SES Çanakkale Şubesi "11 Mayıs'ta Ankara'da olacağız"

1018

 Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Çanakkale Şubesi, SES’in Ankara’da yapacağı mitinge çağrıda bulundu. 11 Mayıs’ta Ankara’da yapılacak olan miting ile ilgili açıklamada bulunan Ses Eş Başkanı Bilal Karatepe, Çanakkale’den katılacak olanlar için 10 Mayıs Cuma akşamı saat 21:30’da Cumhuriyet Meydanı önünden otobüs hareket edeceğini belirtti. Çanakkale Belediye Çalışanları Eğitim, Sosyal Tesisi ve Sendika Binası’nda yapılan basın açıklamasında Karatepe, sağlık emekçileri olarak yıpranma payının taleplere uygun düzenlemesini istediklerini söyledi. 1’inci derece kadroları için ek göstergenin, tüm sağlık emekçileri için ayrımsız ve koşulsuz 3600 olmasını istediklerini söyleyen Karatepe; “Ek göstergelerin’ yüksek olmasının, emekli aylığı ve ikramiyesinin de yüksek olması demektir. Sağlık emekçileri olarak, unvanlarımızın 1’inci derece kadroları için ek göstergenin, tüm sağlık emekçileri için ayrımsız ve koşulsuz 3600 olmasını istiyoruz” dedi. 11 Mayıs’taki mitinge çağrıda bulunan Karatepe; “Sendikamızın Türkiye genelindeki bu çağrısına, tüm sağlık emekçilerini ayrımsız, koşulsuz davet ediyoruz. Mücadelemizin sadece sağlık emekçilerinin mücadelesi olmadığının, yeni bir toplumsal hayatın inşasında belirleyici stratejik bir alan olduğunun bilinmesini isteriz. Topun orada 10 Mayıs Cuma akşam saat 21:30 da otobüs hareket edecektir” dedi. 

 
“Sağlık çalışanları madende, inşaatta çalışmayla eş değer durumdadır”
Ses Eş Başkanı Bilal Karatepe; “Sermayenin ve devletin sağlıktaki uygulamaları hayata geçirmek için en fazla yoğunlaştığı alan, sağlık emek gücünün kontrolüdür. Sermayenin sağlık alanındaki tahakkümünü, sağlık emek gücünün kontrolü üzerinde planlaması, sağlık çalışanlarını merkezi bir konuma koymaktadır. Bu durum, sağlık çalışanlarının mücadelesinde belirleyici en önemli unsurlarındandır. Hastaneye öylesine gelen bir insanın, trafikteki ölüm ihtimalinden daha büyük bir risk altında olduğu bilinmektedir. Sağlık emekçilerinin çalışma alanlarının hastaneler olduğu düşünüldüğünde, riskin büyüklüğü korkutucu orandadır. Sağlık emek gücü, ağır ve tehlikeli iş kolu olarak değerlendirilmektedir. Madende, inşaatta çalışmayla eş değer durumdadır. İlerleyen yıllarda ölüm oranlarının en çok görüldüğü ağır ve tehlikeli iş meslek gruplarının başında gelecektir. Kışkırtılmış sağlık talebi neticesinde artan sağlıkta şiddetten, performans sistemiyle körüklenen üretim baskısının oluşturduğu sistematik mobbinge, yoğun mesai ve baskılardan, sağlıktaki fiziksel, kimyasal, biyolojik, psikososyal ve ergonomi başlıklarıyla gruplandırılan tüm tehlike ve risk etmenlerine dek, sağlık emekçileri ya emekli olamadan ölmekte ya da emekli olduğunda ölüm riski yüksek hastalıklar ile karşılaşmaktadır. Her geçen gün bu haberleri, emekçi arkadaşlarımızın yaşadıklarına tanık olarak ya da duyarak üzüntü ile izlemekteyiz” dedi. 
 
 “Geçinememe korkusuyla, emekli olmayı ötelemek istemiyoruz”
Ses Eş Başkanı Bilal Karatepe; “Sağlık emekçileri olarak ‘fiili hizmet süresi zammının (yıpranma payı)’ taleplerimize uygun düzenlemesi için alanlardayız. Sağlık emekçilerinin  “fiili hizmet süresi zammının” talebi, mücadelenin her aşamasında ön açıcı konumdadır. ‘Ek gösterge’, ücretlerin, emekli aylıklarının ve ikramiyelerinin belirlenmesinde önemli unsurlardan biridir. ‘Ek göstergelerin’ yüksek olması, emekli aylığı ve ikramiyesinin de yüksek olması demektir. Sağlık emekçileri olarak, unvanlarımızın 1’inci derece kadroları için ek göstergenin, tüm sağlık emekçileri için ayrımsız ve koşulsuz 3600 olmasını istiyoruz. Emekli olduğumuzda toplumdan izole olmadan iyi şartlarda yaşamak istiyoruz. Geçinememe korkusuyla, emekli olmayı ötelemek istemiyoruz. Ekonomik krizin yoğun yaşandığı ve emekçilerden çıkarılmaya çalışıldığı bugünlerde, sağlıkta dönüşüm programının tüm uygulamaları, sağlık çalışanlarının emeğinin doğrudan sömürülmesidir. ‘Performans uygulaması’ ile temel ücretlerimiz yok sayıldı. Sudan bahanelerle, yandaş sendikalarla yapılan ‘satış sözleşmeleri’ ve enflasyonla birlikte ücretlerimiz de döner sermayeler de iyice eridi. Kriz bahane edilerek elektrik, doğalgaz, gıda, ulaşım gibi temel ihtiyaçlarımıza yapılan zamlarla geçinemez duruma geldik. TÜİK` in Eylül 2018 için açıkladığı yoksulluk sınırı 6 bin 167,00 lira, Türk-İş’ in Aralık 2018 için açıkladığı yoksulluk sınırı 6 bin 322,00 liradır. Sağlık ve sosyal hizmet işkolunda çalışan bir emekçinin alması gereken en az ‘temel ücret’ 6 bin 500,00 lira olmalı ve tüm ödemeler emekliliğe yansıtılmalıdır. Sağlık emekçilerinin mücadelesi, sağlık emek gücü üzerindeki sermaye baskısı ve kontrolünü kırmak açısından kritiktir” dedi. 
(Baykal Sağlam)
Paylaş