Dünyanın en çok oksijen üreten ikinci bölgesi olan Kazdağları civarında yürütülen doğa katliamı ve altın madeni faaliyetleri devam ediyor. Yaklaşık 15 yıldır süren Kazdağları mücadelesi Çanakkale Belediyesi, çevre örgütleri ve Çanakkaleliler tarafından yürütülüyor. Son olarak doğa katliamı ve altın madeni faaliyetlerinin hız kazanmasıyla birlikte Çanakkale Belediyesi ve Kent Konseyi Çevre Meclisi ortaklığında Su ve Vicdan Nöbeti yapılması kararı alınmıştı. 26 Temmuz’da başlayan Su ve Vicdan Nöbeti bugün de devam ediyor. Önceki akşam Çanakkale Belediyesi tarafından vatandaşların daha iyi bilgilendirilmesi amacıyla Özgürlük Parkı’nda düzenlenen toplantıya Su ve Vicdan Nöbeti direnişçilerinin yanı sıra kentli vatandaşlar da ilgi gösterdi. Toplantıya ayrıca, Belediye Başkan Yardımcıları Rebiye Ünüvar ile İrfan Mutluay, Su ve Vicdan Nöbeti Komite Üyeleri, İl Genel Meclisi önceki Dönem CHP Grubu Üyesi Hicri Nalbant, İda Dayanışma Derneği Başkanı Ekrem Akgül, STK Temsilcileri ve vatandaşlar katıldı. Toplantıda yaşanan doğa katliamı ve altın madeni faaliyeti, Su ve Vicdan Nöbeti ve mücadelenin aşamaları detaylı bir şekilde anlatıldı. Mücadelenin 20 yılı aşkın zamandır sürdüğü belirtilen açıklamada, her ne olursa olsun bundan sonra da aynı kararlılıkla sürdürüleceği ifade edildi.
“Konu ile ilgili bütün hukuki süreçleri işletmeye devam ettik”
Belediye Başkan Yardımcısı Rebiye Ünüvar; “Bu mücadele sadece yaz ortasında başlayan bir mücadele değildir. Aramızda bulunan ve bu mücadeleyi 15 yıldır sürdüren arkadaşlarımız var. Bu mücadelenin ortakları var. Burada Çevre Platformu’nu anmak zorundayım. İda Dayanışma Derneği, Çanakkale Belediyesi, sivil toplum kuruluşları, üniversitemizden hocalarımız ve çevre gönüllüsü herkes tarafından, aynı zamanda Çanakkale Barosu Çevre Komisyonu ve bütün Çanakkale bileşenlerinin ortak çabasıyla bu zamana kadar gelindi. Kamuoyunda bir takım yanlış algılamalar oluyor ve ‘Şimdiye kadar neredeydiniz?’ denilebiliyor. Aslında bahsettiğim bütün mücadele ortakları sayesinde biz, bugünlere gelebildik. Aksi halde 5 yıl önceden, böyle bir mücadeleye gerek kalmadan bu işletme kurulmuş olabilirdi. Bundan bir yıl önce Sayın Vali’nin imzasıyla ve Bakanlığın onayıyla burada Gayri Sıhhi İşletme Ruhsatı ve işletme hakkı verildiği, arkasından Çanakkale Belediyesi olarak Çevre Komisyonumuz aracılığıyla, yine sivil toplum kuruluşları ve mücadelenin takipçileri olarak bölgeyi bir yıl boyunca takip ettik. Neredeyse her ay ağaç kesiminde oraya gittik. Her gittiğimizde açılan yolları, işaretlenen ağaçları, sondaj çalışmalarını, orman gençleştirme şeklinde müdahaleler görüyorduk. Dolayısıyla bu konudaki bütün hukuki süreçleri işletmeye devam ediyorduk. Hatta bir ara kapasite zenginleştirme projesinden önce Danıştay, itirazımızı kabul etmişti ve bilirkişi, yeniden incelenmesine kanaat getirmişti” dedi.
“Şuana kadar 213 bin ağacın kesildiği belirtildi”
Belediye Başkan Yardımcısı Ünüvar; “Bundan bir yıl önce Tarım Orman İş Sendikası ile birlikte İskele Meydanı’nda bir açıklama yapmıştık. Dolayısıyla o dönemde bilirkişi heyeti oluşturulmuştu. Bilirkişi raporuna göre de genişletilmiş haliyle hak ihlallerinin olduğu, doğaya özellikle Çanakkale halkının tek içme ve kullanma su kaynağına etkileri, tarıma, turizme, tarihi mitolojik bütün değerlere yönelik dosyayı bilirkişi heyeti mahkemeye sundu. Ege ve Marmara Çevre Belediyeler Birliği ile 19 Temmuz’da İskele’de yaptığımız ve süre tanıdığımız etkinlikten iki gün önce Danıştay itirazımızı ret etti. Daha sonra sivil toplum kuruluşlarıyla bir araya geldik ve uzun tartışmalar sonrasında artık hukuki süreçlerin işletme lehine dönüştürülmüş olması, bütün hukuki mücadeleye ve kamuoyunda yapılan iş ve eylemlere rağmen bir durma söz konusu olmadığı için Su ve Vicdan Nöbeti tutulması kararını aldık. O süreden sonra da sosyal medyayı çok iyi kullanarak bir kamuoyu yarattık. Çanakkale Belediyesi de bu işin kamu olarak içindeydi. Çünkü işletmenin kurulduğu alanın bir kısmı Atikhisar Barajı’nın uzun mesafeli su havzasında bulunuyor. Çanakkale Belediyesi, vatandaşlarına sağlıklı ve temiz su hakkı sunmak sorumluluğundadır. Yaklaşık 2 ay önce bölgede neler olup bittiğine dair bilgi almakta zorlanıyorduk. Bölgeye dronuyla bölgeden görüntü almak, bölgeyi ziyaret etmek istediğimizde jandarma engeliyle karşılaştığımız durumlar oluyordu. Belediye Başkan Yardımcımız İrfan Mutluay, bu engelleri aşarak dron görüntülemesi yapılmasını sağladı. Ve görüntüleri de TEMA Vakfı ile paylaştı. TEMA da aldığı görüntüleri değerlendirerek ÇED raporunu aşan sayıda, 195 bin ağacın kesildiğini tespit etti. Son olarak ÇOMÜ ‘den bir hocamızın yaptığı araştırmaya göre, 213 bin ağacın kesildiği belirtildi” dedi.
