Gazeteci Deniz Sipahi, Hürriyet Gazetesi’nin Ege Eki’nde geniş yer ayırdığı Troya Müzesi’nin “30 yıllık serüveni”ni anlattı. Müzenin kısa bir sürede Çanakkale turizmine yönelik olumlu etkisini de gözlemleyen Sipahi, “1992 yılında dönemin Kültür Bakanı Fikri Sağlar Çanakkale’ye gelir. Çanakkaleliler kaçırılan Troya hazinelerinin Türkiye’ye iade edilmesi için hukuki sürecin başlatılması taleplerini içeren 10 bin imzalı bir dosya verir. Bakanla yapılan görüşmede o dönemin Kazı Başkanı Prof. Dr. Manfred Korfmann da vardır. Korfmann talebi destekler ve hazinelerin sergileneceği bir müzenin Çanakkale’ye çok yakışacağını söyler. O günden sonra Çanakkalelilerin gündemi Troya Müzesi olur. Benim Çanakkale olan tutkumu herkes bilir. Müzenin yapılması için yıllar içinde birçok kez yazdım. Konuyu hep sıcak tuttuk. Hatırlıyorum Cumhurbaşkanı Erdoğan her 18 Mart’ta Çanakkale’ye geldiğinde Çanakkaleliler şehrin öncelikli taleplerini içeren dosya verdiklerinde; ilk sırada ulaşım, ikinci sırada da Troya Müzesi yazılırdı. Yani işin özü Çanakkaleliler müzeyi çok istedi ve bu da hayata geçti. Müze Çanakkale turizmine sınıf atlattı. Çanakkale’nin dünyadaki en önemli markası olan Troya Antik Kenti yabancı turistlerin yüzde 95’inin Çanakkale’ye gelme gerekçesi. Müzenin yapımında Manfred Osman Korfmann’ın, Mehmet Daniş’in, Ertuğrul Günay’ın katkıları büyüktür. Ve elbette Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın müzenin hayata geçmesinde önemli payı vardır. İstenirse olur. Truva Müzesi Çanakkale’ye çok yakışmış” dedi.
“Troya Müzesi hazinelerini bekliyor”
Sipahi, Korfmann’ın Troya ve Çanakkale’ye olan katkısına da değinerek, Prof. Dr. Aslan’ın değerlendirmelerine yer verdi. Sipahi, “1988 yılında Troya Çanakkale’den kopuk, küçük bir sahil kasabası niteliğindeydi. O yıllarda Troya’ya gelen ziyaretçi sayısı yaklaşık 30 bin civarındaydı. Örenyerinin içinde turistlerin bırakın su içebileceği bir yeri, gidecekleri bir tuvalet bile yoktu. 1988 yılında Troya’daki yeni dönem kazı ve düzenleme çalışmalarını M. Osman Korfmann başlattı. Önce örenyerini gezilebilen bir yere dönüştürdü; daha sonra da yaptığı arkeolojik keşifler ve yayınlarda Troya’nın bir Anadolu kenti olduğunu ortaya koydu. Ancak Korfmann’nın bence asıl önemli işlevi, Çanakkalelilere hayal etmesini öğretmesi oldu. Önce imkansız gibi gözüken Troya Tarihi Milli Park sürecinin, dönemin yetkili kurumlarının büyük destekleriyle sonuçlandırılmasını sağladı. Daha sonra ise Kültür Bakanlığı’nın çabalarıyla 1988 yılında Troya Dünya Kültür Mirası Listesi’ne alındı. İşte bu dönemden itibaren Korfmann, bir Troya Müzesi hayalinden söz etmeye başlamıştı. İnişli çıkışlı geçen bu süreç Türkiye ve uluslararası kamuoyunda sürekli tartışıla geldi. Yaklaşık 15 yıldır özellikle Çanakkale’nin ama aynı zamanda Türkiye’nin üzerinde konuştuğu Troya Müzesi 18 Mart 2019 yılında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından açıldı. Troya Kazı Başkanı Prof. Dr. Rüstem Aslan diyor ki; ‘Bu müzeyle öncelikle Troya’dan 19. yüzyıldan itibaren dünyanın 44 farklı müze ve koleksiyonuna dağılan eserlerin geri dönüş süreci için Türkiye’nin elinde çok önemli bir argüman oldu. Hazinelerin küçük bir parçası Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın Penn Müzesi ile ortak çalışmasıyla geri döndü, ancak diğerlerinin de dönmesi için hukuki sürecin dışında etik bir baskı da oluşturabileceğiz. Eserlerin çıktıkları yerde sergilenmesi ilkesi için önümüzde hiçbir engel olmayacak. Bunlar müzenin arkeoloji dünyasına olan etkisi olacak. Ancak müze aynı zamanda doğrudan kenti etkileyecek. 500 bin olan ziyaretçi sayısı kısa bir süre içinde 1 milyona çıkacak. Çanakkale turistlerin Troya’yı görmek için gelip geçtiği yer olmaktan çıkıp konakladığı bir destinasyona dönüşecek.’ Şimdi buna odaklanmalıyız. Bu topraklardan kaçırılan hazinelerimizi geri döndürmeliyiz. Bu kampanyayı başlatıyoruz” dedi.
Troya Müzesi, Time listesine girdi
Sipahi, “Açıldıktan sonra Troya Müzesi, Time dergisinin dünyada görülmesi gerek 100 yer listesine girdi. Avrupa Müzeler Birliği Yılın Müzesi (EMYA) yarışmasında finale kaldı. Kısa süre içerisinde ödüller aldı ve yeni ödüllerin en güçlü adayı olduğunu ispat etti. 2011 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın yarışmasıyla birinci seçilen Ömer Selçuk Baz’ın projesi Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından yaptırıldı. Ben müzeyi çok beğendim. Siz de görün” dedi.
Gazeteci Kıray ve Prof. Dr. Aslan’ı da unutmadı
“İki önemli ismi de yazmam gerekir” diyen Sipahi, “Ben sivil inisiyatiflere çok inanırım. Toplumsal bir meseleyi elbette siyasi kararlar çözer. Ancak bunun olgunlaşmasında STK’ların, gazetelerin, gazetecilerin de büyük etkisi olur. Çanakkale’ye sayısız kez gittim. Türkiye’nin de, özellikle de Ege’nin problemlerini, gerçeklerini, değerlerini çok iyi bilirim. Çanakkale bölgesinde iki değerli ismin yazılarını, yorumlarını, söylediklerini hep dikkate alırım. Troya Kazı Başkanı ve Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Rüstem Aslan’ın hem kent için, hem de Truva Müzesi için katkılarını unutamam. Ve Murat Kıray... Müthiş bir gazetecidir. Haber varsa Murat oradadır. Çanakkale varsa dünyanın her yerindedir. Kentine, ülkesine aşık bir fikir önderidir aynı zamanda... Müzeyi gezerken bu iki değerli dostumu da yanıma almayı ihmal etmedim. Hem özlem giderdik, hem de Truva Müzesi’ni gezdim. Tavsiye ederim; mutlaka gidin. Ve hatta müzeyi bahane edip Çanakkale’ye gidin” dedi.
(Seçkin Sağlam)