Siyasal gelişmeler son sürat…

Gerek ülkede gerekse kentimizdeki siyasal gelişmeler oldukça hızlı bir şekilde seyrediyor.
Bu hız nereye varır?
Bu hız ile duvara toslayacaklar kimler?
Hasar ne olur?
Bunlar zaman içinde ortaya çıkacak!
İktidar partisinde oluşan çatlağın büyümesi yeni hasarlar yaratacak gibi gösteriyor.
Kızlı erkekli evler konusunda başlayan Arınç-Erdoğan uyuşmazlığı, dershanelerin kapatılması konusunda da sürmüş, özünde cemaat-Tayyip Erdoğan çatışmasının getirdiği bir sonuç olarak giderildi derken; yeni bir ivme kazanmıştır.
Bu arada AKP Kütahya Milletvekili İdris Bal dershaneler ve gezi mücadelesi nedeniyle partisini eleştirince partisinden ihraç edilmiştir.
Cemaat taraftarı olmanın bedeli ‘kabul edilemez’ karakterdeki bir kişisel düşünce olarak kabul edilmesine rağmen, “karma okullar kapatılmalıdır” şeklindeki açıklama yapan TBMM Başkan Vekili AKP`li Sadık Yakut`un açıklamalarını kişisel değerlendirme olarak gören AKP, kendi hassasiyetleri konusunda ip uçları vermiştir.
Yine daha evvel mecliste ağza alınmayacak küfürler eden, kadın gazetecilere hakaretler yağdıran bir başka AKP Milletvekili de sadece uyarı cezasına çarptırılmasına rağmen AKP’yi eleştirdiği için ihraç edilen milletvekili olayı; parti değerleri açısından yaşanılan çelişkileri ortaya koymaktadır.

