insan, evine ekmek götürmek için çalışmak zorunda kaldığı gibi maskeye ayıracak parayı da bulamadı. Gündüz alanları, işyerlerini, toplu taşımayı, uçak seferlerini tıka basa dolduran zihniyet, gece sokağa çıkma kısıtlamasıyla akla, bilime uygun olmayan kararlar vermeye devam etmektedir. Bu gerçekleri görmeyenler, yurttaşlarımızın günlük hayatlarının her anında salgın tedbirlerine uymasını beklemektedir. Bugünlerde bizzat Sağlık Bakanı ve devlet erkanınca mesafe kuralının hiçe sayılmasına, toplu cenaze törenlerine, lebalep siyasi parti kongrelerine tanık oluyoruz. Bütün bu ihmalkârlık ve ihlallerin faturasını, ekonomik krizle baş etmeye çalışan toplumun geniş kesimler ödemeye devam ediyor. Sağlık çalışanları da bitmek bilmeyen beyhude bir çabanın içerisinde, yorgunluk ve imkânsızlıklardan bitap düşmüş durumda, pandemiyle savaşmaya devam ediyor."
"İlimizde durum vahimdir"
"1 haftada riskli kategorisinden yüksek riskli kategorisine geçen ilimizde de durum vahimdir, tablo hızla kötüleşmektedir. Günlük 15-20 olan vaka sayısı 160` lara, sırf Çanakkale Devlet Hastanesi` nde yoğun bakımlık hasta sayısı 3` ten 18` e çıkmıştır. 2 Covid-19 yoğun bakım ünitesinde yer kalmamış, apar topar yenisi açılmıştır. ÇOMÜ Hastanesi daha fazla yoğun bakımlık hasta kabul etmemek için her yolu denemektedir. Sağlık Müdürlüğü ile ÇOMÜ ve Çanakkale Devlet Hastanesi arasındaki anlaşmazlıklar tam gaz sürmekte, kamusal sağlık hizmeti ve hastaların sağlığı, bürokratik hırslara, yönetimsizliğe, kötü yönetim örneklerine feda edilmektedir."
Taleplerini sıraladılar
Sağlık haftasında yitirdiğimiz mesai arkadaşlarımız ve yurttaşlarımızı, yüreğimizde hissederek taleplerimizi haykırmaya devam ediyoruz. Taleplerimiz: COVID- 19`un meslek hastalığı sayılması, Şiddet, mobbing ve baskıların son bulması, Performans, ek ödeme değil, yoksulluk sınırı üzerinde, emekliliğe yansıyan temel ücret, 3600`dan başlatılmak üzere ek göstergelerin kademeli olarak arttırılması, Fiili hizmet zammı, OECD ortalamasında kadrolu güvenceli personel istihdamının yapılması, Kesinleşmiş yargı karar bulunmayan ihraç sağlık ve sosyal hizmet emekçilerinin derhal göreve başlatılması, Sağlık hizmeti için ödediğimiz katkı payları ve ilave ücretlerin kaldırılması, vergi diliminin sabitlenmesi ve vergi yükünün azaltılması, Sağlık ve sosyal hizmetlerin planlanmasından sunumuna kadar alanda çalışan emekçilerin örgütleri aracılığıyla, hizmet alanların siyasi partiler, yerel yönetimler, muhtarlıklar, örgütlü yapılar aracılığıyla karar alma süreçlerine dahil edilmesi."
(Atakan Alkış)