Ya o evde oturan siz olsanız?
Bayramiç`in Kurşunlu Köyü halkı, kaleme aldığı bir mektubu Ankara`da çok sayıda adrese gönderdi. Başbakanlıktan, bakanlıklara, siyasi parti genel merkezlerine kadar gönderilen mektupta, “Biz bu madene 100 m. uzakta gümdür gümbür kayalar kırılırken loder, ekskavatör ve ağır tonajlı damperli kamyonların arasında kalıyoruz. Gürültü bir yana havaya çıkan o bembeyaz toz bulutunu solumak zorundayız. Şimdi köyümüz adına soruyoruz. Biz bu cezayı hak etmek için ne yaptık?” dediler.
“Duran köy” olarak gündeme gelen, gezetemizin bir süredir sayfalarında yer verdiği Bayramiç`in Kurşunlu Köyü halkı, demokratik tüm yollara baş vuruyor. Son olarak başbakanlıktan bakanlıklara. Siyasi parti genel merkezlerinden, Çanakkale Valiliği`ne kadar gönderilen mektupta, idarecilerden yardım ve destek beklediklerini dile getiriyorlar. Kurşunlu halkının kaleme aldığı mektupta, “Bizim çıkarlarımız, faydalarımız için bizim adımıza kararlar veren sayın büyüklerimiz, valimiz, milletvekillerimiz, bakanlarımız, yani halkın vekilleri, kendini ulaşılamazlık zırhı ardına saklayanlara sesini duyuramayan bizlere nasılsınız diye sormuyorlar ve bunlar da onlardan diyip vicdanlarını susturuyorlar. Onlar bunlar diye bir şey yoktur, ötekileştirmenin kimseye faydası yoktur. Devletten aldığı teşvikler yüzünden adeta kral kesilen madenci, devleti kendine borçlu görüyor. Orman onun, dağlar onun, yollar onun, köy onun” deniyor.
“O evde siz oturmak ister miydiniz?”
“Fakir bir Yörük köyü burası” denilen mektupta, “Ormancının karşısında hazır olda durur, jandarmayı görünce nedense saklanır, ortaya çıkmaz. Elindeki molotofu polise, askere acımasızca atana benzemez. Devletine saygı duyar, kendini koruyacağına inanır, sabreder, bekler. Netice; vali bey, `ÇED gerekli değildir` der madenciye. Yani bu şu demek, çevrede etkilenecek varlığa rastlanmamıştır. Yol için 760 ağaç kesilecek, maden için 4 bin. Çevre niye etkilensin ki. Maden, `son eve 60 m` kanununa uydum, geri çekildim diyor. Siz kendiniz için istediğinizi başkası için istemiyorsanız gerçekten iman etmiş olmazsınız. Şimdi soruyoruz, o 60 m. uzaklıktaki evde siz oturmak ister miydiniz? Üst katta komşunuz çivi çakarken ya da balkonundan halı silkerken rahatsız olup, şikâyet edebilirsiniz. Biz bu madene 100 m. uzakta gümdür gümbür kayalar kırılırken loder, ekskavatör ve ağır tonajlı damperli kamyonların arasında kalıyoruz. Gürültü bir yana havaya çıkan o bembeyaz toz bulutunu solumak zorundayız. Şimdi köyümüz adına soruyoruz. Biz bu cezayı hak etmek için ne yaptık?” ifadeleri dikkat çekiyor.