Rektörlük seçimlerindeki sonucun matematiği üzerinden bir çok yorum yapılabilir.
Her seçim sonrasında yaşan bir durumdur; ‘şöyle olsaydı böyle olurdu, dengeler böyle oluşsaydı sonuç böyle olurdu’ gibi.
Bunları bir yana bırakarak işin özüne geçmeden önce ortaya çıkan belirgin bazı gerçekleri ortaya koyalım.
Rektör Laçiner’in birinci çıkmasından daha doğal bir şey olamaz, çünkü önemli bir kadrolaşma hareketi yaşanmıştır rektörlüğü döneminde.
Diğer bir nokta ;%65 gibi bir oranda öğretim üyesi, Laçiner aleyhine oy kullanmıştır.
Tüm bunların ötesinde esas olan YÖK sistemi ile üniversitelerin demokratik bir yapıdan çok uzakta olmasının getirdiği koşullara bağlı olarak bu seçimlerin üniversitelerdeki demokrasi açısından hiçbir kıymeti harbiyesinin olmamasıdır.
Şimdi seçimler üzerinden birçok akıl yürütme yapılıyor olsa bile, bu çabaların hiç biri demokrasi adına bir katkı sağlamayacaktır.
Şimdi artık Cumhurbaşkanı toto zamanıdır.
Sürpriz oynayan kazanır.
Toto yorumcuları genel siyasi koşulara bağlı olarak birinci sıraya oturan Laçiner’in Cumhurbaşkanı tarafından atanmayacağını belirtseler de, atanırsa hiç de sürpriz olmaz.
Çünkü beslendikleri zemin aynı olduğu için, bazen dengeler farklı kriterler, bizlerin dışarıdan fark edemeyeceğimiz gerçekler üzerinden oluşabilir.
Cemaat, AKP çatışması olarak herkesin dikkatle takip etiği bu çatışma bir bakmışsın es geçilmiştir.
Nede olsa eski dostlar, böyle şeyler olur mu, olur!...
Seçim öncesi Arzu Mirici hoca dışında tüm adaylar pozisyonlarını AKP üzerinden aldılar.
Hepside ben daha çok AKP’liyim üzerinden çalışmalarını sürdürdü.
Hal böyle olunca Laçiner’in, Cumhurbaşkanı tarafından atanmayacağını üzerine yapılan tahminlerin tutmamama ihtimalini not edelim.
Laçiner rektörlüğü döneminde AKP’ye hizmet konusunda kusur etmemiştir.
Tüm uygulamalarıyla son tahlilde AKP’nin hizmetinde olmuştur.
Özellikle ilerici, demokrat, devrimci değerlere karşı sürdürdüğü düşmanca tavırlar nedeniyle karnesine gericiliğe hizmet konusunda olumlu not yazdırmış bir yönetici olarak bilinmektedir.
Bu hizmeti sadece üniversite sınırlarıyla kalmamış, kentte de bu hizmetleriyle adından çok bahsettirmiştir.
En başta CHP’li belediyeyi karalamak adına geçmişte kol kola yürüdükleri bugün kavgalı oldukları tetikçilerini kullanarak tam bir dezenfermasyon çalışması yürütülmüştür.
Müstear isimlerler vasıtasıyla sürdürdüğü çabalarını da unutmamak gerekir.
Bunları ben söylemiyorum, dünün dostları bugünün kavgalıları kendileri ifade ediyorlar.
Dünün tetikçileri bunu şu şekilde ifade ettiler :” Dahası sitemiz kurulduğu günden bu yana ÇOMÜ Yönetimi’nin en üst yetkililerinde desteklenmiş ve sitemizde yer alan bir çok haber bizzat üniversite yöneticileri tarafından sitemize yayınlanması amacıyla gönderilmiştir.
Firuze Ateş, Feride K. Yavaş, Selim Eren ve Hamit Palabıyık imzalarıyla 17-25 Aralık sürecinden önce sitemizde yayınlanan birçok köşe yazısı üniversitemizin en yetkili kişisi konumunda bulunanlar tarafından yayınlanması amacıyla sitemize ulaştırılmıştır.
Bunun yanında kentte Çanakkale Belediyesi ve Ülgür Gökhan, Aynalı Pazar Gazetesi, Çanakkale Olay Gazetesi, Sermet Atadinç, Türker Savaş, Telat Koç gibi isimleri hakkında tepki toplayan bir çok haberimizde bizzat üniversite yöneticilerimiz tarafından sitemize gönderilmiştir. Üniversite basın koordinatörlüğü son 4 yılda binlerce haberini sitemize göndermiş hala da göndermeye devam etmektedir.”
Sonuçta başta üniversitelerdeki anti demokratik sistemin özellikleri itibarıyla, diğer yandan gericilikte birbirleriyle yarışan sıralamadaki adayların özelikleri nedeniyle bu aday totodan hayırlı bir şey çıkmaz.
‘Gelen gideni aratır’ şeklindeki bir gelişmeden başka bir sonuç vermeyecek bu durumdan olumlu bir şey beklemek gerçeklere aykırıdır.
Bu arada gerçekleşen seçimlere ilişkin yapılan yorumlarda ortaya çıkan bir başka gerçek üzerinde ayrıca durmak istiyorum.
İlerici,aydın, toplumcu , bilimden yana öğretim üyelerinin hiçbir noktada tavrı gericiliğe karşı bir başka gerici cepheyi desteklemek tarzında olmamalıdır.
Zaten sistemin DNA’larının bozuk olduğu bu koşularda böylesi bir yaklaşım belirli değerlerin erozyonundan başka bir şey getirmez.
Böylesi bir cepheleşmede kötünün iyisini seçmek adına gerçekleştirilen tercihlerin hiç bir yararı olmadığı gibi, zararı olur.
ÇOMÜ seçimlerinde bu gerçek bir kez daha ortaya çıkmış, lüzumsuz spekülasyonlara malzeme yaratılmıştır.
İlkeli olmak, belli bir duruşu sonuna kadar savrulmadan sürdürmek en onurlu insan tavrıdır.
ÇOMÜ için söylenecek tek bir gerçek vardır; ‘MÜCADELEYE DEVAM’