Çanakkale`de barajlar dolmadı, susuzluk riski ile karşı karşıya kalındı. Sonbahar ve kış mevsiminde beklediği yağışı alamayan Çanakkale ve ilçelerinin son umudu ise Nisan-Mayıs ayları! 22 Mart Dünya Su Günü, susuzluğa ve gelecekteki kuraklığa dikkat çekmek amacıyla her yıl farklı temalarla kutlanıyor. 2023 yılında teması "Ortaklıklar ve İşbirliği Yoluyla Değişimi Hızlandırmak" olarak belirlenen Dünya Su Günü`nde, su kaynaklarının azalması, susuzluk tehdidinin her gecen daha fazla hissedilmesi ve gelecekte yaşanması muhtemel kuraklığa karşı farkındalık oluşturuluyor. Son birkaç yıldır yeteri kadar yağış almayan ve yaz döneminde, özellikle tarımsal sulamada sorunlar yaşanan Çanakkale`de, su sorunu bu yıl daha belirgin hale geldi. Öyle ki, barajlarda her yıl yüzde 100`leri bulan doluluk oranı, bu yıl yüzde 50`ler hatta daha alt seviyelerde bulunuyor. Kentte yaşanan su sorununu Çanakkale Belediye Başkan Yardımcısı ve Ziraat Mühendisi İrfan Mutluay ile konuştuk.
"Su kaynakları en büyük zenginliklerinin başında gelecek"
Mutluay, küresel ısınma, iklim değişikliği ve kuraklık nedeniyle ciddi oranda tatlı su kaynaklarının tükendiğini ifade ederek şu sözlerle "22 Mart Dünya Su Günü`ne vurgu yaptı, "Yağış miktarlarındaki azalma ve düzensizlik, kurak periyotların daha sık yaşanır olması, temiz ve yeteri miktarda su kaynaklarının ülkelerin gelecekte sahip olacakları en büyük zenginliklerinin başında geleceği açıktır. 1993 yılında Birleşmiş Milletler, tatlı su kaynaklarındaki azalmaya ve su tasarrufuna dikkat çekmek üzere 22 Mart tarihini "Dünya Su Günü" olarak kabul etti ve o tarihten itibaren her yıl "22 Mart Su günü" farklı bir temayla kutlanmaktadır."
"Ülkemiz su stresi yaşıyor"
Türkiye`dekişi başına bin 350 metre küp su düştüğüne dikkat çeken Mutluay, "Su varlığına göre ülkeler sınıflandırıldığında kişi başına düşen su miktarları açısından 1000 metreküpün altındaki ülkeler su fakiri, 1000-1700 metreküp arasında ülkeler su stresi yaşayan, 1700 metreküp üzerindekiler ise su zengini ülkeler olarak değerlendirilmektedir. Kişi başına düşen su miktarı, 1350 metreküp ile ülkemiz "Su Stresi" yaşayan bir ülkeler arasındadır. 2030 yılında ülke nüfusunun 100 milyon olacağı varsayıldığında kişi başına düşen su miktarının 1100 metreküp seviyelerine gerileyeceği ve su fakiri olma yönünde büyük bir tehditle karlı karşıya kalınacağı bir gerçekliktir. Bunun dışında, dünyadaki su varlığının 4 te 3 ü, yani %75 gibi büyük bir bölümü tarımsal sulamada, %13-14 ü sanayide, %11-12 si ise evsel ihtiyaçların karşılanmasında kullanılıyor. Dolayısıyla tarımsal sulamada kullanılan suyun verimliliği, su kaynaklarının değerlendirilmesi açısından büyük önem arz ediyor" dedi.
