havadurum

Türk mutfağında Sefarad kültürü

Tarihi İspanya'ya kadar uzanan Sübiye içeceği, Sefaradların İspanya'dan Osmanlıya sığınmasının ardından bu topraklarda yerini alıyor. Şu an da çok az insanın bu içeceği üretmesinin yanı sıra, İsmail Vardaroğlu, ailesinin geleneğini sürdürüyor. Ailesinin bu işi 45 sene evvel bıraktığını belirten Vardaroğlu; "Bu kültürü yaşatalım, bu içeceği tanıtalım, 4 buçuk seneyi geçti bu işe başlayalı. Geçen sene Tarım İl Müdürlüğü'nden onay aldık, isim tescilini aldık" dedi.

500

600 yıllık tarihi geçmişe sahip olduğu bilinen kavun çekirdeğinden yapılan Sübiye içeceği, 1492 yılında İspanya`dan kaçan Sefaradların Osmanlı`ya sığınmasının ardından İzmir`e yerleşmesiyle beraber Türk kültüründe yerini aldı. İspanya`da halen `horchata` diye bilinen Sübiye içeceği, tarihi geçmişinin yanı sıra, tamamen doğal ve oldukça sağlığa yararlı olmasıyla beraber, insanların ilgisini üzerine çekmesini başardı. Öte yandan İsmail Vardaroğlu`nun aile geleneğini sürdürmek istemesiyle tekrar gün yüzüne çıktı. Aynı zamanda mobilya işletmecisi olan Vardaroğlu, "Bu içeceği bence insanlarımız ihmal etmemeli, mide sorunları en geç yarım saat içerisinde çözülür, bu içecek unutulmasın, ben bu iş için çok çabaladım, talep ettikleri sürece biz buradayız" diye konuştu.

Vardaroğlu; "Sefaradlardan gelen bir kültür"
Sağlık açısından birçok yararı olan Sübiye içeceğinin, tarihi açıdan oldukça zengin bir geçmişe sahip olduğunu belirten İsmail Vardaroğlu; "Kavun çekirdeği, arıtma cihazından çıkan su, çeşme suyunu klorlu olduğu için kullanmıyoruz, biraz da şeker. 6 yüzlük tarihi olan bağırsak ve mide dostu, mide şişkinliği, kabızlığa iyi gelen raf ömrü olan doğal bir içeceğimiz. Sefaradlardan gelen bir kültür. Akşam yatarken rahat uyursunuz, sabah kalkıp içtiğinizde mesaneyi temizler, erkeklerin sperm sayısını arttırır, vitamin ve enerji verir, yaz aylarında vücuda serinlik verir. Yaz sıcağında çok güzel gider. Genelde beyaz görenler süt var sanıyor, içinde süt yok, tamamen üç malzemeden oluşuyor; kavun çekirdeği, arıtma cihazından çıkan su ve şeker. 1492`de İspanya`dan kaçan Sefaradlar Osmanlı`ya sığınıyor, yerleşiyorlar. Osmanlı Sarayı`nda benimsenmiş, sevilmiş bir içecek." ifadelerini kullandı.

"Şişelerdeki etiketler gerçektir"
4 buçuk senedir bu işi yaptıklarını ve bu kültürün yaşatılması gereken bir değer olduğunu dile getiren Vardaroğlu; "Normalde Manisa Merkez`de yaşıyorum, rahmetli dedem 60 sene evvel bu işi yapmaya başlamışlar fakat ortalama 45 sene evvel bu işi bırakmışlar, ekimde bu işe yapmaya başlayalı beş sene olacak. Bu kültürü yaşatalım, bu içeceği tanıtalım. Geçen sene Tarım İl Müdürlüğü`nden onay aldık, isim tescilini aldık. Vitamin analizlerini yaptırdım, şişelerdeki etiketler gerçektir" şeklinde konuştu.

