TEMA’dan çevre duyarlılığı

TEMA Çanakkale Temsilciliği, çevre konusunda önemli bir etkinliğe imza attı.

399
Halkbahçesi`nde gerçekleşen etkinlikte ağaçlara asılan yazılar ile hem Kazdağları hem de çevrenin önemine dikkat çekildi. TEMA Çanakkale Temsilciliği tarafından çevrenin önemine dikkat çekmek amacıyla düzenlenen "Kazdağlarının sesi ve su kaynak değil doğal varlıktır" temalı işlenen görsel sunum ise vatandaşların dikkatini çekmeyi başardı. Halkbahçesi`nde ağaçlara asılan yazılar ilgi görürken, etkinlikte işlenen çevre konusu ise başarıyla sonuçlandı. "Kazdağlarının sesi ve su kaynak değil doğal varlıktır" konulu temalarının işlendiği görsel etkinlik ile ilgili bilgiler veren TEMA Çanakkale Temsilcisi Erdem Alagök; Kazdağları`nda yaşanan doğa katliamlarını değişik bir görsel açı ile vatandaşlara sunduklarını belirterek; "Bugün, TEMA Çanakkale Temsilciliği olarak `Kazdağlarının sesi ve su kaynak değil doğal varlıktır` temalarının işlendiği görsel bir etkinliği Halk Bahçesinde gerçekleştiriyoruz. Etkinlikten amacımız; gün boyunca parkı kullanan vatandaşlarımıza Kazdağlarında yaşanan doğa katliamlarını değişik bir görsel açı ile sunarak bilgilendirme yapmak, farkındalık yaratmak bir nebze de olsa gün içerisindeki bir sohbette ya da kordonda günbatımını seyrederken yaşamı yeniden tanımlamaya çalıştırmaktır" dedi.
 
 
"Kazdağlarında ne oluyor?"
Kazdağlarında ne oluyor? sorusuna cevap veren Alagök; "Yaklaşık 250-300 ton olduğu tahmin edilen altın rezervi için başta uluslar arası altın arama firmaları olmak üzere şimdilik 16 firma, yetkililerce verilmiş yasal ruhsatlara binaen altın arama çalışmalarına başlamış durumda. Dünyanın değişik bölgelerinde yapılan altın arama çalışmalarında elde edilen örneklemelere göre 1 ton topraktan 10 gram altın elde edilmekte, 1 gram altın için de yarım ton su 175 gram siyanür kullanılmaktadır. Altının doğada saf halde bulunmadığını düşünürsek toprağın derinliklerinde zerrecikler halinde bulunan 250-300 ton altının çıkarılabilmesi için yaklaşık 2,5 milyon ton kaya ve toprağın yaklaşık 400 bin ton siyanür kullanılarak ayrıştırılması gerektiğini hatırlatmakta fayda var. Sonuç olarak; Yürürlükte olan Maden Yasa`sına göre maden arama ruhsatları kolaylıkla alınabiliyor yani Kazdağlarında her şey yasal. Mademki her şey yasal o halde, Bilim adamları, Akademik çevreler, STK` ları ve Çevreci kuruluşlar neden tepki veriyor? Altın arama firmaları dâhil herkes biliyor ki altın arama çalışmaları yapılan bölgelerde altın çıkarıldıktan sonra geriye siyanür ile zehirlenmiş bir toprak, ormanı katledilmiş bir bölge ile toprağı alınmış dev çukurlar kalır ve Toprağın Ekolojik yapısı yüzyıllarca devam edecek bozulmalara sebep olur. Bu gerçeği bilen Bilim adamları, Akademik Çevreler, STK` ları, Çevreci kuruluşlar ve konu ile bilgilendirilmiş yöre halkı gelecek nesillerinin doğası bozulmamış bir çevrede sağlıklı olarak yaşayabilmesi için maden ruhsatlarının DOĞANIN ALEYHİNE kullanılmaması için bilimsel bir tepki veriyor. Çünkü; zengin biyolojik çeşitliliği, kuşların ikincil göç yolları olmasıyla uluslar arası değerlendirme ölçütlerine göre "Önemli Bitki Alanı ve Önemli Doğa Alanı" olarak kabul edilen Kazdağlarında yapılacak 10-12 yıllık altın arama çalışmaları sonucunda başta yaklaşık 10 milyon adet zeytin ağacı olmak üzere Ormanlarımız ve tarımsal üretim alanları olumsuz yönde etkilenecek, Balıkesir-Edremit-Çanakkale üçgeninde yaşayan yaklaşık 2 milyon insanın temiz SU kaynağı kirlenecek, geçimini bitkisel üretim ve tarımla sağlayan 750 bin insan ekonomik olarak zaman içerisinde mağdur duruma düşecektir. Bu nedenle; gerek gelecek nesillerimizin sağlığını ve ekonomik özgürlüğünü olumsuz yönde etkileyecek gerek ise çevre dengesinin bozulması sonucu zarar görecek ancak dilleri olmadığında konuşamayan bitkisel ve hayvansal tüm canlılar adına tepki veriyoruz" diye konuştu.
 
"Toprak yaşamdır, takas kabul etmez"
"Her şeyin yasa ve yönetmelikler çerçevesinde yürütüldüğünü savunan şirket sözcülerinin `sosyal ve çevresel projelerle bölge halkına destek sağlayacakları` açıklamalarını mizah olarak değerlendiriyor, `Toprak Yaşamdır, Takas Kabul Etmez` söylemi ile tepki veriyoruz" diyen Alagök şu şekilde konuştu: "Ve soruyoruz Altın uğruna çevre dengesini ve insan sağlığını bozduğunuz bir çevrede nasıl bir çevresel proje düşünüyorsunuz ve ne zaman uygulayacaksınız?, Örneğin kanser araştırma hastanesi yapmayı düşünüyor musunuz? Tepkimiz; görünen boyutu ile her ne kadar yasalar gereği ruhsatlarını alarak Doğayı tahribata başlayan şirketler yönünde görünse de tepkimizin gerçek hedefi ve boyutu yaradılıştan günümüze doyumsuz insan egosunu kontrol altına alamayan ve dünyanın her bölgesinde yasal ya da yasal olmayan gerekçeler ile doğayı ve insanlığı mahvetme aşamasına getiren düşünceleredir. Tepkilerimizde, bilimsel ve akademik çalışmaların gerçekçiliği ile "Bir Müslüman fidan diker de onun meyvesinden insanlara ve hayvanlara yiyecek olursa o yiyeceklerden fidan diken için bir sadaka olur" dinsel düşünce boyutunun anlam ve maneviyatını birleştirerek TEMA Çanakkale Temsilciliği olarak oyumuzu her zaman doğanın ve insanlığın lehinde kullanıyoruz. Bu nedenle; %70`i Çanakkale İl sınırlarında kalan Kazdağlarının katliamından zarar görecek olan Çanakkaleli hemşerilerimizi geleceğine sahip çıkmak için bilgilendirerek, bilinçlendirerek tepkilerimizin yanında yürüyen bir orman olarak görmek istiyor `cennet anaların ayakları altındadır` düşüncesinden yola çıkarak gün geçtikçe bilinçlenen kadınlarımızın yeryüzü cennetine de sahip çıkmalarını bekliyoruz."
Paylaş