Yeni yaşam, yeni Çanakkale ve Yaşar Kemal

HDP’nin düzenlediği “Nasıl bir Türkiye, Nasıl bir Çanakkale, Nasıl bir milletvekili “ başlıklı toplantıda HDP heyecanının Çanakkale ‘de büyüdüğünü gözlemek mümkündü.
Yeni bir yaşam hedefi kapsamında, özelikle bugüne kadar bildiğimiz ve yaşadığımız sistem temsilcilerinin Çanakkale için biçtikleri rolün dışında, ötekileştirilen kesimlerin gözünden bir Çanakkale profilinin yaratılması çabası gerçekten bir farklılıktı.
HDP Çanakkale örgütü, seçimler öncesi acil olarak bu konunun altını doldurursa yeni Çanakkale hedefi ile dikkatleri kendi üzerinde daha da yoğunlaştıracaktır.

670
Baskı ve zulmün karşısında demokrasi ve özgürlükler bloğu olarak seçimlere katılan HDP Çanakkale toplantısı emek mücadelesine yapmış olduğu vurgu ile öne çıkarken parti içersindeki kadınların ve gençlerin heyecanı da toplantıya damgasını vurdu.
Özelikle kadınların HDP/HDK saflarında siyaset yapma talepleri diğer düzen partilerindeki kadının göstermelik tavrından çok farklıydı.
HDP bünyesinde siyaset yapan kadınların eşitlik talebiyle sürdürdükleri mücadelenin gerçek sonuçlarına odaklanmış olmaları oldukça anlamlıydı.
HDPli kadınlar hedeflerini belirlemişler, özellikle Çanakkale’nin örnek olması adına Çanakkale’den 4 kadın milletvekili adayı ile seçimlere girerek kadın mücadelesinin ivmesini ileriye taşıma noktasında bir çalışma başlatmışlardı.
Yeni bir yaşam mücadelesinde, doğal olarak yeni bir Çanakkale talebi de oldukça etkileyiciydi.
Bugüne kadar kapitalist toplumun rant aracı olarak gördüğü kent politikalarına karşı şimdi emek, demokrasi, özgürlükler ekolojik yaşam ve ötekileştirmiş kesimlerin menfaatlerine uygun olarak belirlenecek politikaları esas alan yeni yaşam felsefesinin Çanakkale için hedeflerini görebilmek; HDP’nin farklılığını ortaya çıkaracak ve bugüne kadar önümüze sunulan o bildik söylevlerin dışında yeni bir başlangıç olacaktır.
Toplantıda bunun işaretlerini bulmak mümkündü, böylesine bir hedefin konmuş olması bugüne kadar yok sayılan çoğunluklar için anlamlıydı.
Çanakkale’nin tarihi, kültürel özelliklerinin doğal güzelliklerinin ranta kurban edilmeden; mağdur edilen yok sayılan, dışlanan, ezilen, yoksul bırakılanlar lehine oluşturulacak politikalar ile değerlendirilmesi şimdiden heyecan veriyor.
Düşünsenize bir doğa harikası olan güzelliklerimiz, tarihi özelliklerimiz üzerinden oluşturulacak turizm politikasında bir kaç sermaye grubu yerine bizzat bu değerlerin sahipleri olan vatandaşlarımız esas alınarak yapılan düzenlemeler ile turizm sektöründe halkçı yatırım politikaları sonrasında oluşturulmuş kooperatif tarzı organizasyonlar ve aile işletmelerinin desteklenerek bizzat bölge insanının bu faaliyetin sahibi olduğu dönüşümlerin gerçekleştirildiği doğanın korunduğu, ekolojik yaşama destek verildiği bir turizm anlayışını…
Yeni Çanakkale adına üretilecek politikalar açısından alınacak çok mesafe var.
Bu politikaların bugüne kadar sözde vekil olarak seçilmişlerin rantçı yandaş politikalarının dışında, halkçı kamucu bir anlayışla düzenlenmesi için çaba gösterilmesi bile kendi başına heyecan yaratacak bir gelişme.
Artık  hiçbir şey eskisi gibi olmayacak; yeni bir yaşam mücadelesinde özneler değişecek, bugüne kadar yok sayılmış ,mağdur edilmiş, ötekileştirilmiş tüm kesimlerin yaşam  sahnesinde var olacağı demokrasi özgürlük barış ve kardeşliğin hakim kılınacağı bir değişim hedefinin halklar üzerindeki karşılığı oldukça etkili olacaktır.
Bunun ilk adımı, 12 Eylül askeri faşist darbesinin ürünü olan %10 seçim barajını yıkarak demokrasi özgürlük ve barış güçlerinin parlamentoda yer almasıyla atılacaktır.
Toplantı sonrasında büyük usta, aynı zamanda meslek büyüğümüz Yaşar Kemal’in yaşama veda ettiğini öğrendim.
Büyük bir acıydı.
Aslında Yaşar Kemal yaşama veda etmedi, tam tersine düşünceleriyle yeni bir yaşamın simgesi olarak barış demokrasi mücadelesinde yeniden doğacak.
Bugüne kadar gerek edebiyat, gerek gazetecilik, gerekse siyaset alanındaki ilkeleriyle barış demokrasi ve eşitliğin temsilcisi olan Yaşar Kemal yeni yaşam mücadelesinde değerleriyle hep aramızda olacak.
Onun vasiyeti yeni yaşam bildirgesi olarak hepimize rehber olacaktır;
“Bir, benim kitaplarımı okuyan katil olmasın, savaş düşmanı olsun. İki, insanın insanı sömürmesine karşı çıksın. Kimse kimseyi aşağılayamasın. Kimse kimseyi asimile edemesin. İnsanları asimile etmeye can atan devletlere, hükümetlere olanak verilmesin.
Benim kitaplarımı okuyanlar bilsinler ki, bir kültürü yok edenlerin kendi kültürleri, insanlıkları ellerinden uçmuş gitmiştir.
Benim kitaplarımı okuyanlar yoksullarla birlik olsunlar, yoksulluk bütün insanlığın utancıdır. Benim kitaplarımı okuyanlar cümle kötülüklerden arınsınlar."
Paylaş