"Çanakkale`de beklenmedik bir talep vardı"
Sağlık açısından hiçbir zararının olmadığını, aksine oldukça sağlıklı bir içecek olduğunu vurgulayan Vardaroğlu; "Çanakkale`de yaklaşık olarak 100 litre verdim, hatta yetmedi, daha fazla olsaydı onu da verirdik. Bu 100 litrenin içinde toplasan 5 kişi damak tadıma uymadı dedi. Geri dönüşümler gayet güzel çünkü sağlık açısından çok fazla faydası var. Yan etkisi, zararı hiç yoktur. Bizim Türk insanımızda mide şişkinliği mevcuttur, ya yiyeceklerden ya da içeceklerden dolayı, bundan ötürü faydasını görüyorlar. Yaz aylarında serinlik, ferahlık verdiği için tercih ediliyor" diye konuştu.

"Bu işe dedemin mirasını yaşatacağım diye girdim"
Birçok kişi tarafından bilinmemesinin en büyük nedeninin belli bir bölgeye hitap etmek olduğunu belirten Vardaroğlu; "Bilinmemesinin nedenlerinden biri; Ege bölgesine hitap etmesi. Dediğim gibi 1492de Osmanlı`ya sığınıp İzmir`e yerleşiyorlar. İzmir, Manisa gibi yerlerde daha çok biliniyor. Aslında ege bölgesi demem yanlış olur çünkü Aydın`da vs bilindiğini sanmıyorum, toplasan beşi geçmez bu işi yapan, ondan dolayı unutulmuş. Sadece belli bir bölgeye hitap etmiş. Arz talep meselesi. İsteyen olmayınca üreten de olmuyor. Ben bu işe başlarken, bu kültürü devam ettireceğim, dedemin mirasını yaşatacağım diye girdim, normalde mobilya işi ile uğraşıyorum fakat bu kültürü de mobilyanın yanına yapayım diye düşündüm. Bu işe başlayalı dört buçuk sene oldu. Manisa`da yerel bir gazetemiz var, Sabri bey var orada yazmaya başladı. Ardından bu kültür yayılmaya başladı. Birçok ulusal ve yerel basın haberimizi yaptı, böyle bir kültürü canlandırdık diye. Unutulmuş bir tarihi canlandırdığımız için onlar da destek oldu diyelim. Unutulma sebebi, diğer illerde olmaması normal çünkü İzmir ve çevresine hitap etmiş. Normalde İzmir`de biliniyor çünkü Sefaradlar zamanında İzmir`e yerleşmiş ve bu orada bilinmesi çok normal. Orada bir amca varmış bu işi yapan, o da rahmetli olmuş, şu an bu işi orada yapan var mı bilmiyorum. İzmir`e has kalmış ama zamanında Manisa`ya bir usta gelmiş, biz Makedon göçmeniyiz, o zamanlar usta gelince, babam dedeme gidip böyle bir içecek yapılıyor, ben bu ustanın yanında çalışayım diyor. Babam bu işe giriyor. Usta İzmir`e geri dönünce, derler ya meydan bize kaldı, babam dedeme gidip bu işi yapan usta İzmir`e geri döndü, ben bu işi öğrendim, bu içeceği yapıp satmaya başlayalım diyor. Böylelikle bu içeceği Manisa`da yapıp satmaya başladılar. Ardından babam, 1965 gibi Almanya işçi alınca Almanya`ya gitti, dedem birkaç sene sonra bu işi yapmayı bırakıyor" ifadelerini kullandı.

"Macunlar üç ay tazeliğini koruyor"
Sıvı olarak farklı illere gönderemediklerini, raf ömrünün sadece iki gün olduğunu ifade eden Vardaroğlu, diğer illerden talep olursa macun olarak gönderdiklerini belirterek; "Ben bir işi yaparken tam yapmayı tercih ederim, bu işe başlarken, bu içeceği Türkiye`ye tanıtacağım dedim. Nitekim sosyal medyada da aktifim `subiyevar` diye hesabım da mevcut. Manisa`da olduğum için, doğallığından dolayı raf ömrü iki gün ve Türkiye`de sıvı olarak dağıtım yapamıyoruz. Macun şeklinde gönderiyoruz diğer illere. Macun olanlar buzdolabında üç ay tazeliğini koruyor, sulanırsa içecek iki gün ömrü oluyor" diye belirtti.

