Türk Eğitim Sen tarafından, ülke gündemine ilişkin basın açıklaması yapıldı. Yerli üretimin artması ve teşvik edilmesi ile ilgili yapılan basın açıklamasında Türkiye’de üretilen ürünlerde vergi indirimi uygulanmasını talebi geldi. Türkiye Kamu-Sen İl Temsilcisi ve Türk Eğitim Sen Şube Başkanı Resul Demirbaş, tarafından yapılan basın açıklamasında; “Yerli üretimi ve tüketimi desteklemek adına, tamamı ülkemizde üretilen ürünler başta olmak üzere, bütün yerli ürünler üzerindeki ÖTV oranlarının yüzde 50’den başlamak üzere yerlilik oranına bağlı olarak kademeli şekilde düşürülmesini teklif ediyoruz” denildi. Türkiye’de üretilen malların ithal ürünler karşısında fiyat avantajı yakalayacağına inandıklarını belirten Kahveci; “Bu yolla Türkiye’de üretilen malların ithal ürünler karşısında fiyat avantajı yakalayacağına, bir taraftan yerli malı tüketme teşvik edilirken artan talebin artan yerli üretimle karşılanacağına inanıyoruz” dedi.
“Türkiye’ye terör örgütleriyle ve darbe yoluyla saldırdılar, boylarının ölçüsünü aldılar”
Demirbaş; “Ülkemizde son günlerde döviz kurlarında, ekonominin temel parametreleriyle örtüşmeyecek biçimde, manipülatif olduğu açıkça anlaşılan bir hareketlilik yaşanmaktadır. Görünen odur ki, emperyalist, Siyonist, Evanjelist zihniyet ülkemize karşı yürüttüğü savaşta siyasi, askeri ve politik saldırılarına ekonomi silahını da eklemiştir. Bölge ülkelerinde kanlı çatışmaları körükleyerek kan ve vahşete başvurarak çıkarlarına uygun yeni bir dünya düzeni kurmak üzere yola çıkan şer odakları, Türkiye’yi terör örgütleri yoluyla hizaya getirmeyi denediler, başaramadılar; darbe yoluyla saldırdılar, boylarının ölçüsünü aldılar. Sınırlarımız ötesinde, Türk düşmanlarıyla iş birliği yapıp bize parmak salladılar, ağızlarının payını aldılar. Şimdi ise gerek yurtiçi gerekse yurtdışı döviz işlemleriyle ülkemizi ekonomik olarak tehdit edip, bizleri hizaya getirmeye, bedel ödetmeye, susup içe kapanmaya ve olacaklara rıza göstermeye zorlamaktalar. Bu saldırılar karşısında Türk milletinin birlik ve beraberliğini göstermesi, ekonomik olarak da diz çökmeyeceğini dost düşman herkese ispat etmesi bir zorunluluktur. Bu hayasız küresel saldırıyı bertaraf etmemiz, Türkiye Cumhuriyeti’nin her anlamdaki bağımsızlığının da bir kere daha perçinlenmesi anlamına gelecektir” dedi.
“Ülkemize yapılmak istenilen saldırılar, ekonomik bir modelle boşa çıkarılacaktır”
İç dinamikleri harekete geçirmek, bu sorunu çözmek için fikirler üretmek durumunda olduklarını söyleyen Demirbaş; “Bu topraklardaki varlığımız, birlikte hareket etme ve direnme gücümüzle doğru orantılı olarak şekillenecektir. Mademki, ülkemize karşı ciddi bir saldırı vardır, yardımı dışarıdan beklemek çok da akılcı görünmemektedir. Buna göre iç dinamiklerimizi harekete geçirmek ve bu sorunu içimizde çözmek yolunda fikirler üretmek durumundayız. Tıpkı ülkemize karşı girişilen askeri ve siyasi saldırılarda olduğu gibi bu ekonomik işgal girişimi karşısında da milli birlik içinde hareket etme zorunluluğumuz bulunmaktadır. Türkiye Kamu-Sen olarak döviz kuru üzerinden ülkemize yapılmak istenilen bu ekonomik operasyonun, milli ekonomik bir modelle boşa çıkarılacağına inanmaktayız. Bu noktada mücadelemizin baş unsurunu yurtiçinde Türk Lirası kullanmak, yerli malı tüketmek, yerli üretimi desteklemek ve kendi kendine yeten bir ülke olmak şeklinde tanımlayabiliriz. Buna göre en kısa zamanda bütün danışma mekanizmaları toplanarak milli bir ekonomik mutabakatın sağlanması ve burada alınacak kararlara göre hareket edilmesi gerektiğine inanmaktayız. Ülkemizin, yaşanan bu saldırılardan en az zararla çıkması için herkese görevler düştüğünü görmekteyiz” ifadelerini kullandı.