780
TBMM Başkanı Vekili AKP`li Sadık Yakut`un açıklamalarını kişisel değerlendirme olarak kabul eden siyasal yaklaşım aynı zamanda bu yaklaşıma onay vermenin örtülü halidir.
Ağzı alınmayacak küfürler eden, kadın gazetecilere hakaretler yağdıran bir milletvekilinin sadece uyarılarak olayın üstünün örtülmesini de göz önünde bulundurursak AKP içersindeki, Gülen Cemaatiyle var olan uyuşmazlığın şiddeti daha iyi anlaşılabilir.
Önümüzdeki günlerde cemaat,AKP savaşları; çok daha şiddetli ve  savaş alanının genişlediği bir zeminde sürecektir.
Özelikle Cumhurbaşkanlığı seçimlerine dönük Erdoğan‘ın tavrıyla parti içinde gelişebilecek yeni dengeler bu konuyu daha karmaşık bir hale sokacaktır.
AKP 11 yıllık iktidar sürecinde hiç bu kadar parti içi sorunlar konusunda olumsuz görüntü vermemişti.
Bunun olumsuz etkilerinin, önümüzdeki yerel seçimler ile başlayan süreçte yaşanacağını söylemek yanlış bir değerlendirme olmaz.
Diğer yandan mevcut sistemden olumsuz etkilenen; başta emekçiler olmak üzere, ezilen, mağdur edilen, yoksul, yok sayılan kesimlerde seslerini daha çok duyurmak adına yoğun bir çaba gösteriyorlar.
Hafta sonu daha iyi bir yaşam talebiyle Ankara’da toplanan eğitim emekçileri, bir cunta yadigarı olarak var edilen 24 Kasım Öğretmenler Günü öncesinde 12 Eylül cuntasını aratmayacak şekilde suya, gaza boğuldular.
Mücadele sürüyor, sürecek.
Demokrasiye tahammülü kalmamış siyasal iradenin direktifleri ile her hak arama mücadelesinin gazla suyla ezilmeye çalışılması halkın öfkesini daha da büyütüyor.
25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü nedeniyle kadınlar geçmiş yıllara göre daha güçlü olarak sokaklardaydı, çeşitli etkinlikler ile kadınlar üzerindeki baskılara dikkat çektiler.
Özellikle Çanakkale’de Kadın  Platformu olarak bir dizi etkinliğe imza atan kadınlar; kadın üzerindeki cinsiyetçi baskılardan tutun, ekonomik olarak sürdürülen baskılara, kadını ikinci sınıf vatandaş olarak gören muhafazakar bakış açısına karşı tepkilerini ortaya oydular.
Kızlı erkekli ev tartışmalarından karma eğitime karşı olmaya kadar varan, özünde kadın üzerindeki baskıların önümüzdeki yeni planları olarak gündeme gelen AKP iktidarının bu çabaları, kadınların seslerini daha çok çıkarmasının gerekliliğini ortaya koymaktadır.
Bir bütün olarak kadın sorunlarına sahip çıkılmasının; demokrasi, özgürlük ve barış güçlerinin ortak mücadelesinin daha da geliştirilmesi bilinci daha hissedilir olarak demokrasi güçlerinin gündemine girdi.
Bu yaklaşım ile kadın mücadelesi daha da güçlenerek sürecektir.
Kentte siyasal alanın AKP yandaşı cephesinin önemli bir parçası haline dönüşmüş ÇOMÜ yönetimi başta üniversite içersinde her türlü muhalif sesi yok etmek için saldırılarını daha bir üst perdeden sürdürürken aynı zamanda kentin çeşitli dinamiklerine de yapmış olduğu müdahalelerle artık üstlenmiş olduğu görevin kararlı bir savunucusu kimliğini açıkça ortaya koyuyor.
Kitap okuma gerekçesiyle öğretim üyeleri için açılan soruşturmanın yerel medya tarafından birçok kez dile getirilmesine rağmen, sessizliğini koruyan yönetim ana akım medya tarafından aynı olayın dile getirilmesi sonrasında telaşa kapılarak bir yandan konuyu çarpıtma girişiminde bulunurken, diğer yandan bu konuda eleştirilerde bulunan insanlara karşı bir linç kampanyası başlattı.
Olayın en tipik örneği Belediye Başkanı Ülgür Gökhan nezdinde yaşandı.
Başkan Gökhan demokratik olmanın gereği olarak özellikle üniversitelerin bir bilim kuruluşu olmasını da göz önünde bulundurularak açılan bu soruşturmanın demokratik kültür ile bağdaşmayacağını söyleyince ÇOMÜ yönetimini aldı bir telaş.
Bu konuda herkesin düşüncesini açıkça belirtip eleştiride bulunmak hakkı karşısında ÇOMÜ yönetimi yayınlamış olduğu bir bildiri ile; açılmış soruşturmanın anti demokratik yanı yetmiyormuş gibi bu konudaki eleştirileri üniversitenin iç işlerine müdahale etmek gibi göstererek üniversitede kendi personeli için uygulamış olduğu ‘farklı sesleri yok etmek politikasını’ bu sefer üniversite sınırlarının dışında da devreye sokmaya başladı.
Kendi içinde özgürlükleri yok sayarak soruşturma cehennemine dönüştürülen üniversite, şimdi de üniversitenin her hangi bir uygulamasının eleştirilmesine ambargo koymaya çalışmaktadır.
Bu yaklaşım bir bütün olarak özgürlük ve demokrasi ikliminin yok edilmesi mantığının bir sonucudur.
Özgürlüğün olmadığı yerde bilimin olması söz konusu olmayacağına göre varın siz düşünün; bu kentin üniversitesi ne hale getirilmek isteniyor!
 
CHP kendine gelmelidir.
Belediye başkan adaylık sürecine takılıp kalan CHP il ve merkez ilçe yönetimi artık kendi gerçeklerine dönmelidir.
Ülkede ve kentte birçok önemli gündem varken; CHP’nin suskun bir parti olarak özel günlerde verilen demeçler dışında, olaylara ve gelişmelere kendisini kapaması siyasi performansın sonuçları bazında negatif gelişmelere neden olabilir.
Bu konunun ilgiler tarafından dikkate alınması gerekmektedir.
Ayrıca CHP Muğla Milletvekili Tolga Çandar’ın katıldığı bir panelde söylemiş olduğu sözler son derece çirkin olmuştur.
Böylesi yaklaşım içersinde bulunmak her şeyden kentimizin çağdaş yüzüne yakışmadığı gibi, böylesi bir siyaset yapma tarzı Çanakkale’de CHP’ye zarar verir.
CHP il yönetimi daha fazla zaman kaybetmeden içinde bulunduğu ataleti aşmalıdır. Yoksa sonuçlarının faturası ağır olabilir.
Ülkede ve kentimizde onca önemli siyasi olaylar yaşanırken bu temeldeki sessizlik hayra alamet değildir.   
Paylaş