"Tüm gücümüzle ülkemize sahip çıkacağız"

819

 DİSK, KESK, TTB ve TMMOB dün, işçi sınıfının uluslararası mücadele ve dayanışma günü 1 Mayıs için çağrı yaptılar. Belediye Çalışanları Eğitim, Sosyal Tesislerinde yapılan ortak açıklamada, tüm Çanakkaleli emekçiler, 1 Mayıs’ta mücadele alanına davet edildi. Türkiye’de son dönemde artan ekonomik ve siyasi gelişmeler hakkında değerlendirmede bulunulan açıklamada, her yıl onlarca işçinin iş cinayetlerine kurban gittiği ifade edilerek, işsizlik oranının her geçen gün daha da arttığı vurgusu yapıldı. Açıklamada; “Demokrasi, adalet, laiklik,  toplumsal barış ve kardeşlik, Anayasal sınırları aşan fiili bir OHAL rejimine kurban edilmektedir” denildi. 1 Mayısta saat 12:00’da Hastane Bayırında toplanarak Cumhuriyet Meydanına yürüyerek işçi bayramının kutlanacağı dile getirilen açıklamada; “Bizler; işçiler emekçiler birlik ve bütünlük içerisinde, demokrasiye ve ülkemize tüm gücümüzle sahip çıkacağız” ifadelerine yer verildi. 

 
“Dar gelirlilerin hayatı her geçen gün zorlaşıyor”
Hükümetin patron yanlısı icraatlarının, yoksul ve dar gelirlilerin hayatını her geçen gün daha da zorlaştırdığı belirtilen açıklamada; “Savaşın faturası halka kesilirken, patronlara, yeni ‘müjdeler’ geliyor. Grevler ve her tür hak arayışı, OHAL bahane edilerek yasaklanıyor. Gerçek ücretler sürekli düşerken, enflasyon çift haneli rakamlarla ifade ediliyor. Günde 4-5 işçi kardeşimizin iş cinayetlerine kurban gitmesi, iş güvenliği ve işçi sağlığı yasasının uygulanmasının ertelenmesine engel olmuyor. Devlet hastaneleri, özel hastanelere dönüşüyor. Şehir hastaneleri yaygınlaştırılarak sağlık paralı hale getirilirken, sağlık çalışanları sözleşmeli, esnek, kuralsız çalışmaya zorlanıyor. Gençler gelecekten umutsuz. İşsizlik rakamları hızla büyüyor. İşsizliğin faturası kadınlara yıkılarak ve kadın sömürüsü artırılarak aşılmak isteniyor. Genç işsizlik oranı, her geçen gün artıyor. İşçilerin taleplerini dinlemeyen Hükümetin, memurların da haklarını her gün daha fazla budayarak, düşük zam, iş güvencesini kaldırma girişimleri ile güvencesiz ve düşük ücretle çalışmayı dayatıyor. 2017 yılında ekonomi yüzde 7.4 büyürken, işsizlik ve yoksulluğun, cari açığın da büyüdüğünü yaşayarak görüyoruz” denildi.
 
“İstismarın, tecavüzün, cinayetin gerçek nedenleri perdelenmek isteniyor”
Kadın cinayetleri, tecavüz ve çocuk istismarlarında yaşanan artışlara dikkat çekilen açıklamada; “Bu günlerde hadım tartışmalarıyla istismarın, tecavüzün, cinayetin gerçek nedenleri perdelenmek isteniyor. Vatandaşı, sosyal medya hesaplarına kadar inceleyip, ceza yağdıranlar, kadınları ve çocukları koruma konusunda ne hikmetse elleri kolları bağlı olarak seyirci kalıyor. AKP Hükümeti, iktidarını sağlamlaştırsın, seçimlerde biraz daha oy toplasın ve AKP’li patronlar Suriye’de enerji ve inşaat işlerinden pay kapsın diye, hükümetin içeride ve dışarıda yürüttüğü savaş, halkın yoksullaşmasına, gençlerin ölmesine yol açıyor. Mülteciler patronların insafına terk edilmiş, kölelik koşullarında çalıştırılan birer üretim aracına dönüştürülmüştür. Ülkenin her önemli sorunu içeride ve dışarıda savaş politikaları devreye sokularak çözülmek isteniyor. Irk, din, mezhep ve siyasi ayrımlar körüklenerek emekçilerin bölünmeye çalışıldığını hükümetin uygulamalarında görüyoruz. Bu gidişe işçilerin, memurların, kadınların, gençlerin birleşik mücadelesinin dur diyebileceğini buradan belirtmek gerekiyor” ifadelerine yer verildi.
 
