"Troya Hazineleri, ait olduğu yere dönmeli"

942

 Amatör arkeolog Heinrich Schliemann tarafından 1873’te önce Yunanistan’a daha sonra Almanya’ya kaçırılan Troya Hazineleri, ‘Troya Hazineleri - Asırlık Hasret’ belgeseli ile beyaz perdeye taşındı. Kanyon AVM’de yapılan gösterime Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Çanakkale Valisi Orhan Tavlı, AKP Grup Başkanvekili ve Çanakkale Milletvekili Av. Bülent Turan, Hürriyet Gazetesi Muhabiri İsmail Saymaz ve çok sayıda vatandaş katıldı.  Yapımcılığını ve Yönetmeliğini Nihal Ağırbaş’ın yaptığı belgeselin senaryosu gazeteci Ömer Erbil tarafından kaleme alındı. Çok sayıda oyuncunun yer aldığı filmde Schliemann’ı tiyatro ve sinema oyuncusu Cenan Çamyurdu canlandırdı. Troya Kazı Başkanı Prof. Dr. Rüstem Aslan, Doç Dr. Ali Sönmez ile Arkeolog Nezih Başgelen filmin danışmanları arasında yer aldı. 2018 Troya Yılı kapsamında yapılan Troya Hazineleri Belgeseli, Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından desteklenen tek film oldu. Çanakkale Valiliği tarafından özel ilgi ile desteklenen filmin ana sponsorluğunu ise NUROL Holding ve TÜMAD Madencilik yaptı. Heinrich Schliemann’ın kazı notları ve hatıralarından alıntılarla oluşturulan senaryoda; Schliemann’ın rotası, Çanakkale`de araştırma yaptığı yerler, eserleri kaçırdığı Karanlık Liman dahil tüm gerçek mekanlar görüntülerde yer alıyor. 5 ayda hazırlanan belgeselin ilk gösterimi Adana Film Festivalinde gerçekleşti. 76 dakikalık uzun metraj drama belgesel film 4k olarak çekildi. Belgeselde ayrıca, çekimlerin yapıldığı dönemin Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş ile Çanakkale Milletvekili Bülent Turan`ın görüşlerine de yer veriliyor.


Belgesel, Troya’nın tarihine ışık tutuyor…
Kaçırılmanın ardından 2’nci Dünya Savaşı’nda savaş tazminatı olarak Almanya`dan Rusya’ya götürülen ve 1990’da Moskova Pushkin ile St. Petersburg Hermitage müzelerinde olduğu ortaya çıkan hazineler üzerinde 3 ülke de hak iddia ediyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı destekleriyle 2018 Troya Yılı kapsamında Ehl-i Hayal Film tarafından hazırlanan ‘Troya Hazineleri - Asırlık Hasret’ belgeseli, hazinelerin kaçırılma süreci ve sonrasını Osmanlı ile Yunanistan belgelerinin ışığında izleyiciye sunuyor. İlk gösterimi 25’inci Uluslararası Adana Film Festivali`nde gerçekleştirilen ‘Troya Hazineleri - Asırlık Hasret’ belgeselinde, Türk ve Alman uzmanların görüşlerine yer verilirken, sonrasında farklı medeniyetlerin de hüküm sürdüğü Troya`nın tarihine ışık tutuluyor. Doğduğu evden başlayarak, Osmanlı topraklarına gelişi, orada kurduğu ilişkileri ve hazineleri bulma hırsı irdelenen filmde Schliemann`ı, tiyatro ve sinema oyuncusu Cenan Çamyurdu canlandırıyor.
 
Troya Hazineleri-Asırlık Hasret
Schliemann, tacirdi ve hazine avcısıydı. Çocukluğunda hayalini kurduğu hazineler uğruna önüne çıkan herkesi yıkıp geçti. Kazdığı tabakaları bir köstebek yuvasına çevirdi, Troya Antik Kenti Kazı Başkanı Rüstem Aslan’ın ifadesiyle Troya`nın kalbini söküp aldı. 1870 yılında Troya’da kazı izni aldı, ancak Osmanlı Devleti ile yaptığı kazı protokolüne uymayarak hazineleri, yaptığı sinsi planla, bir gece vakti Karanlık Liman’dan bir daha geri dönmemek üzere kaçırdı. Oysa o dönemdeki Eski Eser Yasası eserlerin yurt dışına çıkarılmasını yasaklıyordu. Osmanlı Devleti bilinenin aksine eserlerin peşini bırakmayarak Yunanistan’da dava açtı. Yunan mahkemeleri önce Schliemann’ı haklı çıkarsa da bir üst mahkeme olan Yunanistan Kraliyet Mahkemesi davayı bozdu ve Osmanlı Devleti’ni haklı bularak eserlerin iadesine karar verdi. Lakin Schliemann Atina’daki evinden de eserleri kaçırmıştı. Osmanlı Devleti bu kez 1 milyon Frank Tazminat davası açtı ve Schliemann’ın tüm gayrimenkullerine haciz koydurdu. Yunan mahkemesi 1 milyon franka karşılık Schliemann’ı 10 bin Frank ödemeye mahkum etti. Osmanlı Devleti büyük bir şok yaşadı. Eserleri alamayacağını anlamıştı. Schliemann hatıralarında ‘Tüm uygar dünya bu yaptıklarımdan dolayı beni ayakta alkışlayacak’ diyordu. Fakat Anadolu insanının hafızasında ve Osmanlı arşivlerinde eserleri aşıran bir hırsız olmaktan kurtulamadı. 
 
