`Yaşam devam ediyor’

Klasik bir sözdür, insanlar kaybettikleri sonrasında böyle derler.
Biraz kadercilik kavramından beslenen bir anlayıştır.
Sonuçta yaşamımızdan bir insan, bir dost, bir arkadaşımız gitmiştir.
Yaşam devam ediyordur, fakat eksik.
Bize düşen görev kaybettiğimiz kişilerin yerlerini doldurmak, yani onları yaşatabilmektir.
Bu konuda yapacağımız çok şeylerin olduğunu hiçbir zaman unutmayalım.

448
Hafta sonu  CHP iki değerli partilisini kaybetti.
Necati Oğuz ve Reşit Tümer...
 
Reşit Tümer ile yaşamın çeşitli dönemlerinde çeşitli paylaşımlarım oldu. Yaşama , doğaya, insana verdiği değerler temelinde siyasi hayatında kendine göre duruşu olan bir kişi idi. Dostluklarını önemser, yardımlaşma ve dayanışma duygusu gelişmiş bir kişiliğe sahip bir arkadaşımızdı. Bu arada dostluklarında çok özel önem verdiği kişiler de vardı ki, onlar ile ilişkilerini her zaman değerli bulurdum.
 
Yaşamın değerleri Reşit Tümer için çok önemli idi.
Onun için Kazdağları’nın korunması için özel bir çaba gösterirdi.
Kazdağları’nın fahri elçisiydi diyebilirim kendisi için.
Kazdağları’nın tanıtılması, değerlerinin anlatılması için ne zaman bir fedakârlık yapılması gerekse Reşit Tümer her zaman ordaydı.
Özellik ile gazetecilere Kazdağları’nın  gezdirilmesi konusunda hep gönüllü rehber idi.
Tümer hep aramızda olacak .
Kazdağları var oldukça onu hep anacağız.
Kazdağları yok edilirse zaten onu anmanın anlamı kalmayacak, ona ihanet etmiş olacağız.
 
Necati Öncü de  değerli bir büyüğümüz idi.
Kendisi, siyasi faaliyetin aktif bir şekilde içinde olduğu günlerde; gündeminde oldukça sıcak olduğu 1975-1978 yıllarında hümanizması ile bende iz bırakmıştı. Milliyetçi Cephe hükümetlerinin işbaşında olduğu yıllardı. Çanakkale’de de, o yılların önemli olumsuzlukları yaşandı. Eğitim Enstitüsü, o dönem komando olarak adlandırılan ülkücü  militanlarca doldurulmuş, kendileri dışında kimsenin okula alınmadığı, ve okulun ve yatılı yurdunun üst haline getirilerek Çanakkaleli gençlere saldırıların yapıldığı günlerdi.
 
Yitirdiğimiz iki büyüğümüzde o günlerin sorunlarını yaşayan kişilerdi. Reşit Tümer o yıllarda Trakya Üniversitesi’ne bağlı olarak açılmış Gıda Meslek Yüksek Okulu öğrencisi olarak faşist saldırılardan çok nasibini almıştı. Necati Öncü ise o yıllarda sağduyulu davranmaları için solcu gençleri ikna etmeye çalışan büyüklerimizin başında geliyordu. Hiç unutamam bir gün CHP Gençlik Kolları Lokali basılmış Necati amcamız yine gençlere itidalli olmalarını tavsiye ediyordu.
 
Evet bu haftaya böyle üzücü olaylar ile başladık. Bu üzüntülerime birde hafta sonu Urfa Cezaevinde yanarak hayatını kaybeden kişiler nezdinde ülkemizin sorunlarını ekledikçe ruh halim iyice karardı.
İnsanlık değerlerinin unutulduğu, 300 kişilik cezaevine 1000 kişinin doldurulduğu, yaşanılan koşulların kötülüğünün birçok kurum tarafından birçok kez gündeme getirilmesine, burada bir isyanın her an olacağı bildirilmesine rağmen hiçbir girişimde bulunmayan yetkililerin sorumluluk anlayışına ne demeli?
Tek kelime ile ‘vahşet’
 
Bu anlayış toplumsal sistemin belirleyicisi olma noktasında hızla yol alıyor.
 
Önümüzdeki günler zor dostum, zor…
Paylaş