“Bu düzen, 2006 işçinin çalışırken öldüğü bir düzendir”
Ülkede bir rejim değişikliği sürecinin hızla ilerlediği dile getirilen açıklamada; “Demokrasi, adalet, laiklik,  toplumsal barış ve kardeşlik, Anayasal sınırları aşan fiili bir OHAL rejimine kurban edilmektedir. Kalıcılaştırılmak istenen düzenin nasıl bir düzen olduğuna, bu düzenin hangi sınıfların çıkarına, hangi sınıfların zararına olduğuna, 20 Temmuz 2016’dan beri tanığız. Bu düzen, “OHAL’e sığınarak grevlerin yasaklandığı, sendikal hak ve özgürlüklerin yok sayıldığı bir düzendir. Bu düzen, Soma’dan, Ermenek’ten ders çıkarmayan, işçi sağlığı ve iş güvenliğini sermayenin kar hırsına terk eden, bir yılda 2006 işçinin çalışırken öldüğü bir düzendir. Bu düzen ‘Torunlar’ düzenidir. Bu düzen, hukukun yerini fermanların, sosyal hakların yerini ulufenin, diyalogun yerini çatışmanın, liyakatin yerini yandaşlığın aldığı bir düzendir. Bu düzen cumhuriyetin laiklik ve demokrasi gibi temel nitelikleriyle, “Yurtta Barış Dünyada Barış’ gibi temel kurucu ilkeleriyle ve temel yurttaşlık haklarıyla çatışan bir düzendir” denildi. 
 
“1 Mayısta alanlara çıkarak tüm dünyaya haykıracağız”
Son olarak Çanakkale’de doğa talanına izin verilmeyeceği belirtilen açıklamada, tüm emekçilere çağrıda bulunularak; “Bu düzene itirazı olan, ülkenin geleceğine dair endişe duyan, demokrasiye, barışa ve adalete hasret milyonlar hiç olmadığı kadar emeğin birleştirici ve dönüştürücü gücüne ihtiyaç duymaktadır. İşte bu nedenle, bizler, ‘işçiler emekçiler, birlik ve bütünlük içerisinde, demokrasiye ve ülkemize tüm gücümüzle sahip çıkacağımızı Çanakkale de 1 Mayısta alanlara çıkarak tüm dünyaya haykıracağız. Çanakkale`nin yağmaya açıldığı, verimli tarım arazilerinin, altıncılara, rantçılara peşkeş çekildiği bu günlerde Atikhisar Baraj Gölü havzasının bile siyanürcülere verilmek istendiği, Bozcaada, Gökçeada ve Tarihi Yarımadanın bile rant uğruna, turizm adı altında yağmalanmak istendiği, yapımı süren otoyol ve köprü ile, sanayi havzasına dönüştürülmek istenen Güney Marmara ile, termik santrallerle donatılacak Biga yarımadası ile, yaşanılamaz hale getirilmek istenen Çanakkale`nin işçileri ve emekçilerine çağrımızdır. Gelin el ele kardeşçe şehrimize, toprağımıza, suyumuza, doğamıza, emeğimize sahip çıkalım. Demokrasi, özgürlük, adalet ve laiklik için omuz omuza barışın kenti Çanakkale de hep birlikte barış türkülerini söyleyelim. 1 Mayısta saat 12:00 da Hastane Bayırında toplanarak Cumhuriyet Meydanına yürüyerek bayramımızı kutlayalım. Bu kenti yağmalatmayacağımızı, kaz dağlarının üstünün altından daha değerli olduğunu birlikte haykıralım” ifadelerine yer verildi.
(Eren Aşnaz)
Paylaş