"Sondaj bittikten sonra ÇED'e başlamışlar"

413

Ayvacık`a bağlı Erecek Köyü yakınlarındaki Manici Turizm ve Gayrimenkul Yatırım Tic. Ltd. Şti. tarafından 12 Temmuz 2021 tarihinde ÇED Başvurusu yapılan "Jeotermal Kaynak Arama Amaçlı Sondaj Çalışmaları" projesi için açılan davanın bilirkişi keşfi yapıldı. 30 Haziran 2022 tarihinde verilen "ÇED Gerekli Değildir" kararının iptali için Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneğimiz ve 6 yurttaş tarafından açılan dava kapsamında yapılan bilirkişi keşfi için sondaj alanında incelemelerde bulunuldu. Bilirkişi keşfi ile ilgili değerlendirmede bulunan Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği açıklamasında, "Alanda üzerinde "Transmak" yazılı terk edilmiş iki adet konteyner, tamamlanmış ve kapatılmış bir sondaj kuyusu, hala kapatılmamış bir sondaj atık çamuru havuzu, etrafa saçılmış bentonit torbaları, sondaj boruları, variller, dereye dökülmüş sondaj çamuru-bentonit atıkları ile karşılaştık. Yani sondaj yapılmış ve iş bitmişti. Ancak her şey olduğu gibi terk edilmiş ve doğa kirletilmişti. Her yan çeşitli atıklarla doluydu. Transmak A.Ş.`nin Ayvacık Tuzla Köyü`nde yapmış olduğu Jeotermal Enerji Santralinde 2021 tarihinde üretime başlanıldığını biliyoruz" denildi. 

 
"Çevreye zarar verecek"
Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği açıklamasında "Dava Hakiminin keşfi başlatmasından sonra avukatımız Seçil Ege Değerli davacılar adına beyanımızı sundu. Jeotermal sondajlarının ve santrallarının çevreye verdiği zararları anlattı ve Ege bölgesinde Jeotermal Enerji Santrallarının bölgeye verdiği zararlara bizzat tanıklık eden birisi olarak da bu projenin ekosisteme ne denli zararlı olacağının bilirkişilerce değerlendirilmesini istedi. Derneğimiz adına ve ayrıca davacı olarak kendi adına söz alan Süheyla Doğan, hem jeotermal arama sondajlarının hem de jeotermal enerji santrallarının Ayvacık civarında Tuzla Köyü bölgesinde verdikleri zararların ortaya çıktığını, DSİ`nin raporlarında Ege Bölgesinde Jeotermallerin yer altı ve yerüstü sularında bor ve arsenik kirliliğine yol açtığının belirtildiğini, bu proje kapsamında yapılacağı belirtilen sondajın da çevreye zarar vereceğinden endişe duymaları nedeniyle dava açtıklarını, ancak zaten alana geldiklerinde sondajın tamamlandığının görüldüğünü ve çevreye de zarar verildiğinin ortaya çıktığını belirtti ve bu durumun tutanakta belirtilmesini istedi" denildi. 
 
"Gerçek, köylülerin ifadesiyle ortaya çıktı"
Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği açıklamasında ayrıca köylülerin verdiği bilgilere değinildi. Açıklamada, "Daha sonra söz alan davacı Cem Tüzün ise jeotermal enerji santrallarının bölge halkının geçim kaynaklarına verdiği zararlardan bahsederek, özellikle arıcılığa dikkat çekti. Bilirkişi heyeti alanda incelemesini tamamladıktan sonra keşif sondajın tamamlanmış olduğunun da yazılı olduğu tutanağın imzalanması ile son buldu. Bu sırada keşif alanına gelen ve köyde hayvancılıkla geçinen bir yurttaş ise söz konusu sondaj ile ilgili yaşananları dile getirdi: "Sondaj işlemi üç dört yıl önce başladı, iki yıl sürdü, bu sürede dereye verilen sondaj atık suyu nedeniyle derenin suları köpüklü aktı ve kirletildi. Bu nedenle dereden iki yıl boyunca hayvanlarına vermek için su alamadım." dedi. Erecek Köyü muhtarı ise "Sondaj çok önce başladı, izinsiz olduğu için birileri şikayet etti, özel idareden gelip tutanak tutuldu, sondajı yapan şirketin daha sonra ruhsat aldığını duyduk." dedi. Hem muhtarın hem de köylünün verdiği bilgiler ve alanda gördüklerimiz birleştirildiğinde, sondajın en az üç dört sene önce, ruhsat olmadan başlatıldığı, daha sonra ruhsat alındığı ancak ÇED başvurusunun büyük olasılıkla sondaj bittikten yapıldığı anlaşılmaktadır. Bitmiş bir sondaj için nasıl ÇED süreci başlatılabilir? Kaçak sondaj yapanlar için herhangi bir işlem başlatılmış mıdır? Ruhsat olmaksızın veya ÇED süreci başlatılmadan veya dava sürerken tamamlanmış ve çevreye büyük zarar vermiş ve hala açık bırakılan sondaj atık çamur havuzu ile tehlike arz eden söz konusu sondaj ile ilgili olarak bu aşamaya gelinmesinde ihmali olan tüm sorumluların araştırılması ve gerekli cezaya çarptırılması gerekmektedir" denildi. 
 
"Takipçisi olmaya devam edeceğiz"
Açıklamada, "Keşif sırasında hemen sondaj alanının yanında küçükbaş hayvanların otlatıldığına tanık olduk ve hayvanların hala kapatılmamış olan atık havuzuna düşme ihtimali bizleri endişelendirmiştir. İlgili kurumlara başvurumuzu yaparak, konunun takipçisi olmaya devam edeceğiz. Bu aşamada trajikomik hale dönüşen dava süreci ve bilirkişi keşfinde, yargının ve bilirkişilerin vereceği kararı merakla bekliyoruz. Su kirliliğine, termal kirliliğe, arazi ve peyzaj bozunumuna, ekosistemde bozulmaya, deprem ve heyelan tetiklemesine yol açan jeotermal enerji santrallarının bacalarından havaya bırakılan gazlarda karbon dioksit (CO2), hidrojen sülfür (H2S) ve az da olsa metan, hidrojen, sülfür dioksit ve amonyak olduğunu ve bu gazların hem insan sağlığına hem de tarıma zarar verdiğini biliyoruz" denildi. 
 
"Mücadelemiz sürecek"
"Şirketlerin karı için doğamızın talan edilmesine izin vermeyeceğiz!" denilen açıklamada, "Yeraltına geri basılması gerekirken basılmayan akışkanların derelere, açık alanlara verildiğini ve bu akışkanlardaki çözünmüş minerallerin (ör. bor ve arsenik) yerüstü veya yeraltı sularını zehirlediğini ve tarımsal alanlara ve bitki örtüsüne zarar verdiğini biliyoruz. Nitekim Aydın yöresinde jeotermal enerji santrallarının çoğalmasından sonra arazilerde bor, yeraltı sularında yoğun arsenik saptanmış ve bu durum da Devlet Su İşleri tarafından da rapor edilmiştir. Bölgemizdeki tüm yeni jeotermal kaynak arama ve jeotermal enerji santralları projelerini takip etmeye, halen çalışmakta olan santralların etkilerini izlemeye ve usulüne uygun olmayan projelerle mücadele etmeye devam edeceğiz" ifadelerine yer verildi.
(Atilla Akın)
 
 
Paylaş