"Tüm Türkiye'yi 'Kazdağları hepimizin' demeye çağırıyoruz"

1789

 Çanakkale’nin tek içme ve sulama kaynağı Atikhisar’da Alamos Gold’un yerli ortağı Doğu Biga Madencilik A.Ş tarafından yapılmak istenen siyanürlü altın işletmeciliği için alınması gereken son izin olan ‘işletme izni’nin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’ndan alındığı açıklandı. Şirket tarafından yapılan işletme başvurusuna Çanakkale Belediyesi başta olmak üzere çevre dernek ve STK’lar tarafından açılan davada ÇED iptal talebi mahkemece ‘ret’ edilmiş ve Doğu Biga Madencilik A.Ş. şirketine işletme ruhsatı verilmişti. Ruhsatın ardından davacı kurumlar Danıştay’a temyiz için başvuru yapmışlar hukuki sürecin devam etmesine ve davada kesin karar olmamasına rağmen ormanlar kesilmeye devam etmişti. Şu ana kadar bölgede binlerce ağacın kesildiği, kesimlerin ardında sıyırma işlemlerinin başladığı, atık havuzları için arazi çalışması yapılmaya başlandığı ve patlatılacak tepelerin işaretlendiği belirtildi. Konuyla ilgili Çanakkale Kent Konseyi Çevre Meclisi Yürütme Kurulu tarafından açıklama yapıldı. Yapılan açıklamada, metalik madencilik olan ‘altın madenciliği’nin hiçbir arıtma tesisi içermediği belirtilerek; “Dünyanın her yerinde böyledir. Bu nedenle vahşi madencilik olarak adlandırılmaktadır. 1. derece deprem kuşağında yer alan Çanakkale ili için fay hatlarının kesişim noktalarında konuşlandırılan hiçbir atık havuzunun güvenilecek çalışma prensibi yoktur” denildi. 19 Haziran Çarşamba günü  20:00-22:00 saatleri arasında Twitter dan sosyal medya kampanyası başlatılacağı belirtilen açıklamada; “Tüm Türkiye’den destek bekliyoruz. Yaşamı savunmak için sadece birkaç dakikasını ayırmasını ve Twitter hesaplarından #KazdağlarıHepimizin demelerini bekliyoruz. Hiç kimsenin tek başına yaşam hakkımıza müdahale etmeye hakkı yok” denildi.   Yapılan açıklamada; “Kanadalı Alamos Gold şirketi Türkiye’de ki işletmesi olan Doğu Biga Madencilik ile Kirazlı Balaban mevkii ve Bayramiç Cazgırlar köyü arasındaki sahada metalik madencilik çalışmalarına devam ediyor. Bahsi geçen bu alan, yaklaşık 3 bin 500 ha alan olup, bugüne kadar karaçam ağaçlarına, meşelere ve doğal yetişmiş makilik orman örtüsüne ev sahipliği yapmıştır. Hayvanların, börtü böceğin, mikroskobik ama ekosistem için önemi tartışılamaz küçük canlılar için yaşam alanı olmuştur. El değmemiş, etrafında hiçbir yerleşim alanının olmadığı, doğal bir su toplama havzasıdır. Oysa bugün on binlerce ağaç katledilmiştir. Yaşayan bir canlı türü kalmamıştır ve yaşam adına en vahim sonuçlardan biri olan su da korkarız ki yakında kalmayacaktır” denildi.  


“3. kişilerle paylaşılamayacak bir bilgi”
Şirketin son izin olan ‘işletme iznini’ aldığı ifade edilen açıklamada; “Şirket geçtiğimiz aylarda kendi web sitesinden yayınladığı haberde işletmeye geçmek için beklediği son izin olan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’ndan işletme iznini aldığını duyurmuştur. CİMER üzerinden yaptığımız başvuru ile iznin ne zaman verildiğini, içeriğini sorduk ve verilen cevapta bunun 3. kişilerle paylaşılamayacak bir bilgi olduğu tarafımıza cevap olarak geldi. Bildiğimiz henüz bu izin gerekçesi ve tarihinin, ya da bir kopyasının avukatlara da ulaşmamış olduğudur” denildi. 

“Kesim bitti, sıyırma başladı”
Açıklamada; “Son arazi çalışmamızda, şirketin ağaç kesim işini neredeyse bitirdiğini, hatta önceki dönem kestiği ağaçlık alanların orman örtüsünü de sıyırmaya başladığı, enerji nakil hattı çalışmalarına başladığı, trafo kurduğu, atık havuzları için arazi çalışması yapmaya başladığı ve patlatılacak tepelerin işaretlendiği idi. Belediye Meclisi Çevre ve Sağlık Komisyonu Vali Bey ile görüşmüş ve Vali Bey, şirketin çalışma prensibine güvendiğini dile getirmiştir” denildi. 
 
“Hiçbir atık havuzunun güvenilecek çalışma prensibi yoktur”
Çanakkale’deki karar mercilerinin yaşanan tehlikeyi görmemekte ısrarcı olduğu ifade edilen açıklamada; “Metalik madencilik olan ‘altın madenciliği’ hiçbir arıtma tesisi içermemektedir. Dünyanın her yerinde böyledir. Bu nedenle vahşi madencilik olarak adlandırılmaktadır. 1. Derece deprem kuşağında yer alan Çanakkale ili için fay hatlarının kesişim noktalarında konuşlandırılan hiçbir atık havuzunun güvenilecek çalışma prensibi yoktur, olamaz. ÇED raporları neyi, nasıl koruyacaklarını açıkça göstermektedir zaten. Çanakkale’deki karar mercilerinin ısrarla bu tehlikeyi görmemeye çalışmalarını anlamak mümkün değildir. Türkiye’nin pek çok yerinde altın madenciliğinin gözle görülür olumsuz sonuçları ortadadır. Şirketin Meksika’da ki işletmesinde yaşanan toprak kayması ve yaşanan iş cinayeti alınan güvenlik önlemlerinin yakın dönem göstergesidir. Ayrıca Brezilya’da defalarca yaşanan atık havuzunun taşmış olması ve ekolojik hayata verdiği zarar bilinmektedir. Hal böyleyken ısrarla var olan değerleri yok etmeye çalışmanın ve tüm gerçekliğe göz yummanın bir anlamı yoktur” denildi.
 
“Görmeyen göz, duymayan kulak kalmasın diye”
Konuyla ilgili sosyal medya kampanyası başlatılacağı belirtilen açıklamada; “Konunun öneminin ve aciliyetinin anlaşılması için görmeyen göz, duymayan kulak kalmasın diye, 19 Haziran Çarşamba günü  20:00-22:00 saatleri arasında Twitter dan sosyal medya kampanyası başlatıyoruz. Tüm Türkiye’den destek bekliyoruz. Yaşamı savunmak için sadece birkaç dakikasını ayırmasını ve Twitter hesaplarından #KazdağlarıHepimizin demelerini bekliyoruz. Hiç kimsenin tek başına yaşam hakkımıza müdahale etmeye hakkı yok. Biz de müdahale edenlere karşı sahip olduğumuz hak ve yetkiye dayanarak mücadelemizi sürdüreceğiz” denildi.
(Eren Aşnaz)
Paylaş