Serviks (Rahim Ağzı) Kanseri, vatandaşların bilgilenmesi gereken bir konu olarak yer alıyor. Türkiye’de çeşitli sağlık kuruluşları, Serviks Kanseri hakkında bilgilendirmeler yapmaya devam ederken bilinçlendirme çalışmaları devam ediyor. Serviks Kanseri taramaları; KETEM, Sağlıklı Hayat Merkezleri (SHM) ve Aile Sağlığı Merkezleri’nde ücretsiz olarak yapılabiliyor. Serviks Kanseri hakkında merak edilenleri, Op. Dr. Hasan Çetin’e sorduk.
Rahim ağzı kanseri, genel olarak erken tanı koyabilecekleri kanserler bizim için avantajlı. Kanser olmadan tedbirli olmak en doğrusu. Bu konuda yapılacak testlerimiz var; HPV, Smear testi gibi. Ya da jinekolojik muayene sırasında pelvik muayene yapıldığı zaman buradaki şüpheli lezyonlardan bile sonuca gidilebilir. Burada kişilerin senede bir kere kadın doğumcuda muayene olması gerekir. Burada eğer ulaşabileceği bir kadın doğum doktoru yoksa, KETEM bu konuda hizmet vermektedir.
Şuna özellikle dikkat çekmek istiyorum, HPV DNA çıktığı zaman kişiler internete bakıp ‘Pozitifim’ diyor. Aslında toplumda HPV DNA çok fazla. Çoğu kişi bilmiyor, testleri yaparsa ortaya çıkıyor. Testleri yaptırdığında 1 buçuk sene içerisinde kaybolacaktır.
Burada risk faktörlerini bilmemiz gerekiyor. Risk faktörlerinden kaçınmak gerekiyor. İki farklı kanser tam tersi bulgu verir, rahim kanseri ve rahim ağzı kanseri. Biri alt kısımda yer alıyor. Rahim kanseri şişman, rahim ağzı kanseri zayıf kişilerde görülür. Rahim ağzı olacak kişilerin direnci düşük kişilerdir. Direnci düşürecek şeyler olması gerekir; sigara içecek, alkol, madde bağımlısı, kötü beslenmesi, çok partnerle ilişkisi var gibi etkenler olması gerekir. Bunları düzeltmek gerekir. Aşı bunlardan biri, koruma oranı yüzde 97’lerde. Yüksek bir oran. Şu an 3 doz aşı yetiyor.
Yan etkisi yok çünkü, HPV DNA aşıdır. Yan etki ya da hormonel dengeyi bozacak bir çalışma şu an yok. Geri dönüşler de yok. Yayınlarda da ters bir etkisi yok.
Kesinlikle bilgilendirilmeli, çünkü çoğu kişinin bu konuda fikri yok. Anlattıktan sonra ‘Benim de kızım var, yaptırayım mı?’ diyorlar. Kesinlikle yaptırın diyorum. Düşük, orta ve yüksek risk grupları var. HPV’de genelde yüksek risk grubuna bakılıyorlar. Bunlara yönelik aşılar yapılıyor. Bilinçlendirmek çok önemli ki çoğu kişi farkında değil. Belediyelerin bu konuda toplantı düzenlemesi gerekiyor. Bunların bir şekilde desteklenmesi gerekir. Bu kişilerin bunu yaptırdığını ve neden yaptıracağını bilmesi gerekir.
Ben her zaman şunu söylüyorum. Bulaşıcı hastalıklarda korkutan hastalıklarda HIV ve AİDS olduğu düşünülüyor. Ama bence çağımızın hastalığı HPV. 30 yaş altında genelde cinsel ilişki o yaşta başladığı için çok fazla vardır. 4-5 kadından birinde vardır. Çoğu kişi test olmadığı için bilmiyor. KETEM 30 yaş üstünü alarak doğrusunu yapıyor.
Genelde şunu söyleriz, ilişki sonrası kanama belirtidir. Geç kalınmış servikste, rahim ağzındaki doku enjekte olacak ve ilişkiye girmeden de kanama olacaktır. Kansız bırakacak derece kanar ve kemoterapi uygulanır. Böbrek yetmezliğine sokabilir. Enfeksiyon oluşturur. Ama erken dönemde tanı almanız için, smear ve HPV DNA’larına bakılması gerekir.
Serviksin boyu 4 santim civarındadır. Yüzde 90-95 buradan gelişir. Genelde dıştan olur. 2 santimin üzerinde kitle varsa ultrasondan görülür. Burada büyük bir kitle varsa iş geçmiştir. Ultrasonla görülüyorsa, geç bulgudur. Erken tanı değildir. Bizim bu noktaya gelmeden halletmemiz gerekiyor.
Servikal değerlendirmenin yapılması için, cinsel olarak aktif olunması gerekir. İlişkiden sonra taramalar başlar. 21-30 yaş arasında 3 senede bir smear takibi yapılır. Daha sonrasında HPV DNA negatifse 5 sene boyunca bir şey yapmaya gerek kalmaz.
(ESRA GÜLLER)