Çanakkale Çevre Platformu Başkanı Hicri Nalbant, ÇOMÜ Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof.Dr.Kenan Kaynaş, Halk Sağlığı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç.Dr. Coşkun Bakar ve Greenpeace Yerel Hareketler Koordinatörü Reşit Elçin`in panelist olarak katıldığı toplantıya Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği üyeleri, ÇOMÜ Tıp Fakültesi öğrencileri, çevre platformu üyeleri ve çevre dostları katıldı. Kaynaş`ın Kazdağları bölgesinde devam eden altın arama faaliyetleri ve son gelişmeler hakkında bilgi verdiği panelde, Bakar çevre felaketlerinin insan ve toplum sağlığına etkileri, Reşit Elçin ise termik santraller konusunu anlattı.
"Otomatiğe bağlanmış gibi ÇED raporu alıyorlar"
Çanakkale Çevre Platformu Başkanı Hicri Nalbant panelde yaptığı açılış konuşmasında AKP Hükümeti zamanında çıkarılan maden yasasından sonra rölantide olan altın tekellerinin harekete geçtiğini belirterek, buna rağmen çevrecilerin örgütlenerek hiçbir köyde ÇED Toplantısı yapılmasına izin vermediğini söyledi. Nalbant sivil tepkilere karşın altın tekellerinin otomatiğe bağlanmış gibi ÇED raporu aldıklarını kaydederek, altıncılara karşı 6 adet dava, termik santrallere karşı da 3 dava açtıklarını söyledi.
"Sizi bu ilde rahat bırakmayacağız"
Maden işletmelerinin kapasite artırımına gittiğini belirten Nalbant, Çevre Platformu olarak bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti`nde yargı yollarını denediklerini belirterek : "Onlar ÇED almaya devam ettikçe, biz de dava açmaya devam edeceğiz. Bütün hukuk yollarını başvurduktan sonra yaramazlık yapma, omuz atma hakkımız kullanacağız. Omuz vuracağız" dedi. Altın firmalarının köyde 8-10 kişiye iş vermesinin halkı etkilemediğini, çünkü artık halkın bilinçlendiğini söyleyen Nalbant en güçlü direnişçilerin ise kadınlar olduğunu belirtti. Nalbant: "Hem madencilere, hem termikçilere sesleniyorum. Sizi bu ilde rahat bırakmayacağız. Elinizi kolunuzu sallaya sallaya yaşam hakkımızı ihlal edemeyeceksiniz" dedi.
"Onların tuzu kuru. Bize istemezükçü diyorlar ya, onlar da tuzu kurular"
Nalbant AKP Milletvekili`nin aylık değerlendirme toplantısında "Kuru kuruya istemiyoruz" demesini hatırlatarak: "Onlar kuru kuruya değil, sulu sulu istiyorlar. Onların tuzu kuru. Bize istemezükçü diyorlar ya, onlar da tuzu kurular. Bizler her dönemde çevreyi ilgilendiren her konuda sesimizi yükseltmeye devam edeceğiz. Çanakkale`de yat limanını da yanlış yere yapmaya çalışıyorlar. Yer doğru değil diyoruz, başka yer gösteriyoruz. Kabul etmiyorlar. Ama artık biz bunlarla işbirliği yapan herkesi teşhir edeceğiz. Yerel seçimler yaklaşırken herkes çevreci görünmeye çalışıyor. Yok öyle bir şey. Sizin siciliniz, mecliste sarf ettiğiniz her söz kayıtlı. Hepsinin hesabını soracağız" dedi.
"Bizler zengin toprakların fakir bekçileri olmayacağız"
Prof.Dr.Kenan Kaynaş ise Kazdağları`nın sadece Çanakkale ve yöresi için değil, tüm böge için önemli bir oksijen ve su kaynağı olduğunu belirterek, dünyada altın ihtiyacı olmadığını, insanların ve toplumların hırs içinde davrarak umarsızca çevreyi katlettiğini söyledi. Kaynaş:" Bizler zengin toprakların fakir bekçileri olmayacağız. Bugün Somali`ye ve Nijerya`ya bir dilim ekmek kampanyası düzenleniyor. Oysa ki iki ülkede altın bakımından zengin ve bir dilim ekmeğe muhtaç bırakılan insanların bütün altın potansiyelleri büyük güçlere gidiyor. Ben onlara yardım yapmıyorum, benim vereceğim bir dilim ekmekle düzelmez. Onlar bu sisteme karşı en başta kendileri direniş göstermeli ve mücade etmeli" dedi. Kazdağları`nda açılan ölüm çukurlarının çevreyi katlettiğini belirten Kaynaş, arama esnasında çıkan kuartzlı tozun ise kansere neden olduğunun bilimsel olarak kanıtlandığını söyledi. Siyanürün ne kadar zararlı olduğunu her platformda anlattıklarını ama iktidar milletvekillerinin anlamamakta ısrar ettiğini de belirten Kaynaş siyanürün milyonda biri böcek popilasyonunu öldürüyor. Arama faaliyetlerinin şimdiden Kazdağları ve bölgesinde 3 köyü susuz bıraktığını söyleyen Kaynaş: "Altıncıların en çok ihtiyaç duyduğu şey su, Çanakkale halkının parası kente yatırım yapılacak yerde İl Özel İdaresi tarafından üç barajla altıncılara verildi" dedi.