“Bu tarz filmlerin dünyada gösterilmesini sağlamamız gerekiyor”
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, çok beğenilen Troya Operasının da yurt dışında ünlü opera binalarında sanatseverlerle buluşacağını söyleyerek; “Önemli olan hazineyi kaptırmamak, getirmek çok zahmetli ve çok çok maliyetli. Türkiye Cumhuriyeti, bunları geri getirmek için inanılmaz maliyetler ödüyor ve yıllar süren bir savaşla getirmeye çalışıyoruz. Elimizden geleni yapıyoruz ama çok çabuk olmasını beklemeyin. Maalesef böyle değerli hazineleri verirken süreci uzatıyor yabancı ülkeler. Avrupalıların yeri geldiğinde demokrasiden, haktan, hukuktan nasıl kaçtıklarını göstermemiz gerekiyor. O açıdan başarılı bir çalışma ama biz bunu dünyaya göstermeyi başarabilirsek başarılı olacak. Bundan sonraki odağımız da bu olacak açıkçası. Bu tarz filmlerin dünyada gösterilmesini sağlamamız gerekiyor” dedi. 
 
“Troya Hazinelerini ait olduğu yere getirmek istiyoruz”
AKP Grup Başkanvekili ve Çanakkale Milletvekili Bülent Turan; “ Bu akşam çok keyifli bir akşam. Troyada demirin işlendiğini biliyoruz. Son yüz yılda yağmalanan bir Troya olduğunu biliyoruz. Fatih Sultan Mehmet, İskender, Atatürk gibi liderlerin atıfta bulunduğu Troya’nın kalbini söküp götürdüler. Çalışmalarımızla Troya Hazinelerini ait olduğu yere getirmek istiyoruz. Bu münasebetle müze olması gerekiyordu. Müze olduğu zaman, uluslararası hukuka göre yerinde sergilenmesi sağlanabiliyor. Troya yılı münasebetiyle Troya’yı ayağa kaldıran çok çalışma yapıldı. Müze de o çalışmalardan biridir. Çevrede köylerde düzenleme ve çalışmalar yapıldı. Hedef bellidir. Troya Hazineleri yerinde sergilenecektir. Rusya’da olduğunu biliyoruz. 2.Dünya Savaşında, Almanya’dan ganimet olarak alınmış Rusya’ya götürülmüş. Rusya ile ilişkilerimiz de iyi. Takipte olacağız. Troya’dan çalınan Troya Hazinelerinin yerine getirilmesi için çalışacağız. Bölge kalkınmasına ve tanıtımına katkısı olacak. Herkesi bu çalışmalara katkıda bulunmaya davet ediyorum.
Troya Yılının ilan edilişiyle, çevrenin restorasyonundan başlayarak, müzeye kadar çok değişik çalışmalar yapıldı. İlk önce turist sayısının arttığını gördük. Ziyaretçi sayısı 250 binden 500 bine çıktı. Bölge değişti daha da değişecek. Köylü esnaf bu gelişmeden ekonomik olarak yararlanacak” dedi.
 
“Seyirciyi filmin içine daha fazla çekebilmek için dokü-drama yaptık”
Belgeselin yapımcılığını ve yönetmeliğini Nihal Ağırbaş; yapımın dokü-drama türünde olduğunu aktararak; “Schliemann`ın hatıralarından, kazı notlarından, kitaplarından, danışman hocalarımızın görüşlerinden yararlanılarak senaryo oluşturuldu. Osmanlı arşivleri tarandı film yapılırken. Aslında o kadar şaşırtıcı detaylar var ki senaryoda. Biz seyirciyi filmin daha fazla içine alabilmek için dokü-drama yaptık. Aslında yüzde 60-70`i sinema olan ve bir taraftan belge niteliği olan bir filmden bahsediyoruz. Kendisine çok büyük heyecanla bu filmi anlattığım ilk günden bu güne kadar bizi yalnız bırakmayan, desteğini hiç esirgemeyen AK Parti Grup Başkanvekili ve Çanakkale Milletvekili Bülent Turan`a sonsuz teşekkür ediyorum. Bakanımız Mehmet Nuri Ersoy başta olmak üzere Kültür ve Turizm Bakanlığı`na, filmi sahiplendikleri için, ana sponsorlarımız Nurol Holding ve TÜMAD Madencilik`e bu filmi bu şartlarda yapabilmeme olanak sağladıkları için teşekkür ediyorum” ifadelerini kullandı.
(Baykal Sağlam)
Paylaş