Çanakkale Tabip Odası Başkanı Eftal Yıldırım, sağlıkta yaşanan şiddet ortamının son bulmasını istedi. “Ülkemizde şiddet kol geziyor” diyen Yıldırım, “Yaşamın her anında şiddeti besleyen, neredeyse kutsayan bir iklim var. Bugüne kadar ülkeyi ve sağlık sistemini yönetenlerin, tüketim nesnesi haline getirilen sağlık hizmetindeki şiddete karşı hiçbir ciddi adımı olmadı. Sağlıktaki şiddet eğilimini önce inkâr eden, ardından şiddetin mağduru hekimleri ve sağlık çalışanlarını suçlayan idareciler; olaylar yılda en az bir hekim ya da sağlık çalışanının ölümüne, yüzlercesinin yaralanmasına ve binlercesinin sözlü ya da fiili taciz edilmesine dönüşünce, şekilsel ve kararlılık içermeyen adımlarla oyalama yoluna gittiler. Sağlık hizmeti sunarken; şiddete uğrayan, öldürülen, bıçaklanan, kafasında mermer kırılan, tekmelere maruz bırakılan, küfür ve hakaret edilen hekimlerin ve sağlık çalışanlarının arkasından timsah gözyaşları döktüler. ‘Oy kaybederiz’ kaygısıyla ‘kışkırtılmış bir sağlık hizmet talebi’ yaratarak, beklentilerinin anında ve ‘talep ettikleri biçimde’ karşılanmasını isteyen ‘sağlık müşterileri’nin sırtını sıvazladılar. Örneğin, gittiği Aile Sağlığı Merkezi’nde ‘olmayan hastaya ilaç yazılmasını’, ‘saptanmayan hastalığa tedavi uygulanmasını’, ‘gerekmeyen raporun verilmesini’, ‘istediği her ilacın reçete edilmesini’ istemekle kalmayıp, usulsüz ve etik dışı taleplerinin karşılanmaması durumunda şiddete başvuran binlerce insan; kolluk güçleri nezdinde sıradan bir kavgaya ya da karşılıklı bir darp olayına karışmış gibi muamele gördü” dedi.
“Sağlık personeli, güvencesiz çalışmak zorunda bırakıldı”
Yıldırım, “80 milyon nüfuslu ülkede 120 milyon kişinin acil servislere gittiği bu sitemde; kendi hastasının ve yakınlarının beklentileri karşılanmadığı anda acil servisleri savaş alanına çeviren, acil servis içerisinde cinayet işleyebilen, sağlık çalışanlarının yanı sıra sedyede yatan başka hastaların bile ölümüne yol açan bir cinnet ortamı sıradanlaştı. Gelişmiş ülkelerde sağlık hizmetinin çok önemli kısmını daha az maliyetle ve nitelikli bir biçimde karşılayan “Birinci Basamak Sağlık Sistemi”, ülkemizde ne yazık ki her dönem olduğu gibi bugün de popülist yaklaşımların kurbanı oldu. 2018’de, kişi başına yapılan ortalama 2030 liralık sağlık harcamasının sadece 88 lirası koruyucu sağlık hizmetleri için yapılmış, Birinci Basamak Sağlık Hizmetleri’ni kuvvetlendirmek adına hiç bir yatırım yapılmamış ve Birinci Basamak Sağlık kurumları değersizleştirilmiştir. Sağlık hizmetinin kışkırtılmış talebe göre değil de bilim ve gereksinimler doğrultusunda yönetilebileceği “sevk zincirinin” adı bile anılmamaktadır. Sağlıkta Dönüşüm Programı’yla getirilen “Aile Hekimliği“ uygulaması, hekimlerin gelirlerinde artış sağlamakla birlikte hekimlerin iş ve gelir güvencesini ortadan kaldırarak siyasal iktidarın, birinci basamaktaki sorumluluğu hekimler üzerine yıkma programının ötesine gidemedi. Binasından alt yapısına kadar şiddete de zemin hazırlayabilecek koşulların iyileştirilmesi için adım atılmadı. “Sıfır nüfuslu, binasız, sanal” ASM’lerin açılması ile sistem sürdürülmeye çalışıldı. Birinci basamak ekibinin bir parçası olan sağlık personelini de güvencesiz, hatta çoğu zaman taşeron şirketler üzerinden çalışmak zorunda bıraktı. Tüm bu yanlış ve piyasacı sağlık hizmet sunumu anlayışının sonucu olarak; insanların “koruyucu hekimlik” temeline dayanan sağlıklı bir yaşam sürmelerine odaklanması gereken Birinci Basamak’ta da şiddet, ne yazık ki her geçen gün artıyor” dedi.
“17 Nisan’da iş bırakıyoruz”
17 Nisan Sağlıkta Şiddeti Önleme Günü’nde iş bırakma eylemi yapılacağını ifade eden Yıldırım, “Sağlıkta şiddetin durdurulması için yapılacaklar ise herkes tarafından bilinmektedir. Siyasal iktidar ‘samimi’ ve ‘kararlı’ ise öncelikle; Birinci Basamak Sağlık Sistemi’nin güçlendirilmesi sağlanmalı, sevk sistemi kurulmalı ve acil servislerde sadece ‘acil’ hastalara hizmet verilmelidir. Bugün, sağlıkta yaşadığımız şiddete karşı Birinci Basamak sağlık ortamını temel alarak, bir kez daha sağlıkta şiddet sona erinceye, bu konuda somut ve inandırıcı adımlar atılıncaya kadar mücadelemizi sürdüreceğimizi ilan ediyoruz. Her ayın 17’sinde duyurumuzu yineleyeceğimizi ve ‘Sağlıkta Şiddeti Önleme Günü’ olan 17 Nisan’da; ‘Ya sağlıkta şiddet duracak ya da biz sağlık sistemini durduracağız!..’ söyleminin kararlılığıyla, ‘İş Bırakma-GöREV eylemi’mizi gerçekleştireceğimizi bir kez daha duyurmak istiyoruz” ifadelerine yer verdi.
(Eren Aşnaz)