Taş Ocağı köyü yaşanmaz hale getirdi

Ezine’ye bağlı Koçali köyü sınırları içerisinde işletilen Granit Taş ocağı köylüler için kabus oldu. Patlamalar ev duvarlarında hasara neden olurken toz bulutu da tarım üretimini vurdu. Köyün içme suyunun büyük tehdit altında olduğu öğrenilirken çocuklar patlamalardan olumsuz yönde etkileniyor.

1048
Köyün adeta merkezinde bulunan taş ocağı köylülere hayatı dar ederken, içme suyunu da tehdit ediyor. Köylüler evlerinin patlamalar nedeniyle büyük zarar gördüğünü ifade ederken ilerleyen dönemde içecek su bulamayacağız endişesi yaşadıklarını bildirdiler.
 
Köyde incelemelerde bulunan CHP Çanakkale Milletvekili Serdar Soydan; “Biz çevreyi koruyalım diyoruz bunlar kendi çevresini koruyor. Çevreyi korumak demek kendi çevreni korumak demek değildir. O bölgede yaşayan insanların da geleceğini korumak durumundasın. İnşallah bunlar bir an önce paraya doysun da kasa dolduktan sonra baksınlar bu memlekette neler oluyor. Bunlara bir an önce önlem almak gerekiyor” dedi.
 
 
 
Çanakkale Kazdağları, Biga yarımadası başta olmak üzere madenciler ve termik santrallerin olumsuz etkileri ile mücadele ederken taş ocakları da büyük bir sıkıntı oluşturuyor. Ezine’ye bağlı Koçali köyündeki taş ocağı köyü yaşanamaz hale getirdi. Köyün adeta merkezinde bulunan taş ocağı köylülere hayatı dar ederken, içme suyunu da tehdit ediyor. Köylüler evlerinin patlamalar nedeniyle büyük zarar gördüğünü ifade ederken ilerleyen dönemde içecek su bulamayacağız endişesi yaşadıklarını bildirdiler. Köyde incelemelerde bulunan Cumhuriyet Halk Partisi Çanakkale Milletvekili Serdar Soydan; “Biz çevreyi koruyalım diyoruz bunlar kendi çevresini koruyor. Çevreyi korumak demek kendi çevreni korumak demek değildir. O bölgede yaşayan insanlarında geleceğini korumak durumundasın. İnşallah bunlar bir an önce paraya doysun da kasa dolduktan sonra baksınlar bu memlekette neler oluyor. Bunlara bir an önce önlem almak gerekiyor” dedi.
 
“Tozdan ürün üretemiyoruz”
Köyün geçiminin tarım ve hayvancılık olduğunu bildiren Koçali Köyü muhtarı Sezai Çabuk; “Ocağın zararı daha fazla. Taşlar köyümüze çok yakın. Tozdan dumandan soluk alamıyoruz. Dinamit değil başka bir şey patlatıyorlar. Oda evlerde çatlaklara neden oluyor. Sahaya yakın olanlar daha çok hissediyor. Evlerin 100 metre yakınında olan patlamalardan korkuyoruz. Tarıma da olumsuz yönde etkisi var. Tozdan dolayı tarlayı ekemiyoruz. Otlar toz olunca hayvanlar da yayılamıyor” dedi.
 
“Yaşam tehdit altında”
Bölgede incelemelerde bulunan Cumhuriyet Halk Partisi Çanakkale Milletvekili Serdar Soydan, AKP döneminde kaz dağlarının, bütün dünyanın geleceğinin tehlikeye sokulduğunu hatırlatarak; “Burada köylülerin hayatı tehlikeye sokulmuş durumda. Bu bölgedeki insanlar nerede yaşayacaklar. Burada maden varsa onu kullanalım. Ama bunu kullanırken de çevreye, çevremizdekilere de zarar vermeyelim. Burada yaşayan halkın yaşamı göz ardı ediliyor,sadece bir şirketin hakkını koruyorsan bu iş olmaz” dedi.
 
