Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK)’e bağlı emekli Sen üyeleri SGK önünde bir araya gelerek basın açıklaması yaptılar. Emekli Sen Şube Başkanı Hale Sargın Sarıcan tarafından yapılan açıklamada Hükümet tarafından hazırlanıp, TBMM’ye sevk edilmiş olan, 2018 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Tasarısı’nın görüşmelerinin devam ettiği belirtildi. Bu zamana kadar görüşmelerden adil bir gelir dağılımını sağlayacak bir sonuç çıkmadığını belirten Sarıcan; “Bütçe, ülkede iktidarı elinde bulunduranların, tercih ve önceliklerini yansıtan siyasi belgelerdir. Zira bütçe kanunu, bütçe kaynaklarının, özellikle verginin, toplumun hangi kesimlerinden, hangi yöntemlerle toplanacağını, dağılımda önceliğin, kimlerde ve hangi toplumsal katmanlarda olacağının belirlendiği kanundur. Ne yazık ki, 15 yıldır ülkeyi yöneten AKP iktidarı da dahil, bu ülkede hiçbir zaman gelir dağılımında adaletin sağlandığı, içinde emeklilerin de bulunduğu emekçilere, insanca bir yaşam sürdürmelerine yetecek ücretin verildiği, vergi toplamada adaletin gözetildiği temel kamu hizmetlerinin ücretsiz sunulduğu bir bütçe yapılmadı. Görüşmeleri devam eden, 2018 yılı bütçesinin büyüklüğü, gelir ve gider kalemleri de bunu kanıtlamaktadır. Şöyle ki; 2018 bütçesinin öngörülen büyüklüğü 762.8 milyar liradır. Buna göre 2017 yılı bütçesine göre, 117.7 milyar lira gibi yüksek bir artış öngörülmüştür. Vergi gelirleri ile bütçe açığında önemli bir artış söz konusudur. Bu durumda şu soruların cevaplanması gerekiyor. Bu vergi artışı kimden toplanacak ve nereye harcanacak? Bütçe açığı kimlere, nerelere kaynak aktarmak için harcanacak?” dedi.
“Bütçe açığı emekçilerin cebinden kapatılmak isteniyor”
2018 yılında da dolaylı vergilerin artacağı ve bu yolla bütçe açığının emekçilerin cebinden çıkartılmak istendiğini ifade eden Sarıcan; Bütçenin en önemli gelir kaynağı verginin yüzde 65’i dolaylı, tüketim üzerinden alınıyor. Katma Değer Vergisi (KDV), Özel Tüketim Vergisi (ÖTV), Özel İletişim Vergisi, harçlar... Gibi bütçe gelirlerinin tamamı vatandaşın cebinden toplanıyor. Anlayacağınız, bundan önceki yıllarda olduğu gibi, 2018 yılında da hükümetin eli vatandaşın cebinden çıkmayacak, hatta artarak sürecek. Gelir vergisinin de, önemli bir bölümünün de ücretli emekçilerden toplanacağı düşünülürse, hükümetin vergi yükünü emekçilerin sırtına yıkma alışkanlığının devam ettiği görülüyor. Bu da yetmiyor, yüksek enflasyon nedeniyle harçlarda yaşanacak yüksek yeniden değerleme artışları, temel tüketim maddelerine yapılacak zamların otomatiğe bağlanması da, emekçi halkın ödediği dolaylı vergilerin artacağını göstermektedir. Bundan bir ay önce hükümet, 2018 yılı için yüzde 40’lara varan vergi artış oranları açıklamış gelen tepkilere karşı, güvenlik harcamalarındaki artışı gerekçe göstermişti. Bu kısmen tepkileri bastırmaya yönelik bir gerekçe gibi görünse de, asıl nedenin, hükümetin yanlış iç ve dış politikasının içeride ve dışarıda, yol açtığı savaş ve gerilimin faturasının halka çıkarmak olduğunu göstermektedir. Buradan hareketle, 2018 yılında savunma ve güvenlik harcamalarında meydana gelen belirgin artış, savaş ve baskıcı, otoriter yönetim politikalarının süreceğini kanıtlamaktadır. 2018 bütçesinin özünü, yüksek maliyetli borçlanmalar, teşvik adı altında yerli ve yabancı sermayeye daha fazla kaynak transferleri ile yüksek askeri ve güvenlik harcamaları oluşturuyor” dedi.
