Turizm ve barışın göstergesi demokrasidir
Çanakkale Valiliği İl Kültür Turizm Müdürlüğü tarafından 15-22 Nisan tarihleri arasında kutlanan 37.Turizm Haftası kapsamında düzenlenen ?Çanakkale`nin Kültürel Zenginlikleri (Rumlar, Göçmenler, Aleviler) ? adlı panel Prof. Türkan Saylan Tesisleri`nde gerçekleşti.
Çanakkale Valiliği İl Kültür Turizm Müdürlüğü tarafından 15-22 Nisan tarihleri arasında kutlanan 37.Turizm Haftası kapsamında düzenlenen ?Çanakkale`nin Kültürel Zenginlikleri (Rumlar, Göçmenler, Aleviler) ? adlı panel Prof. Türkan Saylan Tesisleri`nde gerçekleşti.
Moderatörlüğünü Yrd. Doç. Dr. Veysel Tolun`un yaptığı panele Gökçeada Çevre ve Kültürü Koruma Derneği`nden Niki Kıratun ve Çanakkale Pir Sultan Abdal Derneği Başkanı Metin Mutlu konuşmacı olarak katıldı.
Açılış konuşmasını yapan Moderatör Yrd.Doç.Dr. Veysel Tolun Çanakkale`nin Osmanlı`nın son zamanlarından itibaren kentsel gelişimini anlatarak, ilde Musevilerin, Ermenilerin ve
Giritlilerin bıraktıkları etki ve izlerden örnekler verdi.
Çanakkale`de yaşayan gayrimüslim toplulukların özellikleri hakkında bilgi veren Tolun kültürel miraslara değindi. Çanakkale`de Sarıçay ve Korfmann Kütüphanesi arasında yaşayan Ermenilerin kente mimari anlamda yaptıkları katkılardan bahseden Tolun, Zafer Meydanı`nda kilise ve camiinin yan yana olmasının barışın göstergesi olduğunu söyledi. Rum yapılarından da örnekler veren Tolun bugünkü adıyla İstiklal İlköğretim Okulu ve Cumhuriyet İlköğretim Okulu?nun da bu görkemli yapılara örnek olduğunu kaydetti. Musevilerin de Çanakkale`nin ticaret hayatına damgasını vurduğunu belirten Tolun Aynalı Çarşı`nın ve Saat Kulesinin de önemli eserler olduğunu belirtti.
Yeni bir dönem başlıyor
Gökçeada Çevre ve Kültürü Koruma Derneği adına panelde konuşan Niki Kıratun ise panele davet edilmelerinin Rum cemaatini onurlandırdığını ifade ederek iki kültürün birçok ortak özelliği olduğunu belirtti. Kıratun: ?İmroz, çok sancılı dönem geçirdi. İmroz`dan dört bir tarafa yayıldık. Vatan hasretiyle geri dönmeye başladık. Bu topraklar bizi mıknatıs gibi çekti ve kültürümüzü, yaşamamızın yollarını aradık. Bu kutsal topraklarda sizinle birlikte huzur içinde yaşamak ve ölmek istiyoruz? dedi. Kıratun, bir kültürün ve toplumun geleceğinin çocuklar olduğunu belirterek, Gökçeada`da açılan Rum Azınlık Okulu`nun açılışının kültürü yaşatmak adına büyük adım olduğunu ve bu tür gelişmeleri beklediklerini söyledi. Bu adımla yeni bir dönemin başladığını kaydeden Kıratun, İmroz`un ülke ekonomisine katkı sağlayan bir yer olması için hep birlikte mücadele edilmesi gerektiğine vurgu yaptı.
?Cem Evi talep ettiğimizde bize adres olarak cami gösteriliyor?
Çanakkale Pir Sultan Abdal Derneği Başkanı Metin Mutlu ise Alevilerin sıkıntılarından bahsederek, dünyada her toplumun yazılı arşivi olduğunu beşeri ve coğrafi kayıtlarının olduğunu belirterek, Alevilerin ise inançsal, beşeri, örf ve adet anlamında kayıtlı belgelerinin olmadığını söyledi. Mutlu: ?Çok acı. Ne yazıktır ki Anadolu`da yaşayan Alevilerin yazılı bir kaydı yok. Bu konuda birçok araştırmacı çalışma yapmış, ama işin içinden çıkamadıkları için araştırmalar hep yarım kalmıştır. Tahtacı Türkmen?lerinin tarihi ile ilgili de çelişkili açıklamalar vardır. Aleviler hiç bir zaman toplu halde yaşama imkanı bulamadılar. Sivas`ta, Çorum`da katledildiler. Biz Aleviler olarak devletin samimi ve dürüst bir şekilde Alevilere inançsal ve insan hakları boyutunda özgürlük tanıması gerektiğini savunuyoruz. Cem Evleri ibadet yeridir, ama buna rağmen Alevilerin yoğun olarak yaşadıkları mahallelerde camiler yapılmakta ve imamsız ve cemaatsiz camiler dolmaktadır. Alevilerin inancı ritüel olarak Sünnilikle bağdaştırılamaz. Cem Evi talep ettiğimizde bize adres olarak cami gösteriliyor. Başbakan`ın Alevilere karşı asimilasyon çabası var. Devlet Alevilerin üzerinden elini çeksin. Bir ülkede turizm ve barış olacaksa bunun temel göstergesi demokrasidir. Siz inançsal ve duygusal yaşam hakkı sağlamadığınız sürece nasıl barış içinde yaşayabiliriz? dedi. ?Türkiye`de Aleviler alevi olduklarını söylemekten çekiniyor ve gizliyor. Emin olun ki bu topraklarda Ermeniler ve Yahudiler Aleviler gibi hissedemez, çünkü onlar inançlarını özgür yaşadı. Anadolu`nun gerçek sahibi Aleviler ise kendi ülkelerinde yabancı gibi yaşamak zorunda kaldı. Bir yerin turizme açılması için önce kendi insanıyla barış içinde olması ve demokrasiyi oturtması gerekir? diye sözlerine son verdi.