Taluğ; “Tarım toprakları tehdit altında”

Çanakkale Ziraat Mühendisleri Odası tarafından düzenlenen “Bir karış toprak, tek bir ağaç” konulu konferansa konuşmacı olarak katılan Ankara Üniversitesi eski Rektörü Prof. Dr. Cemal Taluğ, tarım topraklarının tehdit altında olduğuna dikkat çekti.

753
 
 
Çanakkale`de Tarım Eğitim ve Öğretimi`nin 169`uncu yıl dönümü etkinlikleri çerçevesinde “Bir karış toprak, tek bir ağaç” konulu konferans gerçekleştirildi. Çanakkale Belediyesi Nikah Salonu`nda düzenlenen konferansa CHP İl Genel Meclisi Grup Başkan Vekili Hicri Nalbant, TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Şube Başkanı Prof. Dr. Türker Savaş, Çevre Platformu Dönem Sözcüsü Filiz Tekin ve çok sayıda vatandaş katıldı. Konferansta konuşan Ankara Üniversitesi eski Rektörü Prof. Dr. Cemal Taluğ; “Tebrikler insanoğlu bunu da başardın. İnsan nüfusu hızla artarken son 40 yılda omurgalı türlerin popülasyonları %52 azaldı. Etrafımızda eskiye göre çok daha az memeli, kuş, sürüngen, amfibi ve balık var” diyerek sözlerine başladı.
 
“Her an ve her yerde hiç durmadan tüketim”
Çevreyi ve toplumu kirleten sorumsuz ve sınırsız üretime değinen Taluğ; “Fosil yakıtlara dayalı yoğun atıklı, emeği sömüren, eşitsizlikleri körükleyen ve katlanarak büyüyen bir ekonomi yarattık. Ekonominin motoru kabul edilen tüketim pompalanıyor, her an ve her yerde, gerekli ya da gereksiz gerçekleştirilen bir insan faaliyetine dönüştürülüyor” diye konuştu.
 
“Yakında bize iki gezegen bile yeterli olmayacak”
Gezegenin bir yıl içinde tüketilen doğal kaynakları yenilemesi için 1,5 yıla ihtiyaç duyduğunu kaydeden Taluğ, bu şekilde devam etmesi halinde 2030 yılında 2 gezegenin bile insanoğluna yetmeyeceğini işaret ederek; “Gezegenimiz bir yıl içinde tüketilen doğal kaynakları yenilemek için 1,5 yıla ihtiyaç duyuyor. Bugünkü gibi devam ettiğimiz takdirde 2030 yılında 2 gezegen bile bize yetmeyecek. Doğayı, ekonominin ve yaşam biçimlerimizin merkezine almamız gerekiyor” şeklind ekonuştu.
 
“En büyük ayıbımız açlık”
“FAO 2013 yılı verilerine göre dünyada 842 milyon aç insan (küresel nüfusun %12`si) var. Bunlar içinde kırsal alanda yaşayanlar, kadınlar ve çocuklar göreli olarak daha fazla. Açlık ve açlığa bağlı nedenlerle dünyada her gün 21.000 insanın öldüğü hesaplanıyor. Açlığı yenmek için önce yoksulluğu aşmak gerekiyor” diyen Taluğ; “Dünyada günlük geliri 1.25 USD aşmayan 1 milyarı aşkın insan var. Birey başına gelirin arttırılması yanında, kucaklayıcı bir toplum ve paylaşılan bir refah için en alttaki %40`lık dilimin ulusla gelir içindeki payını arttırmak gerekiyor. Dünyada en zengin 85 kişinin toplam varlığı, en yoksul 3,5 milyar insanın mal varlıklarının toplamı kadar. Egemen neo-liberal politikalar açlık ve yoksulluk üretiyor; zengini daha zengin yaparken, fakirliğin sür-git kalıcılığından besleniyor” şeklinde konuştu.
 
