"Tarımda köklü reformlar hayata geçirilmeli..."

504
Ziraat Mühendisleri Odası Çanakkale Şubesi Yönetim Kurulu tarafından 10 Ocak Tarımsal öğretimin başlangıcının 176. Yılı dolayısı ile kutlama mesajı yayınlandı. Açıklamada; "Tarımsal öğretimin başlangıcının 176. Yılı kutlu olsun. Bilindiği üzere Türkiye`de ilk Tarım eğitim ve öğretimi, 10 Ocak 1846 yılında İstanbul Yeşilköy`de Ayamama Çiftliğinde açılan Ziraat Mektebinde başlamıştır. Cumhuriyet`in ilk 50 yılında ülke politikası olarak öne çıkan tarım reformu nedeniyle, Ziraat öğretimine gereken önem verilmiş ve yüzdelik dilim olarak üniversite sınavlarında en yüksek puan alan öğrenciler bu fakültelere yerleştirilmiştir. Bugün ülkemizde 39 Üniversitede yaklaşık 5 bin öğrenci kontenjanı bulunan 166 program ile Ziraat Mühendisliği öğretimine devam edilmektedir. Her yıl gerek kamu gerek özel sektör kuruluşlarında istihdam edilen ziraat mühendisi sayılarının, yıllık mezuniyet oranlarını karşılayamaması, ziraat mühendislerinin işsizlik rakamlarını günden güne artırmaktadır. Ziraat Mühendislerinin en fazla istihdam edildiği İl Tarım ve Orman Müdürlüklerine son iki yıl atama yapılmamıştır. Tarım sektöründeki zayıflama ve istihdam sorunları, Ziraat Fakültelerini tercih eden öğrenci sayılarının da giderek düşmesine neden olmaktadır. 2021 Yılı Yüksek öğretim sınavı sonuçlarına göre, ziraat Fakültelerinin doluluk oranı %52 olmuştur. Çanakkale`de bu oran %40`ı geçememiştir" denildi. 
 
"Rant odaklı politikalar tarım alanlarını daralttı"
Rant odaklı politikaların giderek tarım alanlarını daralttığı belirtilen açıklamada; "Ülkemizin 70`li yıllarda sanayileşmeye yönelmesiyle, tarım odaklı politikalardan uzaklaşılmış, özellikle son 20 yıllık süreçte, tarımsal potansiyelimizin kamucu yaklaşımlardan uzak politikalar ile yönetilmesi, tarım sektörünün ve dolayısıyla ülke ekonomisinin bugünkü duruma gelmesinde önemli rol oynamıştır. İMF ve Dünya Bankası programları ile Dünya Ticaret Örgütü ve Avrupa Bilirliği uyum yasalarının tamamı Türkiye gibi ülkelere "tarımsal destekleri azalt, kırsal nüfusu düşür, tarımsal üretime kota uygula, suyu ticarileştir, kamuya ait tarım işletmelerini özelleştir ve ithalatı serbest bırak" demişlerdir. Ülkemiz tarımında uygulanan bu politikalar çerçevesinde bir yandan küçük çiftçilik tasfiye edilirken şirketler tarıma el atmaya başlamış, kırsal alanlar boşalmış, kır emekçileri kentlere yığılarak marjinal işlerde istihdam edilmişler ya da sanayiye ucuz iş gücü haline gelmişlerdir. Odağına çiftçiyi ve üretimi almayan politikalar; etten buğdaya, patatese, soğana kadar hangi ürünün sıkıntısı yaşanıyor veya fiyatı artıyorsa çözüm yolu olarak ithalata başvurarak sorunu daha da çözümsüz hale getirmektedir. Tarım ilaçlarından gübreye, mazota, elektriğe, traktöre kadar tüm girdilerin maliyetleri, artan döviz kurları ile hızla yükselirken, rant odaklı politikalar giderek tarım alanlarını daraltmaktadır. Ayrıca ilimiz başta olmak üzere ülkenin her tarafında tarım arazileri, ovalar, ormanlar, su kaynakları, göller, kömürlü termik santraller, vahşi madencilik nedeniyle yoğun baskı altındadır" denildi. 
 
"18 yılda sekiz yüz binden fazla çiftçi ailesi tarımı terketti"
Açıklamada; "TÜİK verilerine göre enflasyonun %36.08, gıda enflasyonun %43.80 olduğu, yine asgari ücrete %50, memur maaşlarına %30 dolayında zam yapıldığı bir bütçede, üreticilere yapılan destek %12.5`lerde kalmıştır. Bağımsız kuruluşlar tarafında hesaplanan enflasyonun %82.81 olduğu da dikkate alınırsa yapılan desteğin hiçbir anlamı olmadığı görülecektir. Son günlerde açıklanan ekonomi paketlerinde de çiftçinin adı yoktur. Bu politikalar sonucu son 18 yılda sekiz yüz binden fazla çiftçi ailesi tarımı terk etmiş 3 milyon hektardan fazla tarım arazisi ekilip biçilmeyerek boş kalmıştır. Ziraat fakültelerinde öğrenim gören mühendis adaylarının önemli bir bölümünü, aile mesleğinin devamını ziraat mühendisi olarak sürdürmek isteyen öğrenciler oluşturmaktadır. Geçimini tarımsal faaliyetlerle sürdüren ailelerin bu mesleğe bakış açıları, fakültelerimize olan tercihleri azaltan nedenler arasında düşünülmelidir. Buğday üretimi son 10 yılın en düşük seviyesindedir. Türkiye`nin en önemli tarımsal ürünü buğdayda üretim, 2021 yılında, önce rekolte 19 milyon ton belirlenmiş sonra bu rakam birkaç kez revize edilerek 15 milyon tona düşürülmüştür. Bu yüzden Türkiye dışarıdan 9 milyon ton dolayında buğday ithal etmek zorunda kalmıştır. Buğdaydaki bu durum diğer ürünlerde de farklı değildir" ifadelerine yer verildi. 
 
"Tarımda Cumhuriyet`in ilk yıllarına dönülmeli"
Açıklamada son olarak; "Ziraat Mühendisliği mesleğine verilen değerin, geçmişte olduğu gibi hak ettiği seviyesine yeniden ulaşabilmesi, bu alanda yürütülen eğitim-öğretimin faaliyetlerinin geliştirilmesi, yürütülen tarımsal üretim politikaları ve tarım sektörünün gelişimiyle ile doğrudan ilişkilidir. Diğer bir önemli husus da meslek aidiyetidir. Aidiyet duygusunun tatmini, o mesleğin mensupları için kurumsal bir meslek odasının varlığı ile mümkün olmaktadır. Ziraat Mühendisleri Odası, bu anlamda Ziraat Fakültesi öğrencilerini ve Ziraat Mühendislerini kucaklamak, desteklemek ve yönlendirmek amacıyla varlığını sürdürmektedir. Çözüm, üretimi odağına alan ve üretimden dış ticarete kadar tüm süreci planlayan, girdi maliyetlerini düşüren, destekleri arttıran, taban fiyat uygulayan, çiftçiyi borçlarından kurtaran, ithalatı, özelleştirmeleri durduran ve Cumhuriyet`in ilk yıllarında olduğu gibi, tarımsal üretim ve öğretimini de kapsayan köklü reformların ivedilikle hayata geçirilmesidir" denildi.
(Eren Aşnaz)
Paylaş