"Kentte su seviyesi yüzde 50`nin altında"
Kentte Devlet Su İşlerine ait 9 baraj, 27 gölet ve İl Özel İdaresine ait 30 adet gölet olmak üzere toplam 66 adet su depolama tesisine sahip olduğunu belirten Mutluay, "Baraj ve göletlerimizin su seviyelerinde ve hacimlerinde geçmiş yıllara oranla ciddi azalmalar olduğunu, su seviyelerinin ortalama olarak yüzde 50`nin altında olduğunu görmekteyiz. Mayıs ayı sonuna kadar beklenen yağışların düşmemesi halinde tarımsal sulamada kısıtlamaların yaşanılması kaçınılmaz olacaktır. Böylesi bir durumda baraj ve göletlerin bazılarında sulama alanlarında sabit tesisler dışında su verilememesi gibi kararların alınması olasıdır" sözlerine yer verdi.
"Su tüketimi fazla olan çeltik ekiminde daralma ya da yasaklama getirilebilir"
Merkez, Ezine, Biga İlçelerinde Çeltik Komisyonlarınca, bitki su tüketimi fazla olan çeltik ekim alanlarında daralma ya da tamamen çeltik ekiminin yasaklanması yönünde kararlar alınabileceğine işaret eden Belediye Başkan Yardımcısı Mutluay, "Baraj ve göletlerde sulama şebekesi açık olan sistemlerin kapalıya dönüştürülmesi, bireysel sistem tertiplerinde, salma sulamadan vazgeçilmesi, sulama randımanları yüksek, modern basınçlı yağmurlama-damlama sistemlerinin kullanılması, ürün deseninde su tüketimi az olan bitkilere yer verilmesi su tasarrufu açısından önemlidir" diye belirtti.
"Madenlere verecek bir damla suyumuz yok"
Mutluay, kentin önemli bir tarımsal üretim bölgesi olduğuna ve kent ekonomisinde tarımın önemli bir paydası olduğuna dikkat çekerek, "Su kaynakları da tarımsal üretimin vazgeçilmez unsuru. Hal böyleyken Kazdağları ve Biga Yarımadasındaki metalik madencilik faaliyetleri ve termik santraller su kaynaklarının tüketimi açısından ciddi bir tehdit oluşturuyor. Uzmanlar, altın-gümüş gibi metalik maden işletmeciliğinde 1 ton cevher için 4 ton suya ihtiyaç olduğunu, yine termik santrallerde soğutma suyu ihtiyacı için yüksek miktarlarda suya ihtiyaç olduğunu belirtiyorlar. Dolayısıyla, kent ekonomisini ve yaşamını bu kadar yakından ilgilendiren ve bir takım kısıtlamaların hayata geçirildiği, birçok köyün yeteri miktarda ve içilebilir suya ulaşamadığı bir dönemde ne madenlere, ne de termik santrallere verecek bir damla bile suyumuz yok" sözlerinin altını çizdi.
"Su doğanın hakkıdır"
Geçtiğimiz ay Çan`da 2021 yılında da tüm izinleri iptal edilerek Kirazlı Altın Madeni projesi sahasını terk eden Alamos Gold ve yerli iştiraki Doğa Biga Madencilik`e tahsis edilmeye çalışılan suyun davası devam ediyor. Çan Çevre Derneği`nin konuyla ilgili dava keşfine katılan Mutluay, "Geçtiğimiz günlerde Çan`a bağlı Kumarlar Göleti`ndeki suyun faydalı su hacminin yüzde 29`unun ruhsatı iptal edilen bir maden firmasına verilmesini içeren protokolün iptali istemiyle Çan Çevre Derneği`nin açmış olduğu davanın keşfine katıldım. Eğer bu su maden firması yerine tarım arazilerinin sulanmasında kullanılacak olması halinde Kumarlar göletinden 1300 dönümün üzerinde tarım arazisi ek olarak sulanabilirdi. Yine aynı şekilde Kocabaş çayı, Kazdağları`nın en önemli su kaynaklarından biridir. Ağı Dağı eteklerinden doğar, Çan ve Biga`dan geçerek Karabiga`dan denize dökülür. Kocabaş Çayı tarımsal sulama gibi ekonomik yararının dışında, Kazdağları ve Biga Yarımadasındaki ekosistemin en önemli parçasıdır. Şunu artık çok iyi bilmemiz gerekiyor. "Öncelikle su doğanın hakkıdır." Doğanın hakkına tecavüz ettiğinizde, ne yazık ki yaşanılan afetlerle intikamını aldığını görmekteyiz" dedi.
