İskele Meydanı konusunda Kent Konseyi`nin etik davranmadığını iddia eden AKP Çanakkale Belediye Başkan adayı Mehmet Daniş`in bu eleştirisini doğru bulmadığını kamuoyunu açıklayan Kent Konseti Başkanı Saim Yavuz; “Kent Konseyi’nin düzenlediği “Adaylar Anlatıyor” başlıklı toplantıda, katılımcılardan AKP Belediye Başkan adayı ve Milletvekili Mehmet Daniş, konuşmasının bir yerinde `Kent Konseyi Yat Limanına karşı çıkarken, İskele Meydanı’nda sesini çıkartmayarak etik davranmamıştır` dedi. Sayın Daniş’in Kent Konseyi’ni “etik davranmamakla” nitelendirmesini, en azından bu konuyla ilgili olarak pek haklı bulmadığımı belirterek, konuyla ilgili bu vesileyle kentli hemşerilerimizi bir kere daha bilgilendirmek isterim. İskele Meydanı bugünkü haline gelmeden önce; yani manolya kafesi ve içinde dönercisinden, hediyelik eşya satıcılarına kadar küçük dükkânların/büfelerin ve esnafın olduğu bir “çarşı”nın olduğu ve yanı sıra seyyarların, faytonların vb.leriyle kaplandığı bir alandı. Yıl:2001. YG21 programı çerçevesinde oluşturulan İskele Meydanı ve Kordon Boyu Düzenleme Çalışma Grubu, başta meydandaki esnaflar olmak üzere, yerel yönetimden, valilikten, emniyetten, esnaf odalarından, ticaret odasından, üniversiteden katılımcılarla bir dizi toplantılar ve çalışmalar yaptı. Çok boyutlu ve çok etkenli olan bu çalışmada öncelikli ve esas olarak alandaki esnafın talepleri ve önerileri belirlendi. Süreç içerisinde 2004 yılında Çanakkale Kent Konseyi kuruldu. “İskele ve Kordon Boyu Düzenleme Çalışma Grubu” çalışmalarının sonucunda raporunu ortaya çıkardı. 2005 yılında İskele Meydanı ve Kordon düzenlemesiyle ilgili raporda özetle şu öneriliyordu: Seyyarlar ve fayton işgallerinin kaldırılması, Hediyelik eşya ve büfelerin olduğu yere “Çanakkale Evi” yapılması(Çanakkale’nin ilk belediye binasını/hafızasını da yaşatmak adına), Yapılacak yeni yerde öncelikle meydan esnafına yer verilmesi, Anafartalar otelinin aynı zamanda yıkılması, Süreç içerisinde Anafartalar otelinin yanından başlayarak Morabin parkına kadar olan yapıların da yıkılması. Bu rapor 2005 yılında Kent Konseyi’nde görüşüldü ve uygun görülerek kabul edildi. Belediye bu kararı uygulama programına aldı ve Kordon boyunu düzenledi, ama İskele Meydanı düzenlemesi için Anafartalar Oteli meselesi çözülemedi. Otel yerinde kaldı. Daha sonra bilindiği gibi Belediye, Anafartalar otelsiz, gecikmeli de olsa Kordon’u, İskele Meydanı ve Saat Kulesi ile birlikte plânlayarak Meydan düzenleme çalışmasını devam ettirdi. Kent Konseyi’nin de kararı ve önerisine uygun olarak Meydan’da Çanakkale Evi’nin temellerini attı. Bu esnada merkezden/hükümetten bir bakan tarafından gelen talimatla ortalık karıştı! O güne kadar hiç sesi çıkmayan milletvekilleri, meclisler, bütün kurullar “İskeledeki Çanakkale Evi inşaatı durdurulsun, Anafartalar oteli yıkılsın. İskele Meydanı meydan olsun” dediler. Bakanlıklardan müfettişler yağdı Çanakkale Belediyesi’ne...” dedi.
“Kent Konseyi’nin `etik olmayan` tutumu nerde bu olayda?”
“Kent Konseyi’nin 6-7 sene önce verdiği karara ve yerel yönetimin bütün çabalarına rağmen çözülemeyen Anafartalar Oteli’nin yıkımıyla ilgili bütün mevzuat aşıldı ve gerekli işlemler 3 ay içinde yapıldı, imzalar atıldı” diyen Yavuz; “Kent Konseyi’nin 2005 yılında verdiği/önerdiği “yerel karara”, taraflardan biri olan Çanakkale Valiliği ve Özel İdaresi, Ankara’nın “emriyle” ancak 2012’de katılıyordu… Şimdi; Kent Konseyi’nin “etik olmayan” tutumu nerde bu olayda? Kent Konseyi 2005’te karar vermiş ve yerel yönetim de bu kararı dikkate alarak uygulama plânlarını buna göre yapmış. Kent Konseyi 2012’de ne söyleyecekti?
Kent Konseyi’nin kimilerince eleştirilen ‘Yat Limanı’ meselesinde de ne yaptı? Yapılmak istenen Yat Limanının “yeri yanlıştır” dedi. Bu kararı da Belediye dikkate aldı. Kent Konseyi gerek İskele Meydanı, gerekse Yat Limanı meselesinde bilimsel yöntemlerle ortaya koyduğu raporlarda önerileri ilgili kurumların önüne koydu. İskele Meydanı’nda ilgili kurumlardan Belediye, Kent Konseyi kararını dikkate alırken Yereldeki Kamu yönetimi yani valilik, bu kararı 2012’ye kadar hiçe saydı. Yat Limanı’nda ilgili kurumlardan Belediye, Kent Konseyi kararını dikkate alırken; proje sahibi ÇTSO, bu konuda merkezi karar organlarını da yanına alarak inatla ve kenti “hiçe” sayarak, ısrarını hâlâ sürdürüyor… Kent Konseyi’nin görevi buraya kadardır: Durumla ilgili kentin kararının oluşmasını sağlamak ve sağlanan bu kararı, sorumlu kurumlara iletmektir ve sonuçlarını izleyerek kentliyle paylaşmaktır. Bu iki durumda “etik olmayan” yer, tutum nerededir?” şeklinde konuştu.
Yavuz sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Kent Konseyleri, Belediye Başkanına veya onun partisine hizmet eden yapılar değildir. Kent Konseyleri kentlinin yönetime katılabilmesi için yerelde alınacak kararlarda kent halkının söz sahibi olması ve sözünün kıymetinin hayat bulması için oluşturulmuş yapılardır. Kent Konseyi Kent hakkı ve kentli haklarını korur. Kentler birilerinin değil hepimizindir çünkü. Yarın siz de belediye başkanı olursanız biliniz ki; Kent Konseyi yine aynı anlayış ve tutumla, kararların yerelden ve birlikte alınarak, kent ve kentli haklarını savunmak için çalışacaktır.”