“Mücadelemize bundan sonra da sonuna kadar devam edeceğiz”
İl Genel Meclisi Öndeki Dönem CHP Grubu Üyesi Hicri Nalbant; “Uzun yıllardır yürüttüğümüz bir mücadele var. Ben, bu mücadelenin 15 yıldır içerisindeyim ama benden önce de bu mücadeleyi yürüten arkadaşlarımız var. Bu mücadele en az 25 yıllık bir geçmişe sahip. ‘Türkiye Cumhuriyeti demokratik, laik, sosyal hukuk devleti’ Anayasanın hükmü budur. Biz de bu hükme bağlı kalarak, hukuk devleti olduğunu bilerek, mücadelemizi hukuk içerisinde kalarak yürütülmüş bir mücadeledir. Yani hiçbir şekilde şiddete başvurulmamıştır. Bu nedenle de 60’ın üzerinde dava açılmıştır. Bu 60 davanın tamamında Ziraat Mühendisleri Odası, davacıdır. Ziraat Mühendisleri Odası’nın yanı sıra Çanakkale Barosu, Barolar Birliği, Türk Tabipler Birliği, Çanakkale Tabip Odası, destek olmuştur. Başlangıçta işletmeler küçük ölçekli başlamıştı, sonra ölçek büyüttüler. Balaban’daki işletmenin kapasitesi 40 bin tondu, 26 milyon tona çıktı. Siyanürle altın işletmesi yapmayacaklardı ama işletme tesisi de yapmaya kalkıştılar. Davaları kazandık, şimdilerde davalarımızın bir kısmı geri dönmeye başladı ama bu bizi hiçbir zaman yıldırmaz. Biz mücadelemize bundan sonra da sonuna kadar devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.
“Çanakkale’nin ekonomisi büyük oranda yara alacaktır”
Belediye Başkan Yardımcısı İrfan Mutluay; “Çanakkale, ekonomisi tamamen tarıma dayalı bir kenttir. Nüfusun yüzde 34’ü şuanda belde ve köylerde yaşıyor. İlçe merkezlerinde yaşayan insanların da önemli bir bölümünün geliri tarıma dayalıdır. Yani ekonomi, tarımdan elde edilen gelirle dönmektedir. Bu kent çok önemli biyolojik bitkisel ürün çeşitliliğine sahiptir. Burada 111 çeşit kültür bitkisinin tarımı yapılıyor. Ve bunların 65’i ekonomik olarak kullanılıyor. Bunun dışında kendi adıyla özdeşleşen marka ürünlere sahibiz. Bugün özellikle büyük metropollerde pazara çıktığımızda, Çanakkale’den gelen ürünlerin eşdeğer ürünlere oranla çok daha yüksek fiyatla satıldığını görebiliriz. Eğer bu ekosistem ve bu ekosistemin, iklimin, toprakların ve su kaynaklarının yetiştirdiği ürünler, buradaki madencilik faaliyetleriyle yok edildiği zaman en başta yara alacak olan Çanakkale’nin ekonomisidir. Çanakkale’nin ekonomisi büyük oranda yara alacaktır ve marka değeri zedelenecektir. Bununla birlikte Çanakkale’nin tarımsal üretim değeri, Tarım Bakanlığı’nın kayıtlı verilerine göre 6 milyar liradır. Tarımsal üretimde kayıt dışılık en az yüzde 50 daha vardır. Yani burada Çanakkale’nin tarımsal üretim değeri 10 milyar liradır. Kirazlı’da yapılacak madencilik faaliyeti ile 495 bin ons altın ve 3 milyon 6 bin ons gümüşü çıkaracaklarını söylüyorlar. Burada güncel değerler üzerinden bir inceleme yaptık ve bunun yüzde 4’ünün Türkiye Cumhuriyeti’ne devlet hakkı olarak bıraktıklarını üşündüğümüzde 6 yıl sonra Türkiye’ye kalan para 172 milyon lira olacaktır. 28 Temmuz’da çıkarılan bir kararname ile teşvik uygulanacak. Yatırım teşvikleri ile Doğu Biga Madenciliğe verilen teşvik 865 milyon lira olacaktır. Bu teşvik para olarak değil, vergiler, muafiyetler, sigorta primleri gibi kolaylıklarla verilecektir. Bunun dışında bizim yok olacak tarımsal ürünlerimizin değeri var” dedi. Su ve Vicdan Nöbeti’nin diğer komite üyeleri de konuşmalar yaparak, çevre mücadelesini anlattılar
(Baykal Sağlam)