"Su rezervinin kritik seviyelerin altına düşmesi tedbir süresi uzatılabilir"
Barajların doluluk oranlarının mevsim normallerinden aşağıda seyretmesi nedeniyle Çanakkale Belediyesi Encümen kararı ile kentte su kullanıma yönelik bazı kısıtlama ve yasaklar getirdi. Mutluay su krizin devam etmesi halinde tedbir süresinin uzatılabileceğini ifade ederek, "Encümen kararı ile su tasarrufuna yönelik bir dizi önlemler aldı ve bu önlemleri kamuoyu ile paylaştı. 30 Nisan tarihi itibariyle kentin su ihtiyacını karşılayan Atikhisar Barajının doluluk seviyesine bakılarak Belediye Encümenince yeniden değerlendirme yapılacak. Su rezervinin kritik seviyelerin altına düşmesi halinde, Belediye Encümeni almış olduğu tedbirlerin süresini uzatabilir" sözlerine yer verdi.
Alternatif su kaynakları araştırılıyor
Çanakkale`de su kaynaklarının, kirlilik ve kuraklık konusunda tehlikeye girmesi halinde yaşanabilecek susuzluğa karşı alternatif su kaynakları arayışına girildiğini ifade eden Mutluay, Çanakkale Belediyesi olarak 73 noktada jeofizik etüt yapıldığını, 7 adet deneme kuyusu açıldığını belirtti. Mutluay, "Bu kuyulardan 4`ünde ise gerek su verimi, gerekse su kalitesi yönünden olumlu sonuçlar aldık. Toplam debisi 100 litre/saniyenin üzerinde debisi olan yeraltı su kaynaklarına sahip olduk. Park ve Bahçeler Müdürlüğümüzün hizmet binasının arka tarafında 300 metreküplük bir depo yapıyoruz. Açmış olduğumuz derin kuyulardan suyu buradaki alanda depolayıp buradan da içme suyu arıtma tesisine terfi ettireceğiz. İhtiyaç duyulması halinde de kent şebekesine vererek halkımızın kullanımına sunacağız. Ayrıca Park Bahçeler Müdürlüğümüzün hizmet alanı içerisinde yer alan kuyumuzdan öncelikle Sarıçay ve Troya caddesi civarında buluna yeşil alanların sulanmasında yararlanacağız. Sonrasında da Ahmet Piriştina Caddesi ne paralel ayrı bir hatla Esenler mahallesindeki peyzaj alanlarının su ihtiyacını karşılamayı planlıyoruz. Park ve diğer yeşil alanların sulanmasında şebeke suyu kullanımından aşamalı olarak vazgeçmek istiyoruz" dedi.
"Su kaynaklarını koruma mücadelesi; tüm dünyanın vermesi gereken bir mücadeledir"
Belediye Başkan Yardımcısı Mutluay, 2050 yılında dünya nüfusunun 10 milyarı aşacağının öngörüldüğünü ifade ederek, "Nüfus artışına bağlı olarak yeteri miktarda temiz su kaynaklarına ve gıdaya duyulan ihtiyaç aynı oranda artacaktır. Dolayısıyla iklim değişikliği ve küresel ısınmaya bağlı olarak sıcaklıkların da artacağını düşündüğümüzde; temiz, içilebilir, kullanılabilir su miktarındaki azalmanın yalnızca evsel ihtiyaçların karşılanmasında değil, tarımsal üretimi ve gıda güvencesini de tehdit edecektir. Bu nedenle "22 Mart Dünya Su Günü" nde bir kez daha su tasarrufunun altını çizmemiz gerekiyor. Tasarruf herkes için ve her alanda alışkanlığa dönüşmek zorundadır. Su kaynaklarını koruma mücadelesi; yalnızca ülkemizin değil, tüm dünyanın hep birlikte vermesi gereken bir mücadeledir" sözlerine yer verdi.
(Damla Yeltekin)