“Saldırıyı def etmenin reçetesi ise bilinçte ve eylemde topyekûn milli olmaktır “
Ekonomik saldırıların bir daha gerçekleşmemesi için gerekli tedbirlerin alınması gerektiğini söyleyen Demirbaş; “Sürdürülebilir bir büyüme sağlanması, bugün ve gelecekte bir daha ekonomik sorunlarla karşılaşılmaması için önerilerimiz, toplumumuzun her kesimini içermektedir. Saldırıyı def etmenin reçetesi ise hazırlanacak milli program çerçevesinde, bilinçte ve eylemde topyekûn milli olmaktır. Daha önce de müteakip defalar dile getirdiğimiz milli ekonomik anlayış çerçevesinde geliştirdiğimiz ve ortak toplumsal mutabakatla hayata geçirilmesini öngördüğümüz önlemlerimiz ise kısaca şu şekildedir: Özünde milli ekonomik değerlerine sahip çıkan, vatandaşlarının refahını ekonomi politikalarının odağına oturtan, devletin ekonomik alanda daha etkin olduğu bir anlayışın benimsenmesi ve milli bir ekonomik program hazırlanması hepimizin arzusudur. Bu nedenle vakit geçirmeden, geniş kapsamlı, toplumun tüm kesimlerini içine alan bir platform olan Ekonomik ve Sosyal Konsey toplanmalı, gerçekçi kararlarla içinde bulunduğumuz durumdan çıkışın yolları aranmalıdır. Öncelikli olarak, ekonomik ve sosyal politikalar yeniden gözden geçirilmeli, yapılan hatalar bir daha tekrarlanmamak üzere terk edilmelidir. Bu çerçevede ilk olarak kamuda, özel sektörde ve gündelik hayatta tasarrufa azami düzeyde dikkat edilmesi sağlanmalıdır. Milli ekonominin temeli, milli para biriminin kullanıldığı, yerli üretimin tercih ve teşvik edildiği, her yönüyle kendi kendine yetebilen bir ülke için dışa bağımlı politikaların terk edildiği bir yapıyı öngörmektedir. Buna göre yerli üretimi ve tüketimi desteklemek adına, tamamı ülkemizde üretilen ürünler başta olmak üzere, bütün yerli ürünler üzerindeki ÖTV oranlarının yüzde 50’den başlamak üzere yerlilik oranına bağlı olarak kademeli şekilde düşürülmesini teklif ediyoruz. Bu yolla Türkiye’de üretilen malların ithal ürünler karşısında fiyat avantajı yakalayacağına, bir taraftan yerli malı tüketme teşvik edilirken artan talebin artan yerli üretimle karşılanacağına inanıyoruz. Ülke çapında başlatılacak kampanya ile ülkemizde üretilen malların tüketilmesi için bilinçli bir toplum oluşturulmalıdır. Ülke içinde TL’nin kullanılması için kampanya başlatılmalıdır. AR-GE faaliyetleri desteklenmeli, yazılım başta olmak üzere, yeni buluşların artırılması için marka ve patent konusuna özellikle ağırlık verilmelidir” dedi.(Baykal Sağlam)