“Toprak ve su kaynakları açısından çok ciddi sorunlarımız var”
Tarımsal üretimi arttırmak zorunda olduklarının altını çizen Taluğ şu şekilde konuştu: “Dünya nüfusunun bu yüzyılın ortalarına kadar artmaya devam edeceği ve 9 milyarı bulacağı hesaplanıyor. Öte yandan gelişmekte olan ülkelerde gelir düzeyinin yükselmesine koşut olarak tabaktaki yiyecekler de önemli ölçüde artıyor ve çeşitleniyor. Dünya et talebi 1950`den bu yana tam beş kat artmıştır. Dünyayı doyurabilmek için gıda üretimini 2050 yılına kadar %60 arttırmak gerekiyor. Bunu yaparken de doğal sermayeyi korumak ve doğa dostu üretimi geliştirmek durumundayız. Ancak, toprak ve su kaynakları açısından çok ciddi sorunlarımız var. Verimde biyolojik sınırlar zorlanıyor, biyolojik çeşitlilik azalıyor. İklim değişikliği ve küresel ısınma eko-sistemleri etkiliyor. Kırsal alanlar boşalıyor; kentlere yığılıyoruz. Tarım ve gıda küresel şirketlerin egemenliğine giriyor.”
 
“Uygarlığın temeli toprak”
Uygarlığın temelinin toprak olduğuna dikkat çeken Taluğ; “Uygarlıklar hep toprağa bağımlı olmuş, yeryüzünü kaplayan ince toprağın üzerinde gelişmiştir. Toprak doğal süreçle oluşur ve 1cm. kalınlığında toprak tabakasının oluşması için geçen süre 300 ile 1000 yıl arasındadır. Dünyada karalar yüzeyinin %11`ini oluşturan 1,56 milyar hektar alanda bitkisel üretim yapılmaktadır” diye konuştu.
 
“Tarım toprakları tehdit altında”
Tarım topraklarının tehdit altında olduğunu da vurgulayan Taluğ; “Dünyanın her yerinde kentleşme yaygınlaşmakta ve önemli miktarda tarım toprağı kentsel kullanıma ve hizmetlere açılmaktadır. Sanayileşme, ulaştırma turizm ve enerji sektörleri giderek daha fazla toprak talep etmekte ve daha değerli görüldükleri için tarım topraklarını ve meraları işgal etmektedirler. Nitelikli tarım topraklarının amaç dışı kullanımı geri dönülmez bir kayıptır. Doğa kara ve ranta dönüşebilen bir kaynak değil; insanların da yararlandıkları bir yaşam alanıdır” ifadelerini kullandı.
 
Kazdağları`na dikkat çekti
Çanakkale`de Kazdağları için verilen mücadeleye de değinen Taluğ; “Kazdağları sizlerin mücadelesi ile belki kurtulacak ama Kazdağları`nda işte madenciler ve bunun gibi kentler tarım topraklarına zarar veriyor. Çukurova ve Bursa Ovası`nda tarım toprakları nasıl yok oluyor bunlar konuşuluyordu. Tarım toprakları bir taraftan kentsel kullanım ve daha değerli olduğu varsayılan komiktir ama daha değerli olduğu varsayılan sanayi, turizm, madencilik sektörleri tarafından bu topraklara el konuluyor” dedi.
 
“Atatürk`ün çiftliğini bile koruyamıyoruz”
Türkiye`de Atatürk`ün topluma armağan ettiği çiftliğin bile korunamadığına vurgu yapan Taluğ; “Atatürk`ün topluma armağan ettiği çiftliğin üzerine kaçak saray yapıldı. Atatürk`ün bize armağan ettiği çiftliği bile koruyamıyoruz. Bir arkadaşımızın sözü var; Atatürk`ün çiftliğini koruyamadık, değerlerini nasıl koruyacağız diye. Ama korumak zorundayız ve korumamız gerekiyor. Toprağın amaç dışı kullanımı müthiş bir kayıptır. Geri dönülemez bir kayıptır. Bir karış toprağı, bir avuç toprağı bile korumamız gerekiyor. Onu korumadığımız sürece insanlığın geleceğini karartırız. İnsanoğlunun uygarlığını yok ediyoruz. Bunu böyle bilmemiz lazım. Çünkü toprak kara ve ranta dönüşen bir şey değildir. Toprak bir yaşam alanıdır” şeklinde konuştu.
Paylaş