“Hazırlanan bütçe emekçilerin ihtiyaçlarını gözetmiyor”
Hükümet tarafından hazırlanan bütçenin halkın ekonomik ve sosyal sorunlarına çözüm üretecek, beklentilerine cevap verecek bir bütçe olmadığını vurgulayan Sarıcan açıklamasında; “Aksine sermayenin ve savaşın bütçesidir. Bütçenin, eğitim, sağlık, sosyal güvenlik, ulaşım, konut, iş güvencesi vb. emekçilerin temel ihtiyaçlarını gözetmeyen genel yapısının yanı sıra, ek ödemelerin emekli aylığına esas kazanca dahil edilmemesi, kamu emeklilik sisteminin günden güne tasfiye edilmesi, emekli aylık bağlama oranlarının düşürülmesi, aylık bağlama yönteminde prim güncelleme sisteminin getirilmesi, aylık artış yöntemleri, başta eğitim ve sağlık olmak üzere, ücretsiz verilmesi gereken temel kamu hizmetlerinin özelleştirilmesi gibi birçok uygulama içinde 12 milyon emeklinin de bulunduğu emekçi kesimleri vurmaktadır. Hükümetle Memur-Sen arasında imzalanan 2018/2019 yıllarını kapsayan sözde Toplu Sözleşmeye göre EMS emeklileri Ocak ayında yüzde 4’lük zam alacaklar. SSK ve BAĞKUR emeklileri ise 1 Temmuz ile 31 Aralık tarihleri arasını kapsayan 6 aylık enflasyon artış oranı kadar zam alacaklar. Bu oran, Aralık ayı enflasyonu açıklandıktan sonra belli olacakken, sanki oran belli olmuş gibi son günlerde yandaş basında sık sık emeklilere müjde haberleri yer almaktadır. Halbuki açıklanan enflasyon rakamları piyasa enflasyonunun çok altındadır. Bunu hükümetin koyduğu vergi artışlarından, akaryakıt ve temel tüketim malların fiyatlarındaki artışlardan da anlamak mümkündür. Enflasyonun düşük açıklanmasından dolayı maaşlarımız erimeye devam ediyor. Bu nedenle 2018 yılı bütçesine eklenecek bir madde ile emeklilerin 2017 yılı kayıplarını karşılayacak ek zam verilmelidir” ifadelerini kullandı.
“Savaş ve ranta değil emekliye emekçiye bütçe diyoruz”
Açıklamasında son olarak binlerce emekli vatandaşın yoksulluk sınırı altında yaşamak zorunda bırakıldığını belirten Sarıcan; “Yapılan araştırmalar, Ekim 2017’de, açlık sınırı, yani dört kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapılması gereken aylık gıda harcaması tutarı bin 544 TL, bu harcamayla birlikte, giyim, konut, ulaşım, eğitim, sağlık vb. İhtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer aylık harcamaların toplamı olan yoksulluk sınırı ise 5 bin 030 TL’dir. Bırakın yoksulluk sınırını, milyonlarca emekli, yukarıda belirtilen açlık sınırı rakamının altında maaş alıyor ve insanca yaşama olanaklarından yoksun. Yetmedi bozulmuş sağlığı, çocuğunun veya torununun eğitimi için cebinden harcama yapıyor. Tüm bu mağduriyetlerin giderilmesi için öncelikle, adil bir vergi sistemi getirilerek, temel tüketim harcamaları ve hizmet alımından alınan dolaylı vergiler kaldırılmalı, kayıt dışı ekonomi kayıt altına alınmalı, servet vergisi konulmalı, savaş ve rant bütçesi değil, halk için bütçe yapılmalıdır. Milyonlarca emekliyi mağdur eden, savaş, rant, ve yağma bütçesi yapmaktan vazgeçilmeli, emeklilerin 2017 yılı kayıplarını karşılayacak ek zam için düzenleme yapılmalı ve insanca yaşayabilecekleri bir maaş almaları sağlanmalı, vergide adalet, gelir dağılımında eşitlik sağlayacak düzenlemeler içeren, emekten yana demokratik, eşitlikçi, halkçı bir bütçe yapılmalıdır diyoruz. Kısacası savaş ve ranta değil emekliye emekçiye bütçe diyoruz” dedi.
(Eren Aşnaz)