"Sübiyeyi Türk mutfağına kattık"
Sübiye içeceğini Türk mutfağına kattıklarını, Manisa`ya dışarıdan biri geldiği zaman, buraya özgü bir içecek olan Sübiyeyi de artık söylediklerini dile getiren Vardaroğlu; "Bu içeceği Türk mutfağına kattık, Manisa Valiliği ve Manisa İl Kültür Müdürlüğü sayesinde, böyle bir proje varmış Türkiye genelinde. İllere göre yiyecek ve çiçekler olarak ne meşhursa Türk Mutfağına katın diye. Önce İl Kültür Müdürümüz geçen sene aradı, Sübiyeyi Türk mutfağına katmak istiyoruz diye ardından Valiliğe gittik, tattırdık. Bu içecek Türk mutfağına girdi. Mesela Manisa`ya dışarıdan insanlar geldiği zaman, Türk mutfağında neler meşhurdur diye sorduklarında Manisa Kebabı, Mesir Macunu vs derken Sübiye diye bir içecek de var, kavun çekirdeğinden yapılıyor diye. Ben Türkiye geneline macun şeklinde çok dağıtım yaptırdım, Ankara, Muğla, Antalya, Mersin, İzmir. Sıvı olarak göndermek gibi bir şansımız olmadığından macun olarak gönderiyoruz, sulama ile ilgili videolarımız var. Yurtdışına kadar gönderdiğimiz oluyor" diye konuştu.

"Bilinmeyen bir şeyi tatmak çok farklı bir durum"
İnsanların geçmişe olan özlemleri, öte yandan tarihi ve bilinmeyen bir içecek olması büyük merak uyandırıyor diyen Vardaroğlu; "Ben bu iş için çok çaba sarf ettim, bazen arkadaşlar dalga geçiyor; sen mobilya işinde bu kadar koştursan fabrikatör olurdun diye. Öte yandan bir anda bu kadar ilgi görmesinin nedenleri; bu kültürün 6 yüzlük bir tarihi olması, bilinmeyen bir içecek olmasından dolayı. Yemek ya da içmeye ilgisi olan vatandaşlar. Bende de vardır bu; bir markete ya da bir gezide farklı bir yiyecek ya da içecek bulunca muhakkak denerim. Beğenirim ya da beğenmem o ayrı bir şey. Bilinmeyen bir şeyi tatmak çok farklı bir durum. Bu durumu Çanakkale`de de yaşadım, bu kadar satış olacağını tahmin edemedik. İnsanlar altı yüzlük bir tarihi olmasını duyunca şaşırıyor, nasıl duymadık diyor. Yapan az, içen az, eskiden asitli içecekler yokmuş sonuçta, tamamen böyle doğal içecekler varmış. Bağırsak ve mide dostu olmasından dolayı, yaz aylarında ferahlık verdiği için" ifadelerini kullandı.

"İnsanlar bir arayış içerisinde"
İnsanların geçmişe olan özlemleri ve doğallığı tercih etmeleriyle beraber, bu kültürün unutulmaması gerektiğini vurgulayan Vardaroğlu; "İlk içildiği zaman garip gelebiliyor, damak otomatik olarak yadırgıyor, ilk etapta belki itici gelebilir ama birkaç deneyimden sonra damak alışıyor. Mesela geçen gün yolculuğa gidecekleri için bir litre aldılar, midelerinde sorun varmış. Pandemi hayatımıza girince, insanlar doğal yiyecek içeceklere yönelmeye başladı, domatesin bile eskisi gibi bir tadı yok, insanlar da bir arayış içerisinde, eskiye dönüş diye bir tabir var. Bu içeceği bence insanlarımız ihmal etmemeli, mide sorunları en geç yarım saat içerisinde çözülür. Bu içecek unutulmasın, ben bu iş için çok çabaladım, talep ettikleri sürece biz buradayız" dedi.
(Damla Yeltekin)

Paylaş