Soydan şunları söyledi; “Koçali köyü ama Anafartalar kahramanlarından Yahya Çavuş’un köyü burası. Tarihi değeri olan bir köy. Burası elbette granitleri ile ünlü olan bir bölge. Büyük illerin granitleri de buradan gider. Büyükşehirlerde üzerinde gezdiğimiz birçok kaldırım taşı buradan gitmiştir. Bir bölgede yer altı ya da yer üstünde bir zenginlik varsa elbette ki ülke çıkarı açısından, istihdam açısından onu mutlaka kullanmak gerekir. Ama bir şeyi, kullanırken küçük bir kesime çıkar sağlayıp büyük bir kesimin çıkarlarını yok ediyorsanız, o zaman o işte zarar vardır. Orada dikkat etmek gerekir. Özellikle AKP döneminde yapılan şey, sayı anlamında küçük ya da şirketlerin çıkarını korumak için onlarca hatta binlerce insanın çıkarına zarar veriliyor. Küçük bir gurubun çıkarını koruyorlar ama büyük bir gurubunda zarar görmesine neden oluyor. Burada çalışıldığı zaman bölgeyi büyük bir toz bulutu kaplıyor. Yakın bir yerde köyün içme suyu var. Bu kontrolsüzce, hesapsızca yapılan patlatmalar, artıkların su kaynağının olduğu tarafa atılması ile köyün içme suyu tehlikeye girdi. Eğer bir bölgede patlama varsa yer altı suları çamurlanır, yolları tıkanır, akış yönü değişir. İleriki dönemlerde ben korkuyorum ki bu köyde susuz kalacaktır. Aynı zamanda bu köyde tarım ve hayvancılık var. Dağılan toz bulutu çevreye yayılıyor, otların, ağaçların üstüne taş tozu da oturuyor. Burası hayvanların mera alanıdır ancak böyle olunca hayvanlar beslenemez. Nasıl bizim nefes almaya ihtiyacımız varsa sebze, meyve ağacının da yeşermesi büyümesi için meyve üretebilmesi için dalların, yaprakların nefes almaya ihtiyacı vardır. Yaprakların üzerini toz kaplamışsa o gelişmez. Nefes alamaz. Ürün üretemez. Ürünler lezzetli olamaz, sağlıksız olur. Önce siz yiyemezsiniz sonra pazarlardan geri gelmeye başlar. İşte tehlikeler bunlar. Burada yaşayan halkın yaşamı göz ardı ediliyor, bir şirketin hakkını koruyorsan bu iş olmaz. Burada maden varsa onu kullanalım. Ama bunu kullanırken de çevreye, çevremizdekilere zarar vermeyelim. Biz çevreyi koruyalım diyoruz bunlar kendi çevresini koruyor. Çevreyi korumak demek kendi çevreni korumak demek değildir. O bölgede yaşayan insanlarında geleceğini korumak durumundasın. İnşallah bunlarda bir an önce paraya doysun da kasa dolduktan sonra baksınlar bu memlekette neler oluyor. Bunlara bir an önce önlem almak gerekiyor.”
 
“Köylüler korku içerisinde yaşıyorlar”
Yahya Çetin; “Sarsıntı oluyor. Ev yerinden oynuyor. Uyurken de aniden ürküntü yapıyor. Uyurken patladığı zamanda daha büyük sarsıntı yapıyor ben şikayetçiyim. Kayaların üstündeki evler yerinden oynuyor. Kimseye sesimizi duyuramadık.”
 
Mehmet Taştekin; “Kış gününde bile açıkta kaldık. Patlamalardan dolayı duvar çöktü. Ben ustayım kendim yaptım ama çöktü. Mağduruz. Ne yaptıysak kimle görüştüysek çözüm bulunamadı. Köyümüzün dibinde patlamalar oluyor. Muhtar resmi makamlara başvurdu ama sonuç çıkmadı. Ferdi olarak nereye başvurursak başvuralım bir sonuç alamayız. Sözde yakın yerlerden işçi alacaklar ama 6-7 ayda ortada hiçbir şey yokken işten çıkarıyorlar. 3 kuruş tazminat veriyorlar. Bu bölge insanı değil hep dışarıdan tercih ediyorlar. Çalıştırtmıyorlar. Bunlara aklımız ermedi.”
 
Ergin Çetin; “Her an patlama olabiliyor. Ezan okunurken bile patlama oluyor. Her an patlama olabilir endişesi yaşıyoruz. Çocuklarımız psikolojik olarak çok huzursuzlar. Uykularında aniden kalkabiliyorlar. Bu patlamalar hayatımızı her anlamda rahatsız ediyor. Patlama olduğu zaman çocuk çok rahatsız oluyor. Çocuklar patlamalardan korkuyor.”
Paylaş